Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti İstanbul 6. Olağan Kongresi’nde partisinin seçim manifestosunu açıkladı.

"Yeni bir düzen inşa etmek zahmetlidir, eski düzenden beslenenler değişime düşman olurlar"

Bürokratik oligarşinin hakimiyetine son verdiklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Erdem, irade ve cesaretle Türkiye’yi şahlandırdık. Davamız bu ülkeye hizmet davasıdır. Ülkemiz büyüdükçe, kalkındıkça, milli egemenliğimizi perçinledik. Milli gelirimizi 3.5 kat arttırdığımızda ihracatımızı 5 katına çıkarttığımızda, enflasyonu tek haneli rakamlara düşürdüğümüzde Türkiyemizin hem kalkınmasına, hem özgürleşmesine hizmet etmiş olduk. Yerli ve milli siyaset budur. Milli olmak faize giden parayı yatırım ve sosyal yardımlar yoluyla millete aktarmak demektir. Yerli olmak Türkiye’yi 5 Cent'e muhtaç halde IMF kapısında bekletmemek, savunma sanayinde dışa bağımlı olmamak demektir. 16 yıldır devlet millet kaynaşması gelişti. Devlet milletin emrine girdi. Bürokratik oligarşinin hakimiyetine son verdik. Sosyal restorasyonla kardeşliğimizi yücelttik. Anayasal değişikliklerle sistemimizi demokratikleştirdik. Zihniyet dönüşümünü tamamladık, şimdi kurumsal dönüşümü tamamlama zamanıdır. Yeni bir düzen inşa etmek zahmetlidir. Eski düzenden beslenenler değişime düşman olurlar. 16 yıllık diriliş döneminde büyük engellerle karşılaşsak da hayal edilmesi imkansız olanı başardık. Demokrasiden ekonomiye kadar her adımı milletimizin arayışının bir parçası olarak gördük. Yerli ve milli olanı evrensel insanlık birikimi ile modern demokratik siyasetin birikimleri ile harmanladık. Ülkemizin değişen ihtiyaçlarına ve değişen dünyaya duyarsız kalmadık. Bunları yaparken tecrübe kazandık. Buna karşı kuruluş hedeflerimizden hiç sapmadık. Bu milletimizle özellikle bize ayrı bir güç verdi. Milletimizle hep dertleştik. Milletimize afra tafra yapmadık. Hep milletimize hesap verdik. Kapalı kapılar ardında pazarlıklar yapmak yerine herkesin gözü önünde biz muhasebe yaptık. Milletimize olan sevgimizi gereği olan bu siyaset tarzımızı sürdürmekte kararlıyız" şeklinde konuştu.

"Bölgemizde Türkiye'ye rağmen, Türkiye'nin menfaatlerine aykırı adımlar atmak mümkün değildir"

