Hayırlı cumalar! Bugün cumaya gidecek tüm Müslüman yurttaşlar cuma  namazı saatini merak ediyor. Bugün cuma namazı saat kaçta? Ezan saati kaç? Cuma -vakti ne zaman gibi soruların yanıtını arıyor. İşte tüm bu yanıtları bulacağınız haberimiz ve 27 Temmuz Cuma Hutbesi...


İL İL CUMA NAMAZ VAKİTLERİ İÇİN TIKLAYIN



BAZI BÜYÜK İLLERİMİZDE CUMA NAMAZI VAKİTLERİ


İstanbul: 13:17
Ankara: 13:01
İzmir: 13:24
Bursa: 13:16
Edirne: 13:26
Eskişehir: 13:11
Samsun: 12:47
Trabzon: 12:34
Hakkari: 12:18
Van: 12:19
Diyarbakır: 12:32
Tunceli: 12:34


CUMA NAMAZI VE MÜBAREK CUMA GÜNÜ

Cuma günü müminlerin hatalık bayramı sayılır. O gün yapılan ibadetler diğer günlere göre daha büyük sevap kazandırır. Kılınan Cuma namazının fazileti pek büyüktür. Müslümanlar Cuma günü banyo yapar, en temiz elbiselerini giyer, en güzel kokularını sürünüp, güler yüzle sokağa çıkarlar. Cuma için ezan okunduğu vakit her türlü işlerini bırakarak camilere koşarlar.

Zira Yüce Allahımız: “Cuma günü namaz için çağrıldığınızda hemen Allah'ın zikrine koşun. Alışverişi bırakın” buyurmuştur.

Cuma Namazı, müslüman erkeklere farz olan bir ibadettir. Kur'an-ı Kerim'de, olduğu, mutlaka kılınması gerektiği açık açık emredilmiştir. Vakti, öğle namazının vaktidir. Cuma günleri öğle namazı vaktinde bu namaz kılınırsa, öğle namazı da kılınmış sayılır. Dört rekat ilk sünneti, iki rekat farzı, dört rekatta son sünneti vardır. Bu dört rekatlık “Vakit Sünneti” kılmak sevaptır. Farz kılınmadan önce imam minbere çıkıp hutbe okur. Bu hutbenin okunması ve dinlenmesi de Cuma Namazı'nın farzlarındandır.Cuma namazı kadınlara farz olmadığı halde eğer onlar da cemaatle birlikte Cuma'yı kılarlarsa öğle namazını kılmış sayılırlar.

Cuma namazı saat kaçta? (29 Haziran) İl il Cuma namazı vakitleri!Cuma namazı hür ve serbest olmayanlara, yolcu olanlara, hasta olanlara, kör olanlara, ayakları olmayan sata kimselere farz değildir.
Ama bunlar Cuma'yı kılarlarsa büyük bir sevap kazanırlar.

Cuma Namazı'nı kılabilmek için imam dahil en aşağı üç kişinin bulunması, Cumanın kılınan yerin herkese açık olması gerekir.Şartlarına uygun bir Cuma namazı kılmak için abdest alınıp camiye gelinir. Sonra Cuma'nın 4 rekatlık ilk sünnetini kılmak için kalkılır.

“Niyet ettim Allah rızası için Cuma namazının ilk sünnetini kılmaya” diyerek tekbir alınır. Sübhaneke, euzu besmele, Fatiha ve bir sure okunarak rüku ve secdelere gidilir. İkinci rekatta Fatiha ve bir sure okunup oturulur. Sadece Ettahiyatü duası okunup kalkılır. Besmele, Fatiha ve bir sure okuyarak üçüncü ve dördüncü rekatlar tamamlanır.

Bu arada imam hutbe okumak üzere minbere çıkar. Cemaat büyük bir dikkatle onu dinler. Zira hutbeyi dinlemek farzdır. Hutbeden sonra imam mihraba geçer. Artık Cuma'nın iki rekatlık farzı kılınacaktır. Bunun için “Niyet ettim Allah rızası için Cuma Namazı'nın farzını kılmaya, uydum hazır olan imama” denilir. Herkes içinden sübhanekeyi okur, sonra imam açıktan Fatiha ve bir sure okur. Cemaat imamı dinler. Kendileri bir şey okumaz. Sonra rüku ve secdelere gidilerek iki rekat tamamlanır.

Farz cemaatle kılındıktan sonra Cuma'nın son sünneti niyetiyle dört, Ahir Zuhur niyetiyle dört ve Vaktin sünneti niyetiyle iki rekat namaz daha kılkınır. Ahir zuhur namazının aynen Cuma'nın ilk sünneti gibi kılmak daha sevaptır.


27 TEMMUZ CUMA HUTBESİ



İMAN-AMEL İLİŞKİSİ

Aziz Müminler!

Resûlullah (s.a.s) bir gün bineğiyle giderken arkasında oturan Muâz b. Cebel'e “Yâ Muâz!” diye seslendi. Muâz, “Buyur yâ Resûlallah! Emret!” diyerek cevap verdi. Peygamberimiz tekrar, “Yâ Muâz!” diye seslendi. Muâz yine “Buyur yâ Resûlallah! Emret!” dedi. Bu durum üç defa tekrarlandı. Daha sonra Allah Resûlü şöyle buyurdu: “Kim kalbiyle tasdik ederek Allah'tan başka ilah olmadığına ve Muhammed'in Allah'ın Resûlü olduğuna şehâdet ederse Allah ona cehennemi haram kılar.”

