Diyarbakır Öğretmenevi'nde basın toplantısı düzenleyen Hüda-Par Genel Başkanı Zekeriye Yapıcıoğlu, Kürt meselesinin, uzun zamandan beri siyaset ve basın gündeminde olmamasına rağmen halen çözüm bekleyen en önemli meselelerden biri olmaya devam ettiğini söyledi. Şu anda ülkenin gündemindeki bir çok meselenin de bu mesele ile doğrudan veya dolaylı olarak ilgisi olduğunu belirten Yapıcıoğlu, "Kürt meselesinin çözümü, diğer sorunlarımızın çözümüne de katkısı olacaktır. Kürtler, Türkler'in Anadolu'ya gelişinden binlerce yıl öncesinden bu topraklarda toplu olarak yaşamaktaydı. Müslüman Türk kardeşleri ile tarihsel birliktelikleri tarihin akışını değiştirmiştir. 1071'de Malazgirt'teki birliktelik ile Anadolu'nun fetih kapıları açıldı. 1514'teki beraberlik ile diğer İslam kavimlerinin önemli bir kısmının birlikteliğine giden yol açıldı. 1915'teki birliktelik ile Çanakkale boğazı ve Anadolu'nun kapıları batılı emperyalistlere kapatıldı. Kürtler kiracı veya mülteci değil, bu vatanın sahibi ve devletin kurucu halklarındandır. Yüzyıllarca diğer Müslüman kavimlerle birlikte kardeşçe yaşayan Kürtler ulus devlet fikrinin revaç bulmasından sonra sorun olarak algılanmış, kimlikleri ve varlıkları inkar edilmiştir. Daha sonra varlıkları kabul edilip meseleye çözüm arayışları olmuşsa da sorun doğru isimlendirilmediği için doğru reçeteler uygulanamamış, doğru usuller kullanılmadığı için çözülemeyen sorun derinleşerek uluslararası bir nitelik kazanmış ve bu nedenle çözümü gittikçe daha karmaşık ve zor hale gelmiştir. Başarısız denemeler sonucunda yöntemin ve yaklaşımın düzeltilmesi gerekirken sorunun varlığı yeniden inkar edilmeye veya yapılması gereken her şeyin yapıldığı ve sorunun çözüme kavuştuğu iddia edilmeye başlanmıştır. Mesele bitmemiştir, devam ediyor. Sorun bizimdir, hepimizindir ve mutlaka çözüme kavuşturulmalıdır" dedi.  Kürt meselesinin, şiddet ve terör, kısmen de ekonomik geri kalmışlık meselesi olmadığını savunan Hüda-Par Genel Başkanı Yapıcıoğlu, şöyle konuştu:

"KÜRT MESELESİNDE ÇÖZÜMÜN TAM ZAMANIDIR"


"Devlete göre, Kürt meselesi bir şiddet, terör ve kısmen ekonomik geri kalmışlık meselesidir. Dış mihrakların tahrik ve kışkırtmasıyla ülkenin başına bela açılmasıdır. Hakikatte ise, hukuku olmayan ve bu nedenle sözde kalan kardeşliğin tahakkuk edememesidir. Adaletten sapma, ortak paydaları yok sayma suretiyle birliğin bozulmasıdır. İsimlendirmeyi, teşhisi yanlış yapanın sorunu çözmesi mümkün değildir. Kürt kavmi İslam ümmetinin asli unsurlarındandır. Yaşadığı coğrafyada ümmet coğrafyasının merkezidir. Meselenin çözümsüz kalması bütün bölgeyi olumsuz olarak etkileyecektir. Adil bir şekilde çözümü hem bölgeyi hem bütün İslam coğrafyasını rahatlatacaktır. Müslümanların sorunu araçsallaştırması mümkün değildir; meselenin çözümünü araması inançlarının kendilerine yüklediği bir yükümlülüktür. Kürtlerin yaşadığı Türkiye, İran, Irak ve Suriye devletleri sorunu birbirlerinin aleyhine kullanma hesapları yapmamalı, çözümü için birbirlerine yardımcı olmalıdırlar. Çözümün tam zamanıdır. Yasal düzenlemeler, AB istediği için veya birileri silah bırakacak diye değil; milletimiz hakkına kavuşsun, haksızlıklar ve huzursuzluklar son bulsun, kardeşlik yeniden tesis edilsin ve adalet yerini bulsun diye yapılmalıdır. Meselenin çözümsüz kalmasının sonucu emperyalist müdahalelere açık hale gelmiş huzursuz bir coğrafya, heba olan nesiller ve kaynaklar, ekonomik çöküntüdür. Çözüm için ulus devlet paradigmasının terki, Kürtlerin de asli kurucu halk olarak kimliklerinin anayasal olarak tanınması, temel haklar konusunda şartsız adımlar atılması gereklidir. Ekonomik, siyasi, sosyal, kültürel ayrıcalık ve ayrımcılıklara son verilmelidir.

KÜRTÇE'NİN RESMİ DİL OLABİLMESİNİN YOLU AÇILMALIDIR


Dil üzerindeki baskılar son bulmalıdır. Herkese anadilinde eğitim hakkı tanınmalı ve Kürtçenin de resmi dil olabilmesinin yolu açılmalıdır."  Konuşmasının ardından erken seçimle ilgili nasıl bir yol haritası izleyecekleri yönündeki bir soruya, "Hüda-Par, seçimden seçime çalışan bir parti değil. Sürekli sahada olan, vatandaşlarla birebir diyalog içerisinde olan ve seçime hazır olan bir partidir. YSK, Ocak ayı içerisinde seçime girebilecek partileri açıkladı. Sonra bir kaç ilave yaptı. Bu partilerin arasında Hüda-Par yok. Aslında partimizin seçime katılacak yeterliliği vardır. Bugün öğleden sonra başkanlık divanını toplayacağım ve YSK'ya ittirazda bulanacağız. YSK'nın bu yanlışlığı düzeltilmesi için mürcaatta bulunacağız. Bize göre seçime katılma yeterliliğimiz vardır, YSK'nın bu yanlışlığı düzeltmesini ümit ediyoruz" diye cevapladı.HDP ile ittifaka girip girmeyecekleri, ittifak için herhangi bir parti ile görüşme yapıp yapmadıkları yönündeki sorulara Hüda-Par Genel Başkanı Yapıcıoğlu, şöyle yanıt verdi: "Daha önce ittifakların seçimlere uzun zaman olduğu gerekçesiyle konuşulmasını doğru bulmuyorduk, halen de bulmuyoruz. Seçimler beklenmedik kadar erken öne alındı. Normal seçim takvimi YSK'na göre 90 günlük bir süre gerekiyordu. Dün yapılan açıklamada 66 gün önce seçimin yapılacağı duyuruldu. İtifakların konuşulması artık erkendir demiyeceğiz. Kapımız çalındı ama bu çalmalar itifak şeklinde değerlendirilebilecek şekilde değildi. Daha çok ittifak teklifini yoklama diyebileceğimiz kapı çalmalardı. 6 gün sonra Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ile genel merkezimizde bir görüşme yapacağız. Görüşme yaptıktan sonra görüşmeyle ilgili basına ve kamuoyuna açıklama yapacağız. Prensipte 'şu veya bu partiye kapımız kapalıdır' şeklinde demedik. Şu anda itifakı konuşmak erkendir demiştik. Bize itifak teklifi de yok demiştik. 'Şu partiyle ittifak yaparız, yada şu partiyle ittifak yapmayız' diye bir şey demiyoruz. Başkanlık divanımızla bugün öğleden sonra yapacağımız toplantı sonrası bu konular netleşecek."