"KÜRT MESELESİNDE ÇÖZÜMÜN TAM ZAMANIDIR"
"Devlete göre, Kürt meselesi bir şiddet, terör ve kısmen ekonomik geri kalmışlık meselesidir. Dış mihrakların tahrik ve kışkırtmasıyla ülkenin başına bela açılmasıdır. Hakikatte ise, hukuku olmayan ve bu nedenle sözde kalan kardeşliğin tahakkuk edememesidir. Adaletten sapma, ortak paydaları yok sayma suretiyle birliğin bozulmasıdır. İsimlendirmeyi, teşhisi yanlış yapanın sorunu çözmesi mümkün değildir. Kürt kavmi İslam ümmetinin asli unsurlarındandır. Yaşadığı coğrafyada ümmet coğrafyasının merkezidir. Meselenin çözümsüz kalması bütün bölgeyi olumsuz olarak etkileyecektir. Adil bir şekilde çözümü hem bölgeyi hem bütün İslam coğrafyasını rahatlatacaktır. Müslümanların sorunu araçsallaştırması mümkün değildir; meselenin çözümünü araması inançlarının kendilerine yüklediği bir yükümlülüktür. Kürtlerin yaşadığı Türkiye, İran, Irak ve Suriye devletleri sorunu birbirlerinin aleyhine kullanma hesapları yapmamalı, çözümü için birbirlerine yardımcı olmalıdırlar. Çözümün tam zamanıdır. Yasal düzenlemeler, AB istediği için veya birileri silah bırakacak diye değil; milletimiz hakkına kavuşsun, haksızlıklar ve huzursuzluklar son bulsun, kardeşlik yeniden tesis edilsin ve adalet yerini bulsun diye yapılmalıdır. Meselenin çözümsüz kalmasının sonucu emperyalist müdahalelere açık hale gelmiş huzursuz bir coğrafya, heba olan nesiller ve kaynaklar, ekonomik çöküntüdür. Çözüm için ulus devlet paradigmasının terki, Kürtlerin de asli kurucu halk olarak kimliklerinin anayasal olarak tanınması, temel haklar konusunda şartsız adımlar atılması gereklidir. Ekonomik, siyasi, sosyal, kültürel ayrıcalık ve ayrımcılıklara son verilmelidir.
KÜRTÇE'NİN RESMİ DİL OLABİLMESİNİN YOLU AÇILMALIDIR
Dil üzerindeki baskılar son bulmalıdır. Herkese anadilinde eğitim hakkı tanınmalı ve Kürtçenin de resmi dil olabilmesinin yolu açılmalıdır." Konuşmasının ardından erken seçimle ilgili nasıl bir yol haritası izleyecekleri yönündeki bir soruya, "Hüda-Par, seçimden seçime çalışan bir parti değil. Sürekli sahada olan, vatandaşlarla birebir diyalog içerisinde olan ve seçime hazır olan bir partidir. YSK, Ocak ayı içerisinde seçime girebilecek partileri açıkladı. Sonra bir kaç ilave yaptı. Bu partilerin arasında Hüda-Par yok. Aslında partimizin seçime katılacak yeterliliği vardır. Bugün öğleden sonra başkanlık divanını toplayacağım ve YSK'ya ittirazda bulanacağız. YSK'nın bu yanlışlığı düzeltilmesi için mürcaatta bulunacağız. Bize göre seçime katılma yeterliliğimiz vardır, YSK'nın bu yanlışlığı düzeltmesini ümit ediyoruz" diye cevapladı.HDP ile ittifaka girip girmeyecekleri, ittifak için herhangi bir parti ile görüşme yapıp yapmadıkları yönündeki sorulara Hüda-Par Genel Başkanı Yapıcıoğlu, şöyle yanıt verdi: "Daha önce ittifakların seçimlere uzun zaman olduğu gerekçesiyle konuşulmasını doğru bulmuyorduk, halen de bulmuyoruz. Seçimler beklenmedik kadar erken öne alındı. Normal seçim takvimi YSK'na göre 90 günlük bir süre gerekiyordu. Dün yapılan açıklamada 66 gün önce seçimin yapılacağı duyuruldu. İtifakların konuşulması artık erkendir demiyeceğiz. Kapımız çalındı ama bu çalmalar itifak şeklinde değerlendirilebilecek şekilde değildi. Daha çok ittifak teklifini yoklama diyebileceğimiz kapı çalmalardı. 6 gün sonra Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ile genel merkezimizde bir görüşme yapacağız. Görüşme yaptıktan sonra görüşmeyle ilgili basına ve kamuoyuna açıklama yapacağız. Prensipte 'şu veya bu partiye kapımız kapalıdır' şeklinde demedik. Şu anda itifakı konuşmak erkendir demiştik. Bize itifak teklifi de yok demiştik. 'Şu partiyle ittifak yaparız, yada şu partiyle ittifak yapmayız' diye bir şey demiyoruz. Başkanlık divanımızla bugün öğleden sonra yapacağımız toplantı sonrası bu konular netleşecek."