Bir dizi ziyaret için Adıyaman'a gelen emekli Orgeneral İlker Başbuğ, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, Suriye'nin Afrin kentindeki terör örgütlerine yönelik 20 Ocak'ta başlattığı 'Zeytin Dalı Harekatı'nı değerlendirdi. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin harekattan başarı ile çıkacağını ve bundan kimsenin şüphesi olmaması gerektiğini belirten İlker Başbuğ, "Tabi Afrin denildiğinde Afrin’de bir yerleşim yeri var. Nüfusunun 180 bin civarında insanın yaşadığı bir şehirden bahsediyoruz. Elbette bu harekat en ince detaylarına kadar planlanmıştır. Planlandığı şekilde icra edilecektir" dedi.

Operasyondaki zayiat ve bölgenin yerleşim olmasının önemine değinen Başbuğ, "Bu harekatta iki durum çok önemli. Bunlardan bir tanesi tabi her komutan bu harekatlarda hep şunu düşünür; 'Birinci olarak ben bu harekatı en az zayiatla yapayım.' Çünkü o Mehmetçikler, subay, astsubayı, o komutanlara emanet edilmiş, onlara canları emanet edilmiş. Dolayısıyla birinci amaç yani hedef gözlemlediğiniz husus, bu zor bir harekattır. Ama bu harekatı dediğim gibi en az can kaybı ile en az yaralı vererek yapmamız lazım. Bu biraz yavaşlatır harekatı otomatik olarak. Bu önemli bir husus. İkincisi de tabi bir yerleşim yeri, şehrin içindeki harekat şuanda o safha da değiliz. İleriki günler de nasıl olacak göreceğiz. Onları bekleyeceğiz. İkinci önemli olan husus da bu harekatlarda orada yaşayan masum insanlar. Diğer YPG başta olmak üzere terörist, yani onları ayırt etmek, onlar da isterler ki halka zarar verilsin. Tabi bu halka zarar vermekten kaçınmamız lazım. Bu tip harekatta halka zarar vermekten kaçınmak derken, şehit de verirsiniz, bu böyle zor bir harekattır" diye konuştu.

'TÜRKİYE KARARLI'


Türkiye'nin terörle mücadelede kararlı olduğunu kaydeden Başbuğ, "Türkiye kararlıdır. Çünkü dibimizdir. Hatay sınırımızda bir noktadan bahsediyoruz. Sabırlı olacağız. Silahlı Kuvvetlerimiz daha önce olduğu gibi bu harekattan da başarı ile çıkacak. Bu sınır ötesi harekatlarda karşılaşılan durumdur. Bir süre geçtikten sonra harekatı bitirin, yok çıkın. Bunlar hep yaşanan olaylar, söylenir bunlar. Siz planladığınız şekilde bunlara biraz kulaklarınızı tıkayarak ama dediğim gibi oradaki sivil halka zarar vermeden Mehmetçiğimizin, askerimizin, subayımızın, canlarını koruyarak askeri zayiatla bu harekat ümit ediyorum planlandığı gibi yapılacak" şeklinde konuştu.

'SİYASETE ALET EDİLMEMELİ'


Bu konuların siyasete alet edilmemesi gerektiğinin altını çizen Başbuğ, şöyle devam etti:

"Afrin'de Mehmetçik çatışıyor, askerimiz çatışıyor, şehit oluyor. Asker çatışırken, şehit olurken siyasidir falan gibi söylemlerin tartışılma zamanları değil. Asker canını almış, görevini almış, görev için çatışıyor. Şehit oluyor, kanını akıtıyor. Böyle konuların gündeme getirilmesini doğru bulmuyorum. Türkiye geleceğin güçlü bir devleti olacak. Bugün de durumumuz zaten ortada, böyle bir devlet varken, siz küçük emeller peşinden gidip bunu YPG'ye, PYD'ye adeta Türkiye karşısında böyle bir tartışılması bile çok rahatsız ediyor. Bu rahatsız edici bir şey, bu mukayese edilecek, karşılaştırılacak bir konu değil. Bunu daha evvelde söyledik, ümit ediyorum sağduyulu hareket, sağduyulu bu olaya bakış nerede? Amerikan Birleşik Devletleri başta olmak üzere hakim olur ve bu yanlış maceradan vazgeçilir. Çünkü aynı şey devam ederse bakın Amerika Birleşik Devletleri çok şey kaybeder."

