Seyyah, müzik aşığı, gurme, yazar, programcı, Latin tutkunu... Az uyuyan ama çok gezen adam… Renkler programıyla dünyayı dolaşan ve her gittiği yeri bize anlatan, gıptayla izlediğimiz Ayhan Sicimoğlu ile Yeniköy’de Tribeca Cafe’de buluştuk. Üç ayrı kanalda 7 program yapan Sicimoğlu, Bloomberg’de ayda dört tane Renkler’e imza atıyor. BeIn Gurme’de gastronomi, BeIn IZ’de ise Limonata programları var. Onunla dünya ve Türkiye’yi konuştuk.
- Size “Dünya vatandaşı” diyorlar...
İnsanlarla barışık yaşıyorum. İnsanı ve doğayı seviyorum. Her ülkeden dostlarım var. Benim zenginliğim de budur. Bu yüzden ‘Dünya vatandaşı’ diyorlar...
‘NE YAZIK Kİ İLLEGAL BİR ÜLKEYİZ’
- ‘Dünya vatandaşı’ 2019’da Cumhurbaşkanlığı’na aday olsa, ne güzel olur…
Ben cumhurbaşkanı olmak yerine Ayhan Sicimoğlu olarak dünyayı gezmeye devam etmek istiyorum. Ancak şunu söyleyebilirim, sayın Cumhurbaşkanımızın mutlaka lisan bilmesi gerekiyor, bu çok önemli.
- Nasıl bir cumhurbaşkanımız olmalı?
Türkiye’yi dünya platformuna taşıyacak, bizi illegal ülke olmaktan kurtaracak bir cumhurbaşkanımızın olmasını çok isterim.
- İllegal derken…
Türkiye ne yazık ki illegal bir ülkedir. Yönetim tarzımız da illegaldir… Ekonomi çarkları dönüyor ama nasıl dönüyor? Düzeltilse ne olur onu da bilmiyorum. Belki ‘kaçak’ olayı ortadan kalksa, ekonomi de çökebilir. Ciddi bir sistem sorunumuz var.
- Nasıl düzeleceğiz?
Tek çıkış yolu eğitim. Tüm hamile kadınlara çocuk eğitimi konusunda kurslar verilmelidir. Makarna ya da kömür değil de çocuk eğitimiyle ilgili araç gereçler verilebilir.
‘OY VERMEK BÜYÜK MESULİYETTİR’
- Programınızda sık sık “Hastasıyım” diyorsunuz… Gerçekte kimin hastasısınız?
Atatürk’ün hastasıyım. Fikirlerinin, devrimlerinin, kurduğu cumhuriyetin hastasıyım.
- Atatürk’ü tüm dünya hâlâ alkışlıyor…
Beni çok etkileyen bir olayı anlatmak istiyorum: Bir İngiliz gazeteci, İstiklal Savaşı’nı kazanan Atatürk’le tanışmak, onunla röportaj yapmak için Ankara’ya geliyor. Trenle, faytonla, kağnıyla, bitlenerek geliyor. Saraya gideceğini sanıyor ama Atatürk Orman Çiftliği’nde 2 katlı mütevazı bir eve geliyor. Cumhuriyeti ilan etmek üzere olan Atatürk kabul ediyor onu. Yan odada kabine toplanmış. Bir ara Atatürk onu Latife Hanım’la bırakıp toplantıya geçiyor. İngiliz gazeteci, ‘Demokrasiye inanır mısınız?’ diye sorunca Latife Hanım onu kendisine hayran bırakan şu cevabı veriyor: “Oy vermek çok büyük bir mesuliyettir. Verilen her oy tüm toplumu etkileyecektir. Bir insanı eğitmeden ondan oy vermesini istemek, onun sırtına taşıyamayacağı bir yük yüklemektir.”
60’LI YILLARDA OTOSTOP DERNEĞİNİ KURDU VE YOLA KOYULDUAyhan Sicimoğlu 60’lı yıllarda Otostop Derneği’ni kurduğunu ve ilk böyle yola koyulduğunu söyleyip ekledi: Maceracı ruhum sayesinde görmediğim ülke kalmadı. Kaç tane diye sorarsanız, gerçekten hatırlamıyorum.
Türk Mutfağı zengin ama terbiyesi eksik
Dünya mutfağını çok iyi biliyorsunuz... Peki Türk Mutfağı hakkında ne demek istersiniz?
Türk Mutfağı çok zengindir ama terbiyesi eksiktir. Terbiye edilmemiş bir mutfağımız var. Belli bir terbiyeye, düzenlemeye ihtiyacı bulunmaktadır mutfağımızın. Bunu anlatmak da zordur.
- Nasıl yani!