"Bu kadim coğrafya ne acıdır ki vekalet savaşlarının arenası haline geldi" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Zor bir coğrafyada, risk ve tehditlerle dolu bir bölgede, büyük değişimlere gebe bir zaman diliminde yaşıyoruz. Osmanlı'nın yıkılışından sonra bölgemizin bağrına düşen ateş yeniden harlandı ve yeni bir yangına dönüştü. Küresel şer odaklarının sömürge politikaları bölgemizi terörizmin, radikalizmin kuşatması altında soktu. Halkından kopuk yönetimler, geri kalmışlık, etnik ayrımcılık bölgemizi kaosa sürükledi. Bu kadim coğrafya ne acıdır ki vekalet savaşlarının arenası haline geldi. Hamdolsun Türkiye sahip olduğu güçlü devleti, büyüyen ekonomisi ve milli seferberlik ruhu sayesinde bu ateş denizinde bir istikrar adası oldu. Küresel şer odakları bölgemize terörizm ve ayrılıkçı ideolojikler zerk etmeye çalışırken Türkiye barış, huzur ve güven getirmek için gayret gösterdi. Son yıllarda güvenliği ve refahı tüm bölgemize yaymaya, çok güzlü adımlar atmaya çalıştık. Hem kendi geleceğimizi, hem dostlarımızın geleceğini güvence altına alma yolunda tarihi mesafeler katettik. Artık bölgemizde Türkiye'ye rağmen, Türkiye'nin menfaatlerine aykırı adımlar atmak mümkün değildir. Artık coğrafyamızda Türkiye'nin güçlü iradesine rağmen kirli oyunlar kurumak, sınırlar tanzim etmek mümkün değildir. Önümüzde yeni bir dünya var. Bu dünyada uluslararası alanda mücadelelerin daha da sertleştiğini görüyoruz. Devletler artık tepkisel ve dışlayıcı hareketler tarafından ele geçirilme tehdidi ile karşı karşıya. Milli menfaatler ve milli güvenlik kaygıları ön plana çıkıyor. Artık 1990'ların tek kutuplu dünyasında değiliz. Batıda fanatizm, kültürel ırkçılık ve İslam düşmanlığı büyüyor ve Avrupa'nın üzerinde yükseldiği değerleri tehdit ediyor. İslam dünyası ortasında bir ur gibi ortaya çıkan DEAŞ terör örgütü Ortadoğu'da daha çok parçalanmaya ortam hazırlıyor. Buna karşılık küresel alanda yeni güç merkezleri oluşuyor. Bu süreç uluslararası aktörler için yeni fırsatları da beraberinde getiriyor. Türkiye tüm muhatapları ile azami müştereklerde işbirliği yapmak suretiyle bu yeni dünyada kendine onurlu bir yer elde etmenin mücadelesini veriyor. Türkiye siyasi, askeri ve ekonomik gücü ile küresel bir aktör haline geliyor. Ülkemizin mevcut potansiyeli batı ile doğu ile kuzey ile güney ile aynı anda ilişki kurabilmesinin yolunu açıyor. Bizim için esas olan milli güvenliğimiz, huzurumuz ve hedeflerimiz. Bunların sadece kendimiz için değil, tüm dostlarımız için istiyoruz. Arkamızda yüz milyonlarca kardeşimizin duasını alarak küresel zeminde irade sahibi, söz sahibi güçlü bir ülkeye dönüşüyoruz" ifadelerini kullandı.

"Demokrasi standartlarını yükselten Türkiye dünyaya açıldıkça bölgesel bir güç haline geldi"

Türkiye'nin büyüklüğüne ve ihtiyaçlarına uygun olarak aktif bir dış politika izlediklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye 16 yıl önce AB kapısında bekleyen ama pazarlık şansı olmayan bir ülke idi. Dünya siyasetiyle ilişkisi kendi eliyle kurulmamıştı. Tek bir yöne bakan, statükocu, içine kapanmış bir Türkiye vardı. Çok parçalı koalisyonlar Türkiye'nin vizyonunu daraltmıştı. Demokrasi standartlarını yükselten Türkiye dünyaya açıldıkça bölgesel bir güç haline geldi. Ülkemiz AB ile katılım müzakerelerini başlattı. Türk dünyasından Ortadoğu'ya kadar her bölge ile yakın işbirliği geliştirdi. Kendimizi hiçbir zaman herhangi bir kampa muhtaç hissetmedik. Ülkemizin büyüklüğüne, ihtiyaçlarına uygun olarak aktif bir dış politika takip ettik. Demokrasimizin standartlarını insan hak ve hürriyetlerini geliştirme konusunda şartlar ne olursa olsun kararlı davrandık. İnsani kalkınma, terörle ve uyuşturucu ile mücadele gibi uluslararası iş birliği gerektiren konularda müttefiklerimize yan yana olmaktan mutluluk duyduk" diye konuştu.

