Meslek büyüğümüz, soruşturmacı gazeteci ve Türkiye’nin en güvenilir kişisi Uğur Dündar’ın son kitabı  ‘O Halde Biz Anlatalım’  okurlarıyla buluştu. Bu vesileyle Dündar ile bir araya geldik… Hem kitabını hem de memleketin halini konuştuk… Biz sorduk, Uğur Dündar “O halde anlatalım…” dedi.

ÜRKÜTÜCÜ BİR PLAN

- Afrin Harekatı’nda 1.5 ay doluyor. Türkiye’nin orada olması gerekli miydi?

Bütün uzmanların, askeri uzmanların, strateji uzmanlarının ve deneyimli diplomatların ortak görüşlerinde de görüldüğü gibi, Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir beka tehdidi ile karşı karşıya. Büyük Ortadoğu Projesi ile gün ışına çıkan yaşadığımız coğrafyanın, haritanın değişmesini amaçlayan ve bu doğrultuda Türkiye’yi de kapsamına alan ürkütücü bir plan. Bu hayati bir boyuta geldi. Emperyalizm güdümlü PKK Kuzey Suriye boyunca yayıldı ve sınırımıza kadar dayandı. Tabii bu süreçte iktidarın yanlış dış politikalarının çok büyük etkisi var. Ama o hatalar yapıldı diye bugün geldiğimiz noktayı göz ardı edemeyiz. Türkiye güvenliğini sağlamak zorunda. Ulusal güvenliğimizi tehlikeye sokan terör ordusu ve terör devleti projesine karşı ortak tavır alma durumundayız. Başından beri devletimizin ve milletimizin güvenliği için büyük fedakarlıkla mücadele sürdüren milli ordunun yanındayız.

TEMEL ŞART BÜTÜNLÜK

- Ulusal bütünleşmeye yaptığınız vurgunun önemi nedir?

Operasyonun başarılı olabilmesinin en temel şartlarından biri ülkemizdeki birlik ve bütünlüğümüzdür. Bunun mutlaka sağlanması gerekir. Ama AKP’nin içeride uyguladığı ve Afrin Operasyonu’nda Mehmetçik’in gösterdiği olağanüstü gayreti oya tahvil etme izlenimi yaratan çabalardan süratle vazgeçmesi ve uzak durması gerekir.

- İktidarın operasyonu parti siyasetine alet etmesi halinde ne gibi sakıncalar doğar?

Türk Silahlı Kuvvetleri sadece AKP’nin değil tüm milletimizin ortak değeridir. TSK’nın bir büyük özelliği de milletin bağrından kopan güç olması. Vatan evlatları asker ocağında bir arada. Onlara AKP’li, CHP’li, MHP’li veya başka partili gözüyle bakabilir miyiz? O bizim milli ordumuz. Operasyonun siyasi damga yemesi sakıncalı. Ama bakıyorsunuz AKP her gün toplumun bir kısmını dışlayan, sadece kendisine oy veren seçmenleri konsolide edebilecek gayretler sergiliyor. Ayrıca medya üzerindeki baskılar ve medyanın tek sesliliği sürüp gidiyor. Ufacık bir eleştiri getirenlere anında hain damgası basılıyor. Hukuka duyulan güven mutlaka onarılması gerekirken, yargının kararlarına duyulan güvensizlik ne yazık ki artıyor. Eğitimle oynanıyor. Dış politikada deneyimli uzmanların, diplomatların görüşlerine yer verilmiyor. Dar bir kadroyla, AKP’nin yanlışlarını onarmak yerine yanlışta ısrar edercesine Türkiye’yi bir emperyal güçten ötekisine salıncak gibi sallayan istikrarsız bir süreç sergileniyor.

ATATÜRK’ÜN ÇİZGİSİ ÖRNEK

- Ne yapmalı?

Büyük Önder Atatürk’ün dış politikadaki çizgisini örnek almalı, komşularımızın toprak bütünlüğüne saygı göstermeliyiz. Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunmasının ne kadar önemli olduğu karşımıza çıkan terör devleti ihtimaliyle net bir biçimde anlaşılıyor. Sonraki hedefin İran olduğu ve Fırat’ın doğusunda kimine göre terör devleti kimine göre garnizon devlet kurularak, İran’a yönelik operasyonda bu devletin emperyalizmin vurucu gücü olarak kullanılmasının planlandığı da görülüyor.

- Türkiye, Suriye Devleti ile işbirliği yapmalı mı?

Süratle doğrudan işbirliği yapmalı. Geçmişte yaşananları bir kenara bırakıp  Suriye’nin toprak bütünlüğünü sağlayabilmek ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin oradaki meşruiyetini kelimenin tam anlamıyla sağlama alabilmek için Esad rejimiyle işbirliği zorunlu. Bu arada, Suriye’nin yan ısıra İran, Irak, Rusya, hatta Çin de dahil olmak üzere, geniş bir ittifak oluşturulması zorunlu olarak karşımızda duruyor.

DÜNYAYA ANLATMALI

- Afrin Operasyonu’na ilişkin özellikle Batı’da dezenformasyon yapıldığı görülüyor...

