Hanefi Avcı, Eskişehir Emniyet Müdürlüğü döneminde, Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) devlet içerisindeki örgütlenmesinin yaratacağı sorunlara karşı devlet yetkililerini uyarmaya çalıştı. Önlem alınmaması üzerine toplumu ve devlet yetkililerini uyarmak adına satış rekoru kıran “Haliç’te Yaşayan Simonlar” kitabını yazdı. Seçimler öncesi, tercihimizin geleceğimizin nasıl sekillendireceğini de “Devlet Geleneğinde Son Eşik – Kavşaktaki Seçim” kitabında göstermeye çalıştı.

DÖNÜM NOKTASINDAYIZ

Ülkemizin gidişatından büyük kaygı duyduğunu dile getiren Avcı, “Kavşaktaki seçim, ülkemiz için son eşiktir. Hemen her alanda kötüye gidiş var. Ben, geçmişte FETÖ, Susurluk, 28 Şubat döneminin uyarılarını yapmıştım. Şimdi de yine uyarı görevi yapıyorum” diyen Avcı, SÖZCÜ’nün sorularını şöyle cevaplandırdı:

-  Bugün hayati bir noktadayız… 24 Haziran’da bir tercihimiz bizi istemediğimiz noktalara götürebilir, diğer tercihimiz hiç olmazsa tehlikeli noktaya gitmekten alıkoyabilir. 24 Haziran sadece 5 yıl ülkeyi yönetecek cumhurbaşkanını ve milletvekillerini seçmenin çok ötesinde neticeler doğuracaktır. Bu seçim; bu tarihten sonraki seçimlerin seçimidir.

Saygı Öztürk’e konuşan Hanefi Avcı “Bugün hemen her alanda kötüye gidiş var” diye konuştu. Saygı Öztürk’e konuşan Hanefi Avcı “Bugün hemen her alanda kötüye gidiş var” diye konuştu.


GELECEĞİ SEÇECEĞİZ

- Bu seçimde ülkemizin gelecekte alacağı şekli, çocuklarımıza ve torunlarımıza bırakacağımız yaşam biçimini, gideceği istikameti, hayat şeklinin ne olacağını seçeceğiz. Bu kararla tarihsel bir dönemi başlatacak, ülkeyi farklı istikametlere götürebilecek yönetimleri seçeceğiz. İyi düşünüp doğru karar vermeliyiz…

- 24 Haziran ve büyük ihtimal 8 Temmuz’da karar vermeye yardımcı olmak adına bu kitap, benim şahsi kanaatim, taraf tutma, bir tarafa duygusal yakınlık, yani seçime katılan bir parti veya lidere duyulan yakınlık veya uzaklık gibi duygularla yazılmadı. Uluslararası kuruluşların eskiden beri tüm dünya devletlerini belli sahalarda objektif verilere göre derecelendirdikleri istatistiklere bakarak, Türkiye’nin son yıllardaki hukuk, özgürlükler, demokrasi, eğitim, yolsuzlukla mücadele vb... konularda izlediği yola bakarak bu seçimlerde nasıl tercihte bulunursak, netice ne olur, ülkedeki devlet şekli, rejim ne hale gelir bunu göstermeye çalıştım.

BASIN YANLI

- Ülkeleri yaşanabilir, modern ve medeni, insanlarını mutlu ve huzurlu yapanın sadece ülkelerin yer altı, yer üstü maddi zenginlikler değil asıl olarak hukuk, demokrasi, özgürlükler, iyi eğitim, düzenli devlet yapısı gibi moral ve manevi değerler olduğunu görürüz.

- Bu gün karar vermemizi etkileyen bilgilerimiz, çoğunluğu iktidar yanlısı, bir bölümü de baskı nedeniyle tek yanlı yayın yapan medyadan geliyor. Yanlı ve yanlış haberlerin etkisinden kurtulmalıyız. Dünya basının yazdıklarına bakarak, uluslararası kuruluşların verilerini dikkate alarak diğer ülkelerle durumumuzu değerlendirmeliyiz.

GAZETECİLER TUTUKLU

- Düşünce özgürlüğünde; eskiden Türkiye özgür ülkeler arasında sayılıyorken, bugün dünyada en fazla gazetecinin tutuklu olduğu bir ülke. Sadece yazdıklarından dolayı basın mensupları ağır cezalar alıyor. Anayasa Mahkemesi’nin ‘hak ihlali var’ dediği basın mensupları tahliye edilmiyor, Avrupa İinsan Hakları Mahkemesi basın konusunda hak ihlali yapıldığına karar veriyor.

FETÖ’yü hep eleştiren SÖZCÜ’ye dava açıldı


- Geçmişten beri hep FETÖ’yü eleştirmiş SÖZCÜ ve Cumhuriyet gibi gazeteler hakkında FETÖ ile ilişkide olmaktan dava açılıyor. Ancak geçmişte FETÖ yayın organı gibi olup onların faaliyetini göğe çıkaran basına hiç böyle bir itham yapılmıyor. 15 Temmuz’da Cumhurbaşkanı’nın Marmaris’te olduğunu yazdığı için SÖZCÜ Gazetesi mensuplarına “darbecilere adres gösterdi” suçlaması yöneltildi. Devletin elindeki sağlam belgeler, örneğin 3 savcı tarafından hazırlanan iddianame ve Hava Kuvvetleri’nin raporları darbecilerin 12 Temmuz’dan beri Cumhurbaşkanı’nın yerini bildiklerini ortaya koydu. Buna rağmen dava açıldı ve hâlâ devam ediyor.

basliksiz-3

ÜLKEYE KORKU HAKİM


- TÜRKİYE’nin düşünce ve basın özgürlüğünde çok gerilere gittiği, hatta artık özgür sayılamayacağı uluslararası kuruluşların raporlarında yer alıyor. Halbuki Türkiye 2000-2009 yıllarında bu konuda tüm dünyadan övgü alıyordu. OHAL’e dayalı kararnamelerle yargı denetimi kaldırılarak hukuksuz, denetimsiz düzenlemeler yapıldı. Geriye ciddi hukuki kargaşa yaratacak ortam yaratıldı. Yargı bağımsızlığı zedelendi. Anayasa Mahkemesi’nin kararlarına mahalli mahkemeler uymuyor, özensiz ve denetlenmeyen operasyonlarla bir çok insan mağdur edildi. Bunların neticesinde tüm ülkeye bir korku hakim oldu.

İYİ DÜŞÜN OYUNU ÖYLE VER


- Seçimlerde mevcut yönetim odağını tercih edersek onların bu anlayışta devam edecekleri çok açık. Özgürlükler tümden yok olur, hukuk idareye bağlanır, basın tam bağımlı hale gelir, demokrasinin sadece adı kalır, tek adam rejimi tümden yerleşir. Bütün yetkilerin tek kişide toplandığı, geçmişte Ortadoğu’da çok görülen diktatörlüğe gidiş kapısı açılır. Farklı tercihimizin Türkiye’yi yüzde yüz düze çıkaracağının garantisi yok ama en azından bu yanlış yoldan dönüşe imkân tanıyacak. Bundan dolayı 24 Haziran seçimleri çok önemli olup, herkesin iyi düşünerek tercihte bulunması adına bu kitabı yazdım.