"AB'ye tam üyelik hedefinden asla vazgeçmedik"

Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerine şöyle devam etti: "Son zamanlarda muhataplarımızda aynı kararlılığı görmesek de AB'ye tam üyelik hedefinden asla vazgeçmedik. Batılı muhataplarımız bize karşı çifte standart uyguladıklarında, terör örgütlerini desteklediklerinde bunu yüzlerine açıkça ifade etmekten de çekinmedik. Kendi politikalarımızı kararlılıkla uygulamak durumundaydık. Neticede siyasi engellemelere, çifte standartlara ve ayrımcılığa karşı menfaatlerimizden taviz vermedik. Dün olduğu gibi bugün de demokrasiden, özgürlükten yanayız. Yarın da öyle olacağız. Ancak biz aynı zamanda güçlü olmaktan, bağımsız olmaktan da yanayız. Bunların birbirinin alternatifi değil, tamamlayıcısı olarak görüyoruz. Biz milletin egemen olduğu tam bağımsız ve müreffeh Türkiye istiyoruz."

Yeni bir yolun başlangıcında durulduğunu belirten Erdoğan, "Şimdi yeni bir yolun başlangıcındayız. İşlenecek bereketli topraklarımız, yetiştirilecek yavrularımız var. Açılacak yeni hastanelerimiz, kurulacak yeni fabrikalarımız var. Kol kanat gerilecek mazlum vatandaşlarımız var. Her türlü ayrımcılıkla mücadele ederek önlerini açtığımız çalışma hayatında görev bekleyen kadınlarımız var. Hayatının her alanında engelleri kaldırdığımız engellilerimiz var. Ülkemizin üretim yükünü üstlenen sanayicimize, ihracatçımıza verecek daha çok desteğimiz var. Günün ilk ışıkları ile evinden çıkıp rızkını kazanan işçi kardeşlerimizin hayatını kolaylaştırmak için atılacak daha çok adımımız var. Geleceğe umutla bakan gençlerimiz var. Birlikte yürüyecek daha çok yolumuz var. Aşkımız, sevdamız, yarınımız, vatanımız var. Hep birlikte kucaklayacağımız aydınlık bir geleceğimiz var" dedi.

"24 Haziran seçimleri, yasamayı daha itibarlı, yürütmeyi, yargıyı daha bağımsız hale getirecek"

Yeni sistemde demokrasinin daha fazla kurumsallaşacağını ve bunun özgürlüklerin garantisi olacağını vurgulayan Erdoğan, "24 Haziran seçimleri Türkiye için bir milat olacak. Seçimlerin ardından Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile şahlanış ve yeniden yükseliş idealimiz harekete geçecek. Yasamayı daha itibarlı, yürütmeyi, yargıyı daha bağımsız hale getirecek. Tam kuvvetler ayrılığı ile meclis yasa yapmaya ve hükümeti denetlemeye, yargı da bağımsız biçimde adaletin tecellisine odaklanacak. Milli irade siyasetin merkezine yerleşeceği için demokrasi eksiksiz işleyecek. Demokrasinin daha fazla kurumsallaşması ise özgürlüklerin garantisi olacak. Yeni sistemde yönetimde söz sahibi olmanın tek yolu seçimlerden geçecek. Vesayet sistemi ve bürokratik oligarşi son bulacak, istikrar kalıcı hale gelecek. Hızlı karar ile ekonomik büyüme ivme kazanacak. Türkiye 2023, 2053 ve 2071 hedeflerine daha emin adımlarla yürüyecek. Milli gelir artacağı ve tabana yayılacağı için gelir grupları arasında makas kapanacak. Ekonomik kalkınma yolunda taş üstüne taş koyan herkes başımızın tacı olmaya devam edecek. Yatırımcısından esnafına ülke ekonomisine katkıda bulunan kim varsa bizi yanında bulacak. Dünyadaki korumacı ekonomi dalgasına rağmen Türkiye’nin rekabetçi ve dışa açık yapısı sürecek. Biz bugüne kadar hangi sözü verdiysek yerine getirdik. Aynı şekilde devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.

İHA