Adnan Oktar kimdir, kaç yaşında, nereli? Adnan Oktar (d. 2 Şubat 1956, Ankara), Türk cemaat lideri, araştırmacı ve yazardır. Kamuoyunda kendisinin, zaman zaman Adnan Hoca olarak da anıldığı olmuştur. Cemaatiyle birlikte hazırladığı kitaplarda kullandığı mahlas Harun Yahya'dır. Taraftarları arasında Ahmet ismini de kullanmıştır.

Cemaati ile birlikte ateizm, Darwinizm ve Siyonizm karşıtı görüşlerini savunduğu kitaplar ve belgeseller hazırlamıştır. Kurucusu olduğu Bilim Araştırma Vakfı (BAV), kendi sitesinde amacının "Dünya çapında barış, huzur ve sevgi ortamı oluşturmak" olduğunu ifade etmiştir. Millî Gazete ve Akit gazetesinde bir dönem yazıları yayımlanmıştır.BAV'ın, evrim karşıtı olduğu ve yaratılışçılığı savunduğu[6][7] ve bu duruşu yaygınlaştırmak için konferanslar düzenlediği bilinmektedir. Çeşitli basın organlarında kendisini bazı suçlarla itham eden iddialarla da gündeme gelmiştir.

Adnan Oktar, 2 Şubat 1956 tarihinde Ankara'da doğdu. Asıl adının Adnan Arslanoğulları olduğu öne sürülmektedir. Basında yayınlanan, askerliğe elverişli olduğuna dair Genelkurmay Başkanlığı Gülhane Askeri Tıp Akademisi tarafından verildiği iddia edilen resmî belgelerde ise adı Adnan Oktar olarak görünmektedir.

Babasını küçük yaşta kaybeden Adnan Oktar'ın annesinin adı Mediha, babasının adı Yusuf'tur. Oktar ilk ve orta öğrenimini Ankara'da, ortaokulu Cebeci'de, liseyi Kurtuluş'ta okudu. Liseden sonra özel bir dershaneye giderek 1979 yılında İstanbul'daki Devlet Güzel Sanatlar Akademisi İç Mimari bölümüne girdi. Bir süre sonra okuldan ayrılan Adnan Oktar, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe ve Tarih Bölümü'ne girdi. Daha sonra bu okulu da yarım bıraktı.

Harun Yahya mahlasıyla yayımladığı yüzlerce kitabı olduğu öne sürülür. Bununla birlikte, Harun Yahya imzasıyla yayımlanan kitaplarını cemaati ile birlikte hazırlamaktadır. Oktar, Harun ve Yahya peygamberlerin adlarından türettiği Harun Yahya takma adıyla çok sayıda biyolojik evrim karşıtı kitap hazırlamıştır. Oktar'a göre evrim, doğrudan materyalizm, Nazizm, komünizm ve Budizm'le bağlantılı şeytanî bir öğretidir.Oktar'ın kitaplarındaki iddiaların birçoğu köktendinci Hıristiyan Yaratılışçılığı ile benzerlik göstermektedir.

MEHDİLİK İDDİASI

Adnan Oktar grubuna bağlı İnternet siteleri, TV ve değişik yayın araçlarıyla başlıca Mehdilik, Mehdi devri, evrim, yaratılış, ahir zaman, Mesih, İsa'nın dönüşü gibi konularda yayın yapmaktadır. Bu yayınlarda özellikle Mehdi ve evrimle ilgili konularda, ilgili bilim çevrelerinin araştırmalarının "bilimsel tarafsızlık" ve propagandizmden uzak bir anlayışla yansıtıldığını söylemek mümkün değildir. Adnan Oktar kendisinin hoca veya alim değil cahil ve sıradan bir kişi olduğunu, bu konuları öğrenerek toplumla paylaşmak ve toplumun gündemine getirmek istediğini ifade etmektedir.

Adnan Oktar kendisinin Muhammed'in soyundan gelenler anlamında seyyidlerden olduğunu iddia etmektedir.

Adnan Oktar'ın müritlerine kendisinin hadislerde sözü edilen kutsal kişi Mehdî olduğunu ima ettiğine ve onları buna inandırdığına dair bazı iddialar bulunmaktadır.

Oktar, bir röportajında Mehdîlik iddiasında bulunduğunu reddetmiştir. Ancak aynı röportajında "Mehdî'nin Mehdî olduğunu söylemeyeceğini, bir insanın Mehdî olduğunu söylemesi halinde dinden çıkacağını, Mehdî hakkındaki hadislerle kendisi arasında 'tam bir uyum' olduğunu, Mehdî'nin tarifinin kendisine 'tıpatıp uyduğunu', yine de tüm bunların bir tesadüf olabileceğini" belirtmiştir.Adnan Oktar kendisinin Mehdilik iddialarının ve kadınlarla ilişkilerinin sorulduğu tartışma programında kendisinin Mehdi olmadığını, Mehdilik iddiasında bulunmadığını, buna kanıt olarak da kendisinin alemci olduğunu, neşeli olduğunu ve kendisinin dedesi saydığı Muhammed'e benzer şekilde kadınlardan had safhada hoşlandığını ifade etmiştir.

Adnan Oktar’a göre Mehdilikle ilgili 200 hadis kendisine tıpatıp uymaktadır. Ayrıca O’na göre Mehdi'nin ismi Adnan, çıkış yeri de İstanbul olabilir. Adnan Oktar, kendisine ait bir sitede yayınlanan başka bir röportajında, Mehdi ve İsa'nın yeniden geldiklerini, şu an "dinsizlerin, materyalistlerin ve müşriklerin, siyasi ya da başka şekillerdeki saldırılarından korunmak için gizlendiklerini" ileri sürmüştür