Bir sürü tahrikler ve karalamalar yapılacak. Batı’ya bir takım görüntüler servis edilecek. Türk askeri orada sivillere zulüm yapıyor gibi son derece yanlış ve haksız bir algı oluşturulmak isteniyor. Bizim askerimiz de Özel Harekat polisimiz de özenle hareket edecek ve siville teröristi ayırt edebilecek anlayışa ve deneyime sahipler. Türkiye’nin, güvenliğini tehdit eden bebek katili vahşi bir terör örgütüne karşı uluslararası hukuktan kaynaklanan müdahale hakkını kullandığı, amacın saldırgan bir niyet ve işgal olmadığı dünya kamuoyuna etkili biçimde anlatılmalı.

Bu kitap, unutulanlar eskiler ve yeniler arasında bir köprü


- Kırmızı Kedi Yayınevi’nden çıkan kitabınızda, “O Halde Biz Anlatalım’ diyorsunuz. Ne anlatıyorsunuz kitapta?

Kitabın adı her şeyi anlatıyor kanımca. Açmak gerekirse evrensel meslek ilkelerine bağlı ve toplumun gerçekleri öğrenme hakkına hizmet eden bir gazetecinin kamuoyuna ne anlatması gerekiyorsa onlar anlatılıyor. Eskiler, yeniler, unutulanlar… Bunlar arasındaki köprüler... Yaşadığımız ama yaşamamamız gereken yanlışlıklar. Acılar, haksızlıklar, hukuksuzluklar, adaletsizlikler. Yani günümüz Türkiye’sinin yaşadığı her şey var.

BİR ANI ZENGİNLİĞİ...

- Türkiye’nin nereden nereye geldiğine bir mukayese imkanı da sunuyor mu kitap?

Tabii sunuyor. Mesela benim ilk gençliğimi, daha doğrusu delikanlılık yıllarımı yaşadığım Samatya’nın o güzel insanları tıpkı bir Sait Faik hikayesi tadında. Hiçbir zaman onun kadar güzel yazamam ama ondan esinlenerek duygularımı dile getirdiğim, yaşanmışlıkları anlattığım yazılarım var. Eski bayramlar var ama bunları “Ah! Eskiden bayramlar şu kadar güzeldi, böyle tatlıydı, şu kadar farklıydı” gibi yaklaşımlar içinde anlatmıyorum. Oralardan yeni yetişen kuşakların bilmesi gereken kesitleri en çarpıcı bir dille aktarmaya çalışıyorum. Bir anı zenginliği diyebiliriz.

12ohalde20cm

03szt12a_ist-izm-ant-ank-trb

Türk Silahlı Kuvvetleri en ağır darbeyi 15 Temmuz’da aldı


- Emperyalizmin bölgede kukla bir garnizon devlet kurma çabası sadece İsrail’in güvenliği için mi? Bunun yanı sıra, petrol ve doğalgaz gibi enerji kaynaklarının rolü nedir?

Çok büyük rolü var. Bakın; Doğu Akdeniz’de, Suriye ile Kıbrıs arasında petrol ve doğalgaz bulundu. Burada ABD başta olmak üzere, İsrail, Yunanistan, Kıbrıs Rum kesimi kolları sıvadı. Katar bile dahil oldu. Ama Türkiye dışlandı. Ülkemizin hak sahibi olabileceği burnunun dibindeki bu kaynaklardan yararlanmasının önüne geçiliyor.

Dündar, Afrin dezenformasyonuna karşı lobi faaliyeti ve kamu diplomasisi yürütülmesini istedi. Dündar, Afrin dezenformasyonuna karşı lobi faaliyeti ve kamu diplomasisi yürütülmesini istedi.


ÖNCE TSK’YI HEDEF SEÇTİLER

- Nasıl dışlayabiliyorlar?

Türkiye’nin en büyük gücü ordusuydu. Ülkemizi saf dışı etmek isteyen emperyalizm önce TSK’yı hedef seçti. FETÖ aracılığıyla Ergenekon ve Balyoz kumpasları kurularak Silahlı Kuvvetler’e saldırıldı. Atatürk’e ve Cumhuriyet’e gönülden bağlı, ülkesini her şeyin üstünde tutan yurtsever subaylarımız zindanlara atıldı, tasfiye edildi. Akdeniz’in en güçlüsü olan Deniz Kuvvetleri özellikle hedefe oturtuldu. Gemileri yüzdürecek personel yoksunluğuyla beraber, Türk Hava Kuvvetleri yeterli sayıda pilottan yoksun kaldı. Kara Kuvvetleri’nde büyük bir tırpanlama yapıldı. Tasfiye edilen yurtsever subayların yerine TSK’ya sinsice monte edilen FETÖ’cüler Silahlı Kuvvetler’e en ağır darbeyi 15 Temmuz hain kalkışmasıyla vurdular. TSK zayıflatıldıktan sonra Kuzey Suriye’de terör ordusu oluşumuna fütursuzca hız kazandırdılar, burnumuzun dibi olan Doğu Akdeniz’de enerji kaynaklarını ülkemizi dışlayarak parsellediler, Ege’de Yunanistan 18 adamızı göz göre göre işgal etti, üzerine askeri üsler kurarak silahlandırdı. Bunlar Türkiye’nin caydırıcı gücünü kaybetmesinden sonra ortaya çıkan sonuçlardır.

Yarın: AKP, inşaat tutkusuna ve rant ekonomisine kapıldı