CHP Merkez Yönetim Kurulu, (MYK) Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında genel merkezde toplandı. MYK toplantısı basına kapalı olarak yaklaşık bir buçuk saat sürdü. Geçtiğimiz hafta bir operasyon geçiren Kılıçdaroğlu’nun toplantının ardından evine geçtiği kaydedildi.

Bülent Tezcan, AKP ve MHP'nin üzerinde uzlaşarak 26 maddelik bir kanun tasarısı ile Meclis'e sunduğu 'Cumhur' ittifakını sert dille eleştirdi.

Tezcan şunları kaydetti: "Ne getirirlerse getirsinler bu bir baraj ittifakıdır, Meclis seçiminde de cumhurbaşkanı seçiminde de bir süre sonra birbirlerine düşecekler. Bu olsa olsa "Cumhur'u bölme" ittifakıdır. Cepheleşme ittifakıdır. Cumhur adına hareket eden bu hareketin aldığı oyların toplamı daha önce AKP ve MHP'nin aldığı oyların altında bir oy alacaktır."

Anayasa referandumu sürecini anımsatan Tezcan, “Cumhurbaşkanı Erdoğan ve referandumu savunanlar, ‘koalisyon dönemi bitecek’ diyorlardı. Şimdi bu yaptığınız ne? Hani bitecekti koalisyonlar dönemi? Milleti aldatmaya doymadınız. Bu bir tek adam rejimi ittifakıdır, bu bir tek adam koalisyonudur. Ortada bir tek adam koalisyonu vardır ve bu koalisyonun bir tane hedefi vardır, tek adam rejimini yerleştirmek. Bu koalisyonun başındaki kişi Erdoğan’ın da tek bir hesabı vardır, cumhurbaşkanı olmak. ‘Ne olursa olsun ben cumhurbaşkanı olayım, başka hiçbir şeyin önemi yok’, bütün sistemi bunun üzerine kurgulamışlar. Onun için milleti kutuplaştırmaktan, ‘benden olmayan herkes teröristtir’ demekten çekinmiyorlar” diye konuştu.

“BAHÇELİ’YE SIRTINI DÖNER, MİLLETE DE ‘BAHÇELİ BENİ ALDATMIŞ’ DER”

Bu “tek adam koalisyonun” sözcüsünün de MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli olduğunu ifade eden Tezcan, Erdoğan’a işaret ederek, “Cumhurbaşkanlığına giden yolun yarın, bu koalisyondan değil de, bugün ‘teröristsiniz’ dedikleriyle yan yana gelmekten geçtiğine inansın, hiç şüphe yok ki Bahçeli’ye sırtını döner, millete de ‘Bahçeli beni aldatmış’ der. Bugün terörist dedikleriyle yarın oturur yeni bir koalisyon ve yeni bir ittifak kurar. Yeter ki cumhurbaşkanı olsun” dedi.

“HANGİ BAKAN ÖCALAN’IN TALİMATINI HDP’YE GETİRDİ? ERDOĞAN AÇIKLASIN”

HDP’nin tutuklu eski eş genel başkanı Selahattin Demirtaş’ın duruşma sırasında, hükümetin kendisine 3 kez İmralı’dan mesaj getirdiği yönündeki ifadelerini anımsatan Tezcan, “Öcalan’ın mektubunu hangi bakan getirdi? Hangi bakan İmralı ile HDP arasında aracılık yaptı? Hangi bakan Öcalan’ın talimatını HDP’ye getirdi? Erdoğan bunu açıklasın. Eğer Öcalan’ın talimatıyla hareket eden birilerinden bahsediyorsanız, talimatın aracısı sizsiniz. Devletin bakanını, devleti postacı yapmışsınız. Hiç mi yüzünüz kızarmayacak. Tabi o günler aşk günleriydi, ne zaman ki kendi iktidarının tehlikeye düştüğünü anladı şimdi başka bir dil oluştu, çatışma dili. Yarın yeniden cumhurbaşkanlığına gitmenin yolunun buradan geçtiğini görsün hiç tereddüt yok, döner sırtını ve bir başka yeni dille ‘Bahçeli de beni aldatmış’ diyebilir. Şimdi ben merak ediyorum bu işe tek adam koalisyonun sözcüsü Sayın Bahçeli ne diyor?” diye konuştu.