Geçen gün kızım ‘Neden kırmızı ışıkta durmuyorlar?’ diye sordu. Aynı şey işte. Nasıl trafikte kırmızı ışıkta durmuyorsak, mutfakta da kırmızı ışıkta durmuyoruz. Bu konu üniversitede tez olarak hazırlanabilir.
Niğde’de dünyaya gelen Ayhan Sicimoğlu 68 yaşında.- Durmadan dünyayı dolaşıyorsunuz. Bu enerjiyi nereden buluyorsunuz?
Bazı dostlarım ‘Yorulmadın mı, otursana artık’ diyor. Ben de kimi zaman kendi kendime şaka yollu ‘Al biranı, otur deniz kıyısına ve gelip geçen yengeleri seyret’ diyorum ama olmuyor işte.
- Yorulmuyor musunuz hiç?
Ben durunca yorulduğum için hayatım boyunca koşmak zorundayım. Enerjimin kaynağında, gittiğim ülkeler, keşfettiğim yeni lezzetlerle kültürler var. Geçende birisi ‘Yorgun argın eve gidince magazin programları izleyerek dinleniyorum’ dedi. Çok yanlış, magazin programları insanı daha çok yorar. Çünkü onlar çöp bilgidir. Ülkemizde ne yazık ki magazin programları izleyerek dinlendiğini sanan insanlarımız, durmadan çöp bilgi yüklüyorlar beyinlerine. Çöp bilgi beyne zararlıdır. O yüzden PTT bana göre değil, beni yoruyor.
- PTT derken!
Pijama, Terlik ve Televizyon (gülüyor), işte bu PTT beni yoruyor.
Hiçbir entelektüel DERTSİZ OLAMAZ
- Sizi izleyenler “Ne rahat adam, dertsiz ve tasasız adam” diye gıpta ediyor…
Kesinlikle doğru bir tespit değil. Türkiye’de hiçbir entelektüel dertsiz tasasız olamaz. Bu mümkün değil.
- Çok okuyan mı çok gezen mi bilir?
Çok okuyarak gezen bilir. En doğrusu budur. Gittiğim her ülke ve kentle ilgili önceden ders çalışırım, bilgiler toplarım. Bu hem kendime hem seyirciye saygımdır.
Ayhan Sicimoğlu, Yüksel Şengül’ün sorularını yanıtladı.Köy Enstitüleri kapandı, Türkiye baş aşağı gitti!
- Bir röportajınızda Köy Enstitüleri’nin kapatılmasına ne kadar çok üzüldüğünüzü anlatmışsınız…
Köy Enstitüleri’nin kapatılmasından sonra Türkiye baş aşağı gitmeye başladı, hâlâ da gidiyor. Köy Enstitüleri yeniden açılırsa, kente göç edenler köylerine dönerlerse ve yeniden tarım ülkesi olursak, ancak o zaman normale dönmeye başlarız. Osmanlı’dan kalan dibe vurmuş bir ülkeydik biz. Türkiye’yi karanlığın içinden aydınlık bir geleceğe çıkaran Atatürk, gerçek bir mucizedir. Ben Atatürk’ün uzaydan geldiğine inanıyorum. Bütün dünyanın tanıdığı bir insandır o.
- Sizin Küba’da yaşadığınız güzel ve anlamlı bir Atatürk anısı var…
Küba’da arabama emekli bir fabrika işçisini almıştım. ‘Siz çok şanslı bir ülkesiniz, çünkü Atatürk’ünüz var’ demiş, sonra da bana Atatürk devrimlerini anlatmıştı. Bizimkilere Fidel Castro’yu anlat desen, ‘Hangi takımda oynuyor?’ diye sorarlar.
En güzel kadınlar TÜRK En güzel ülke JAPONYAEn güzel kadınlar TÜRK En güzel ülke JAPONYA
- En güzel kadınlar hangi ülkede yaşıyor?
Karışmış ırkların kadınları güzel olur. Mesela, Türk kadınları güzeldir.
- Biz karışık ırk mıyız?
Anadolu Doğu ile Batı arasındaki yolun üzerindedir. Dolayısıyla karışmış bir ırkız.
- Sizi en çok etkileyen ülkeler…
Her ülkenin güzelliği farklıdır. Peru’yu severim, Latin ülkelerinin Hac yeridir. İnka kültürü vardır orada. Küba’yı Japonya’yı Yunan adalarını severim. Dedim ya her ülkenin güzel bir yanı, keşfedilecek bir tarafı vardır mutlaka.
- Kaç dil biliyorsunuz?
İngilizce, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca… Anneme benzemişim. Annem Türkçe dışında dil bilmese de herkesle anlaşırdı. Vücut dili ve zeka önemlidir.