'TÜRKİYE İHMAL EDİLECEK BİR ÜLKE DEĞİL'


Türkiye'nin öyle ihmal edilecek bir ülke olmadığını aktaran Başbuğ, "Türkiye gözden çıkartılacak bir ülke değil. Bu coğrafyada siz böyle bir hata yaparsanız, bölgeyi kaybedersiniz. Bunu söyledik, yine söylüyoruz. Ama bugün maalesef siyaset günlük hareket ediyor, günlük menfaatler, çıkarlar peşinde koşuyor. Günlük şeyle işte: 'DEAŞ'le mücadele ettik, bunları kullandı. İyi güzel ama bunu uzun vadede alırsanız, bu tabi Türk halkını çok rahatsız ediyor. Türk halkı rahatsız oluyor ama biz bu filmi ilk defa görmedik. Peşmerge de aynı durumda oldu yani, o da bir gerçek. Biz şunu söyledik; 'Burada Suriye'nin kuzeyinde bir koridor oluşuyor.' Hatta bu koridora dedik ki; 'PKK terör örgütü koridoru demek lazım ismen.' Çünkü PKK var burada. YPG dediğiniz nedir? YPG, PKK'nın 8'inci kongresinde 2002 yılında kurulmaya karar alınan, 2003 yılında kurulan bir yapılanmadan bahsediyoruz. Onun silahlı gücüde YPG, bunlar PKK'nın uzantısıdır. Tabi Türkiye Suriye sınırı boyunca gelip PKK'nın bir toprağa sahip olması, burayı kontrol etmesi, orada bir idare yapı kurup, silahlı güç oluşturması, bu ne demektir? Şimdi Suriye'nin kuzeyinde bu oluşan koridorda tabi bu Fırat'ın batısı var, doğusu var. Ayrı konu, uzun konu, Türkiye bunu kabul edemez. Ama tarihsel olarak baktığınız zaman Paris Konferansı, Sevr anlaşmasına gidin, hep böyle. Irak'ın kuzeyinden başlayan, Suriye'nin kuzeyine devam eden bir toprak parçası, tabi bunu denize de açmanız lazım, denize nereden açacaksınız, Akdeniz'den, o zaman her açıdan uygun bir yapılanma oluşu."

'DÜNYANIN HİÇBİR YERİNDE ORDUSUNA BÖYLE HAİNLİK YAPILAN ÜLKE YOK'


Ordunun mayasının sağlam olduğunun altını çizen Başbuğ, şöyle devam etti:

"Daha öncede söylediğim gibi bu ordunun mayası o kadar sağlam ki kendisine yapılan bütün hainliklere rağmen, bunu tekrar söyledim, dünyanın hiçbir yerinde ordusuna böyle hainlik yapılan başka bir ülke yok. Bu da bir gerçek. Buna rağmen bakınız 2015 yılından beri silahlı kuvvetlere ne zaman görev verilse, silahlı kuvvetler her şeyi unuttu, dikkate almadı, yapılanları bir kenara koydu, yüreklerine taş bastı. Kendisine verilen görevi en iyi şekilde yapmak için canla başla uğraşıyor, didiniyor. Kanını akıtıyor, şehit veriyor, yani olayı böyle değerlendirmemiz gerekiyor. 15 Temmuz FETÖ darbe girişiminde Türkiye uçurumun kenarından döndü. FETÖ'cüler temizlendi veya temizlenmeye devam ediyor. Silahlı kuvvetlerde ne kadar kalmış onları ben bilemem. Onu ancak şuanda görevde olan arkadaşlar bilirler. O konular üzerinde herkes bir yorum yapıyor."

'MAALESEF SESSİZ KALINDI'


Adalar konusunda sessiz kalındığını savunan Başbuğ, "Son yıllarda bu konularda maalesef biraz sessiz kalındı, pek hareket edilmedi. Biz söyledik; 'Bari nota verin, sert bir nota verin.' Bakın bugüne kadar bir nota verildiğini duyamadım. Özellikle uluslararası ilişkilerde antlaşmalardan dolan haklarınızda zamanı iyi kullanmamız lazım. Zamanında reaksiyon göstermeniz lazım. Göstermezseniz karşı tarafı güçlendiriyorsunuz. Zamanında tepki göstermeniz lazım. Özellikle Ege'de son yıllarda tepki göstermekte ben biraz geç kalındığını, daha önce de söyledim. Bugün de söylemek durumdayım. Haklarımız korunmalıdır. Sonuna kadar korunacaktır."

DHA