Cumhuriyet Gazetesi Davası'nın 16 Mart'ta görülen duruşmasında esas hakkındaki mütalaasını açıklayan Başsavcı vekili Hacı Hasan Bölükbaşı gazetenin İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, Hikmet Çetinkaya, Orhan Erinç, Ahmet Şık, Önder Çelik, Musa Kart, Mustafa Kemal Güngör, Hakan Karasinir, Güray Tekinöz, Bülent Utku, Aydın Engin ve Kadri Gürsel'in "Örgüte üye olmamakla birlikte bilerek ve isteyerek yardım etme" suçundan 7,5 yıldan 15'er yıla kadar hapislerini talep etmişti. Muhasebe çalışanı Yusuf Emre İper'in Twitter'daki paylaşımları nedeniyle "FETÖ/PDY propagandası yapmak" suçundan 2 yıldan 7,5 yıla kadar  hapsi istenen mütalaada, Cumhuriyet gazetesi kitap eki sorumlusu Turhan Günay ile yine  Cumhuriyet gazetesi çalışanları Bülent Yener ve Günseli Özaltay'ın ise beraatleri istenmişti.

 

Twitter'da "Jeansbiri" isimli hesabın sahibi olan Ahmet Kemal Aydoğdu'nun  ise "FETÖ yöneticiliğinden" 10 yıldan 15 yıla kadar hapsi talep edilen mütalaada, firari sanıklar Can Dündar ile ABD muhabiri İlhan Tanır'ın dosyalarının ayrılması talep edilmişti.

DURUŞMA 4 GÜN SÜRECEK

Akın Atalay ve Ahmet Kemal Aydoğdu'nun tutuklu bulunduğu dava bugün başlayacak ve 27 Nisan Cuma gününe kadar sürecek. 4 gün sürecek duruşmalarda sanıklar ve avukatları esas hakkındaki mütalaaya karşı son savunmalarını yapıyor.

MUSA KART: GÜZEL ÜLKEME YAKIŞMIYOR


Tutuksuz sanık Musa Kart, yaklaşık 40 yıldır karikatür çizdiğini belirterek, "Bu süreç içinde pek çok siyasi döneme ve liderliğine tanıklık ettim. Yaşadığımız bu dönem için hukuktan ve adaletten en uzak olanıydı, diyebilirim.  Cezaevinden çıktıktan sonra ne çok insanlarla el sıkıştım, kucaklaştım. İçlerinden biri bile `Sizin davanız siyasi değildi´ demedi, diyemedi. Cumhuriyet Davası´nda bu salonlar onurlu ve dürüst insanların duruşuna tanıklık etti. Bu süreçte paçalarımıza kirlerini bulaştırmak isteyenler, kumaşımızın leke tutmadığını bilemediler ne yazık ki. Bu karar duruşmasında kendim için bir talebim yok. Tekrar söylemek zorundayım ki muhalif gazetecileri, siyasetçileri, akademisyenleri ve öğrencileri cezaevinde gösteren fotoğraf, benim güzel ülkeme yakışmıyor" dedi.

AHMET ŞIK: GAZETECİLİK SUÇ DEĞİLDİR


Gazeteci Ahmet Şık "Hapishanelerle ilgili konuşurken, "Ben Ergenekoncu iken" ya da "Ben FETÖ'yken" diye başlayan cümleler kuruyorum. Herkesin bildiği üzere, şimdilik iki ayrı hapishane deneyimim var. İlkinde, şimdi FETÖ denilen Gülen Cemaati'nin komplosuyla, mesleki faaliyetlerim suçlama konusu edilerek tutuklandım. İkinci tutuklanmam ise bu yargılamanın konusu nedeniyle oldu" diye konuştu.

"SÖZLERİMİN VE YAPTIKLARIMIN ARKASINDAYIM"


"Yaklaşık 13 ay süren ilk hapislik deneyimimin sona erdiği gün olan 12 Mart 2012'de Silivri Hapishanesi'nden çıkarken bir siyasal tespit yaparak, tutuklanmama neden olan komploda görev alan polisler ile hakim ve savcıların tutuklanacağını söylemiştim. O komploculardan firar edemeyenlerin dışında kalanların tümü şimdi hapishanede" diyen Şık, "Devletten hukuku çıkardığınızda elinizde kalana devlet değil çete denir. Dolayısıyla Gülen Cemaati'nin çetesinin mensupları için söylediğim aynı siyasal tespiti bu komploda rol ve görev alanlar için de yapmak elzem. Dilerim hukukun evrensel normlarını rehber edinen, gerçekten tarafsız ve gerçekten bağımsız mahkemelerde yargılanırlar. 6 yıl arayla ilkinin birebir aynısı olan bu komployla ilgili diyeceklerimi daha önce söyledim. 27 Temmuz 2017'deki ilk beyanımı ve bu siyasi davada siyasi savunma yapamayacağımı söyleyerek mahkemede konuşmamı engellediğiniz 25 Aralık 2017'deki ilk beyanlarımı aynen tekrarlıyorum. Her zamanki gibi sözlerimin de yaptıklarımın da arkasındayım. Çünkü gazetecilik suç değildir" ifadelerini kullandı.

AYDIN ENGİN: MÜTALAAYA İTİBAR ETMEYİN


Tutuksuz sanık Aydın Engin de mütalaanın iddianamenin tekrarı olduğunu kaydederek, "Sizden hiçbir talebim yok. Buna beraat de dahil. Sizden tek talebim mütalaaya itibar etmeyin ama çöpe de atmayın. Hukuk fakültelerinde ders olarak anlatılacak. Sözlerim bundan ibaret..." diye konuştu.

"İSTANBUL´DA HAKİMLER VAR" DEME UMUDUMU KORUYORUM


Sanıklardan Orhan Erinç de davanın siyasi dava olarak açıldığını ve sürdürüldüğünü belirterek, "Savunmamı avukatlarım yapacaktır. Ben `İstanbul´da hakimler var´ deme umudumu koruyorum" ifadelerini kullandı. Duruşma sanıkların esas hakkındaki mütalaaya karşı savunmalarının alınması ile devam ediyor.











Serpil KIRKESER / İSTANBUL DHA