“MERKEL’İN TALİMATIYLA SARAYIN TALİMATINI UYGULAYAN BİR YARGI VAR”

Gazeteci Deniz Yücel’in tahliyesiyle ilgili de Tezcan, “Tutuklanması yanlıştı. Tahliyesi doğru, tahliye şekli rezalettir. Türk yargısı için, hukuk için utanç tablosudur” ifadelerini kullandı.

Yücel’in talimatla tutuklandığını savunan Tezcan, “Arkasında Merkel’in gücüyle, hükümetle yapılan pazarlıkla serbest bırakılmıştır. AYM’nin kararını uygulamayan, Merkel’in talimatıyla, sarayın talimatını uygulayan bir yargı var. Türkiye bundan daha büyük bir utancın içine sokulabilir mi? Böyle bir ülkede vatandaşın güvenliği olabilir mi? Anlamak mümkün değil, bu deli gömleğini izah etmek mümkün değil. Yani şimdi herkesin arkasında Merkel mi olmak zorunda?” diye konuştu.

Erdoğan’ın, “Ben görevde oldukça Yücel’in tahliye edilmesi mümkün değil” dediğini belirten Tezcan, “Ne oldu şimdi? Hangi güç sana üstün geldi. Uluslararası hangi güç sana üstün geldi?” diye sordu.

Hakim ve savcılara seslenen Tezcan, “Dikkat edin ha, Erdoğan’ın talimatıyla iş yapıyorsunuz. Erdoğan alışıktır, yarın döner der ki, ‘bu hakimler beni aldattı, yanılmışım der, kabak sizin başınıza patlar. Onun için hukuktan ayrılmayın, kabak sizin başınıza patlamasın” dedi.

“BÖLGEDE SURİYE REJİMİ İLE TEMAS ŞART”

Tezcan, Afrin operasyonu konusunda ise, sürecin siyasi çözüme odaklanması gerektiğini belirterek, “Siyasi çözüm, Suriye’nin toprak bütünlüğü, egemenliğidir. Bölgede devlet egemenlikleri üzerinden bir siyasetin kurgulanmasıdır. Devlet dışı örgütlenmeler üzerinden yürütülen siyasetin Türkiye’nin güvenliğine bir faydası yoktur ve olamaz. Bölgede dört önemli devlet var, Türkiye, İran, Suriye ve Irak. Bu dört önemli devletin bir araya gelip bu sorunları çözecek birliktelik oluşturması, ortak hareket etmesi gerekir. Meselelerin nereye savrulacağını göremiyorsunuz. Esad’a Esed diyerek, sonra yeniden Esed’e çevirerek, husumetle bu meseleler çözülmez. Suriye hükümeti ile derhal temasa geçilmelidir. Mutlaka arka kapı diplomasisi yürütülebilir, bu başka ama onun ötesinde hükümetler doğrudan devletlerarası ilişkiyi kurmak zorundadır. Bölgede Suriye rejimi ile temas şarttır” dedi.

“ÇOCUK İSTİSMARINA KARŞI ETKİLİ BÜTÜN YASAL DÜZENLEMELERE ‘EVET’ DİYORUZ”

Yeniden gündeme gelen çocuk istismarlarının da Türkiye’de çok önemli bir problem olduğunu ifade eden Tezcan, şunları kaydetti:

“Şunun bilinmesi gerekir, çocuk istismarına karşı etkili bütün yasal düzenlemelerin gecikmeksizin yerine getirilmelidir. Etkili bütün yasal düzenlemelerin yapılmasına ‘evet’ diyoruz. Ancak bu yetmez. Mesele sadece cezai düzenlemelerle çözülecek mesele olmasının çok ötesindedir. İstismarı yaratan kültürü üretmemek gerektir. Ne yazık ki AK Parti iktidarı dönemi, istismarı yaratan kültürün tekrar tekrar üretildiği bir ortam yarattı. Bir taraftan yasal önlemler alırken, öbür taraftan da istismar bataklığını kurutmak zorundayız. 10 yılda çocuk istismarı sayısı yüzde 700 artmış, bataklığın en çarpıcı ifadesi. Çocuk istismarına imkan veren bütün kültürel alt yapının tahrik ve teşvik edildiği bir süreç yaşandı. Kaçak yurtlar, merdiven altı eğitim kurumları, sübyan mektepleri, bütün bunlar AK Parti döneminde hızlı bir şekilde artış gösterdi. Türkiye’de bu kültürü ortadan kaldıracak bir mutabakata ihtiyacımız var. Bu kültürü tetikleyen, besleyen, nerede ne varsa hepsini el birliği ile ortadan kaldırmamız gerekiyor.” ANKA