2018 yılının Ramazan Bayramı geldi! Müslüman aleminin Kurban Bayramı bu sene 15 Haziran'da başlıyor 18 Haziran'da bitiyor. Bilindiği gibi dini bayramların ilk günün sabahı bayram namazı kılınır? Şehir şehir bayram namazı vakitleri. Diyarbekir bayram namazı saati kaç? Peki bayram namazı nasıl kılınır, bayram namazı saat kaçta kılınır? İşte Diyarbakır bayram namazı saat kaçta? sorusunun cevabı ve il il bayram namazı vakitleri...

DİYARBAKIR RAMAZAN BAYRAMI SAATİ: 5:40


İL İL BAYRAM NAMAZI VAKİTLERİ İÇİN TIKLAYINIZ

BAYRAM NAMAZI NASIL KILINIR?

Bayram namazı bayramın ilk günü, güneşin doğmasından yaklaşık 50 dakika geçtikten sonra cemaatle birlikte kılınan namazdır. Bayram namazına, Allahuekber “Niyet ettim Allah rızâsı için vâcib olan Kurban Bayramı namazını kılmaya. Uydum imama.” denip niyet edilir.

İmam, ellerini kulaklarına kaldırıp “Allâhuekber” diyerek tekbîr alıp ellerini göbek altında bağlar. Cemaat de aynısını yapar ve “Sübhaneke” duasını okunur. Ardından, imam ellerini kulaklarına kaldırıp “Allahu Ekber” diyerek tekbîr alır ve ellerini yana bırakır ki cemaat de aynısını yapar. Ardından imam, ellerini kulaklarına kadar kaldırıp “Allâhu Ekber” diyerek tekbîr alır ve ellerini yana bırakır. Cemaat de aynısını yapar. Sonra imam, ellerini kulaklarına kadar kaldırıp “Allâhu Ekber” diyerek tekbîr alır ve ellerini göbek altında bağlar. Cemaat de aynısını yapar ve imamın okuduğu sûre ile âyetleri dinler. Ardından imamla birlikte rükû ve secde edilir.

Ardından 2. rek'âta kalkılıp eller göbek altında bağlanır. İmam, sûre ve âyetleri okur, cemaat dinler. Sonra, imam ellerini kulaklarına kaldırıp “Allahuekber” diyerek tekbîr alır ve ellerini yana bırakır. Cemaat de aynısını yapar. Ardından, imam ellerini kulaklarına kaldırıp “Allahu Ekber” diyerek tekbîr alır ve ellerini yana bırakır. Cemaat de aynısını yapar. Sonra, imam ellerini kulaklarına kaldırıp “Allahuekber” diyerek tekbîr alır ve ellerini yana bırakır. Cemaat de aynısını yapar. Sonra, imamla birlikte rükû ve secde edilerek namaz bitirilir.

Sonra, imam minber'e çıkarak “Bayram hutbesi”ni okur. Hutbenin ardından dua edilir. Bayram namazının kılınışının akıllarda kalması için “İki salla bir bağla üç salla bir yat.” şeklinde bir tekerleme de yapılmıştır.

DİYARBAKIR'IN ÜNLÜ CAMİLERİ

Hz. Süleyman Camisi (Mizgefta Hezretî Silêman)

İçkale’nin sur duvarlarına bitişik olarak inşa edilen cami, halk arasında Hz. Süleyman ve Nasiriye Cami olarak da bilinir. Diyarbakır’ın Müslümanlar tarafından alınması sırasında şehit düşen 27 sahabe burada defnedildi, daha sonra burası bir ziyaret ve ibadet yerine dönüştü. Caminin üzerinde bulunan kitabeye göre, 1156-1179 yılları arasında Nisanoğulları döneminde Ebul Kasım Ali tarafından yaptırıldı. Caminin Mervani hükümdarı Nasruddevle tarafından yapıldığı ve bundan dolayı Nasıriye Cami adıyla anıldığı da rivayet edilmekte.

Bu türbede caminin içine ve avluya açılan iki tarihi kapı var. Caminin bitişiğindeki türbede yatan sahabelerin varlığı ve bu sahabelerle ilgili efsanelerden dolayı özellikle perşembe akşamları ve cuma günleri yoğun olarak ziyaret ediliyor.

Nebi Cami (Mizgefta Pêxember)

Gazi Caddesi üzerinde, Dörtyol kavşağında yer alır. Beyaz ve siyah kesme taşlardan yapılan caminin üzeri piramit şekilli büyük bir kubbe ile örtülü. Minaresinin üzerinde, Hz. Muhammed’den “Kaal-en Nebiy” diye bahseden kitabelerin çokluğundan dolayı Peygamber Camisi de deniyor. Akkoyunlular döneminde 16. yüzyılda yapılmıştır. Minaredeki yazıttan 1530 yılında Diyarbakırlı Kasap Hacı Hüseyin tarafından hayrat olarak yaptırıldığı anlaşılıyor. Caminin etrafı siyah bazalt taşlarla ve yüksek olmayan bir duvarla örülmüş. Avlu geniş olup siyah bazalt taşlarla döşenmiş. Minaresi 1960 yılında yerinden sökülüp aslına uygun bir şekilde tekrardan inşa edilerek bugünkü yerine taşınmış. Minare kare planlı, tek şerefeli olup şerefeye kadar almaşık örgülü, şerefeden sonra silindirik bir uzantıyla sona eriyor.

Ulu Cami (Mizgefta Mezin)

Gazi Caddesi’nde Hasan Paşa Hanı’nın karşısında yer alır. Anadolu’nun ilk camisi, İslam âleminin beşinci Harem-i Şerif’i olarak kabul ediliyor. İlkin Pagan dönemine ait bir tapınak iken, daha sonra Mar Toma adıyla kilise olarak kullanıldı, kentin 639 yılından sonra Müslümanların egemenliğine geçmesiyle birlikte Cami-i Kebir adıyla camiye dönüştürüldü.

Ulu Cami, tarihin bütün dönemlerinde önemini korudu, bugün de Diyarbakır’ın en önemli camisi ve ziyaretgâhı durumunda. Cami, yangınlar sonucu meydana gelen tahribat ve yıkımlardan dolayı birçok kez onarımdan geçirildi, en kapsamlı onarım ise 1091 yılında Selçuklular döneminde yapıldı. Daha sonra Anadolu Selçuklu Sultanı Gıyaseddin Keyhüsrev, Artuklular döneminde Melik Salih, Akkoyunlu Sultanı Uzun Hasan, Osmanlı Padişahı IV. Mehmed tarafından ve son olarak 1975-1977 tarihlerinde kapsamlı bir onarımdan geçirildi. Cami külliyesi, bütün bu dönemlerin izlerini taşıyor.

Caminin dört ayrı cephesi İslam’ın dört ana mezhebine ayrılmış. Günümüzde de Hanefi ve Şafiiler iki ayrı mekânda ibadetlerini sürdürüyor. Caminin şu an Hanefiler bölümü olarak kullanılan bölümü, kiliseden camiye dönüştürülen esas bölümü. Mimari açıdan Şam’da bulunan Emeviye Camisi’nin Anadolu’ya yansıması olarak yorumlanıyor. Caminin avlusunda demir parmaklıklar içerisinde bulunan bir güneş saati bulunuyor. Bu saat bazı kaynaklara göre Kürt Bilim İnsanı El Cezerî tarafindan yapılmış. Bazı kaynaklarda ise Roma döneminden kaldığı öne sürülüyor.