Röportaj: Yüksel ŞENGÜL

Yarım asır büyük bir aşkla gazetecilik yapan Tufan Türenç’e bu mesleğin kapısını açan kişi Abdi İpekçi oldu. Milliyet’teki ilk görevi polis muhabiri yardımcılığıydı. Beş yıl sonra yazı işlerine geçti, iki yıl sonra da yazı işleri müdürlüğüne getirildi. 18 yıl Milliyet, 2 yıl Güneş ve 30 yıl Hürriyet’te görev yaptı. Türenç’le Remzi Kitabevi’nden çıkan Babıali’nin Öteki Yüzü adlı kitabını, medyamızla ekonomimizin son durumunu ve anılarını konuştuk.

- Tufan Bey, hayatınızın 50 yılını bu mesleğe verdiniz… Pişman olduğunuz anlar oldu mu?

Hiç pişman olmadım. Gazetecilik bir sevda işidir, ancak seversen yapabilirsin. Aksi halde onca çile, onca dert çekilmez. Benim gazeteci olmamı sağlayan Abdi İpekçi’dir. Dürüst, ilkeli, efsane bir gazeteciydi İpekçi. 1950-1979 arasına etkin bir gazeteci olarak imzasını atan İpekçi anısına, rahmetli meslektaşım Erhan Akyıldız’la birlikte ‘Gazeteci’ adlı bir kitap hazırladık. İpekçi’nin hayatını ve 1 Şubat 1979’da öldürülüş olayını yüzlerce insanı konuşturarak yazdık. Kitap çok okundu. O kitabın hazırlanış öyküsünü de kaleme aldım bu kitapta.

KURYE VEKİLLER VARDI

- Kitabınızda insanı şaşırtan pek çok olay var…

Basın tarihimizdeki inanılmaz olaylardan kendi yaşadıklarıma kadar zengin bir
içeriği var kitabımın. Mesela, 1972’de MHP Niğde Milletvekili Kudret Bayhan, 146 kilogram baz morfinle Fransa-İtalya sınırındaki Menton Sınır Kapısı’nda yakalanmıştı… Daha sonra AP (Adalet Partisi) ve MSP (Milli Selamet Partisi)’den de uyuşturucu kaçakçılığına bulaşan milletvekilleri çıktı. Türk mafyasının kırmızı pasaportlu milletvekillerini uyuşturucu kuryesi olarak kullandığı o olaylara kitabımda yer verdim.

Meslek hayatı boyunca sayısız önemli habere imza atan Türenç, “Hiç pişman olmadım. Gazetecilik bir sevda işidir” dedi. Meslek hayatı boyunca sayısız önemli habere imza atan Türenç, “Hiç pişman olmadım. Gazetecilik bir sevda işidir” dedi.


ÖZAL’IN ATATÜRK SEVGİSİ

- Beni en çok etkileyen Özal’ın Atatürkçü olduğunu anlatan bölümler oldu…

Turgut Özal, Cumhurbaşkanı olup Çankaya Köşkü’ne çıkınca, köşkün çok zengin olan kütüphanesinde Nutuk’u görüyor bir gün. Okumaya karar veriyor ve bitirince de Atatürk’ün gerçekten bir deha olduğunu anlıyor. Sonraki bütün konuşmalarında, ne zaman Atatürk konusu açılsa, ondan ‘Büyük Atatürk’ diye söz ediyor ve yakın çevresine de şu samimi açıklamayı yapıyor: ‘Fırsat bulamadığım için bir türlü elime alamadığım Nutuk’u okuyunca anladım ki Atatürk olmasaydı Türkiye’nin kurtulması hayal olurdu. Değerlendirmeleri, kararları, öngörüleri, reformistliği gerçekten inanılmaz. Meğer ben Atatürk’ü hiç tanımıyormuşum. Bir kez daha söyleyeyim, kendisine hayran oldum.’ Özal, ölünceye kadar Atatürk’e toz kondurtmadı.

KİMSE SANA İNANMAZ

- Türkiye’de gazetecilik dün nasıldı bugün nasıl?

Türk basını teknolojik olarak inanılmaz gelişti, ileriye gitti. Meslek ilkeleri ve kuralları bakımından ise inanılmaz geriledi. Medyamızın yüzde 90’ı ne yazık ki iktidarın denetimine girdi. Çağdaş ülkeler Atatürk Türkiyesi’ni istiyor, Erdoğan Türkiyesi’ni istemiyor. Cezaevlerinde gazeteciler, bilim insanları, yazarlar, siyasetçiler varsa, istediğin kadar ‘Ülkemde demokrasi var, adalet var’ diyebilirsin, kimse inanmaz. Çünkü, Türkiye’de demokrasi de yok, hukuk da yok.

- Umut yok mu?

Umut hep vardı, yine var. Ülkesi işgal edilmiş, orduları dağıtılmış, yorgun Türk halkı, Mustafa Kemal önderliğinde yarattığı mucizeyi yineleyecek güce sahiptir.

BU KRİZ ÇOK BÜYÜK 

- Büyük bir ekonomik kriz yaşıyoruz…

Türkiye daha önce de ekonomik krizler yaşadı. Ancak bu defaki çok büyük, çok derin. Türkiye batmış durumda. Yandaş basın ve ne yazık ki hiçbir şeyi sorgulamayan kesim, ‘Felaket tellalları’ dese de, gerçeği görenler bunu söylüyor. Bütçeyi denetleme görevini Sayıştay’a değil, ABD’li bir şirkete yaptırıyorlar. Gerçekleri saklayarak, gizleyerek bir ülke yönetilmez. Er ya da geç parlamenter sisteme döneceğiz, başka yolu yok. AKP iktidarı, koskoca cumhuriyet tarihimizde sadece bir virgüldür.

Tufan Türenç, Yüksel Şengül’ün sorularını yanıtladı. Tufan Türenç, Yüksel Şengül’ün sorularını yanıtladı.

Yeni kitabımda 2001 krizini yazacağım


2001’deki ekonomik kriz yaşanırken Devlet Bahçeli çıktı ‘Erken seçime gidelim’ dedi. Mesut Yılmaz da ona katıldı. Bülent Ecevit yalvardı onlara, ‘Etmeyin eylemeyin, ekonomi rayına girmeye başladı, aşarız bu darboğazı, seçime gitmek hepimiz için intihar olur’ dedi. Dinlemediler, seçime gidildi ve üç parti barajın altında kalırken AKP çıktı ortaya. Bundan sonraki kitabımda o dönemi tüm ayrıntılarıyla yazacağım.