Değerli Müslümanlar!

Yüce Rabbimizin bizlere bahşettiği nimetlerin en başında iman gelmektedir. İman, Allah'ın varlığına ve birliğine, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe, kaza ve kaderin Allah'tan olduğuna gönülden inanmaktır. Rahmet Peygamberinin bize tebliğ ettiği tüm hakikatleri kalp ile tasdik, dil ile ikrar etmektir. Allah'a sadakat ve teslimiyetle bağlanmaktır.

Muhterem Müminler!

Her insan fıtrat üzere doğar. Fıtrat, insanın imana ve iyiliğe meyilli bir yaratılış özüne sahip olması demektir. Fıtratına uygun olarak imanı, İslam'ı ve ihsanı seçenler tükenmez nimetlere nail olur. Allah (c.c), kendisine hakkıyla inanan ve güvenen kullarıyla daima beraberdir. Onları kollayıp gözetir, yalnız bırakmaz, onlara yardım eder.
İman, insanın hayatına anlam katar. Ona dünyada yaratılış gayesine uygun bir yaşama bilinci aşılar. Davranışlarını şekillendirir, fikir ve kararlarına yön verir. Zorluklar karşısında insanı kuvvetli, dayanıklı ve sabırlı kılar. Yalnızlığı, güçsüzlüğü ve ümitsizliği ortadan kaldırır. Nimetin kıymetini bilmeye ve şükrünü eda etmeye vesile olur.

Kıymetli Müminler!

Allah'a iman etmek, Peygamberimizin sünnetini hayatımızın her alanında yaşanılır kılmayı gerektirir. Mümini, “elinden ve dilinden emin olunan kimse” olarak tarif eden Allah Resûlü (s.a.s.); ahde vefa göstermek, emanete riayet etmek, misafire ikramda bulunmak, konuştuğunda hayır söylemek gibi nice güzel hasleti imanın bir tezahürü olarak zikretmiştir. “Ey Allah'ın Resûlü, bana İslam hakkında öyle bir şey söyle ki, senden başka kimseye bu hususta soru sormama gerek kalmasın” diyen bir sahabiye “Allah'a iman ettim de, sonra dosdoğru ol” cevabını vermiştir.

Kardeşlerim!

İmanımızı diri tutan salih ameldir; kemale erdiren ise güzel ahlaktır. Rabbimiz, iman edip rızasına uygun şekilde iyi, doğru ve güzel işler yapanları şöyle müjdelemektedir: “Erkek ya da kadın, kim mümin olarak salih amel işlerse, elbette ona hoş bir hayat yaşatacağız ve onların mükafatlarını yapmakta olduklarının en güzeliyle vereceğiz.” Sevgili Peygamberimiz de “Müminlerin iman bakımından en olgun olanları ahlakı en güzel olanlarıdır.” buyurarak iman ile ahlak arasındaki bağın vazgeçilemez olduğuna işaret etmiştir.

Aziz Müminler!

İman ve salih amel bizi ahirette Rahmân'ın rahmetine ulaştıracak en kıymetli sermayemizdir. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyrulmaktadır: “Rabbimiz Allah'tır deyip de istikamet üzere yaşayanlar, işte onların üzerine melekler şu müjdeyle inerler: Korkmayın, kederlenmeyin, size vaad olunan cennetle sevinin!”
İmanını salih amel ve güzel ahlakla hayatına yansıtan her mümin Cenâb-ı Hakkın bu müjdesinin muhatabıdır. Yeter ki kul, canı gönülden Rabbine yönelsin ve her durumda “Allah bize yeter. O ne güzel vekildir!” desin.

Aziz Müminler!

İman bir bütündür. İman esaslarından birini bile kabul etmemek inançsızlık anlamına gelir. Bu ise büyük bir felakettir. Çünkü inançsızlık kişiyi yaratılış gayesinden uzaklaştırarak anlamsız bir hayata sürükler. Yüce idealler uğruna fedakârlık yapma duygusunu zedeler. Eşi ve ortağı olmayan bir kudrete, o kudretin gönderdiği rehbere, vadettiği hakikate, sonsuz bir yaşamın varlığına inanmayan huzuru ve mutluluğu yakalayamaz. Ahiret gününde ise Allah'ın rahmet ve inayetinden mahrum olur.

Kardeşlerim!

İmanımızın kıymetini bilelim. Öyle bir imana sahip olalım ki ruhumuzu yüceltsin, kulluğumuzu pekiştirsin, ahlakımızı güzelleştirsin, hevâ ve hevesimizin esiri olmaktan bizi korusun. Bu günümüzü olduğu kadar geleceğimizi de inşa etsin. Dünyamızı olduğu kadar ahiretimizi de mamur etsin.

Hutbemi Sevgili Peygamberimizin şu niyazıyla bitiriyorum: “Allah'ım! Bize imanı sevdir, kalplerimizi imanla süsle! Bize küfrü, itaatsizliği ve isyanı sevdirme, kerih göster! Bizi doğru yolda olanlardan eyle!”