Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın'ın ev sahipliğinde Dolmabahçe çalışma ofisinde düzenlenen toplantı, yaklaşık 3 saat sürdü. Toplantıda Almanya'yı Başbakan Angela Merkel'in Ulusal Güvenlik Danışmanı Jan Hecker, Fransa'yı Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un Diplomasi Başdanışmanı Philippe Etienne ve Rusya'yı Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Başdanışmanı Yuri Ushakov temsil etti.

"SALDIRININ SONUÇLARI ÇOK AĞIR OLUR"

Sözcü İbrahim Kalın önemli toplantı sonrası şunları dile getirdi; "Suriye'nin genelinde yaşanan süreçler, hadiseler ama özellikle de İdlib'de son dönemdeki gelişmeleri detaylı bir şekilde mevkidaşlarımızla ele aldık. İdlib, hassasiyetini korumaya devam ediyor. Bu konuda zaten bir mutabakat söz konusu. Özellikle İdlib'e yapılacak bir saldırının sonuçlarının çok ağır olacağı, hem insani krizlere yol açacağı hem yeni bir göç dalgasına sebep olacağı hem de devam etmekte olan siyasi süreçleri dinamitleyeceğine dair genel bir mutabakat var. Dolayısıyla bu felaketi önlemeye dönük ne tür adımlar atabiliriz, bunları değerlendirme imkanımız oldu. Herkesin ortak kanaati çözümün askeri değil siyasi olması gerektiği. Bu çerçevede de Birleşmiş Milletler çatısı altında devam eden Cenevre sürecinin desteklenmesi, Astana Platformu'nun buna destek sağlaması ve devam eden başka inisiyatifler var bunların da Cenevre sürecine katkı verecek şekilde tanzim edilmesi konusunda bir genel fikir birliği oluştu."

Kalın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın pazartesi günü Soçi'ye yapacağı ziyaret ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'le gerçekleştireceği görüşmenin de ele alındığını aktararak, "Bu konu artık daha bir öncelik kesp etmiş durumda. Bunu aslında daha ileri bir tarihte yapacaktık ama pazartesi olması bir açıdan da iyi. Geçen hafta Tahran'da Sayın Cumhurbaşkanımız, İdlib'e yönelik yeni bir saldırının olmaması için de çok yoğun çaba göstermişti. Bu çabanın devamı olarak biz bugünkü toplantıyı gerçekleştirdik. Pazartesi de bu müzakerelerimiz devam edecek. Bizim orada 12 tane askeri gözlem noktamız var. Askerlerimizin güvenliği açısından da İdlib'teki insani durumun kontrol altında tutulması açısından da, mevcut statünün korunması önem arz ediyor. Biz Türkiye olarak da bu görüşümüzü ifade ettik" diye konuştu.

İdlib'in belli yerlerinde ortaya çıkan güvenlik risklerinin izole edilmesinin önem taşıdığına işaret eden Kalın, şunları söyledi:

"Türkiye, üzerine düşeni yapmaya hazır olduğunu zaten ifade etti. Ruslarla teknik heyetler düzeyinde görüşmeler de devam ediyor. Yeni bir göç dalgası elbette sadece Türkiye'nin yükü olmayacaktır. Buradan Avrupa'ya uzanan yeni bir krizler silsilesinin doğmasına yol açabilir. Dolayısıyla bunu hiç kimse arzu etmiyor. Fakat bunun nasıl önleneceğine dair bir mekanizmanın da geliştirilmesi gerekiyor. Dolayısıyla bu toplantıda ağırlıklı olarak bu konuları ele aldık. Mültecilerin geri dönmesi, Suriye'nin yeniden inşa edilmesi gibi konular da tabii ki ileriki aşamalarda konuşulacak ama şu anda mevcut çatışmalar devam ederken ve bir siyasi çözüm süreci henüz hayata geçmemişken, bunların biraz erken olacağına dair de bir genel kanaat var. Burada siyasi çözümü önceleyen, özellikle Anayasa Komisyonu çalışmalarının da belli bir noktaya gelmesini hedefleyen bir takvim üzerinde genel manada mutabık kalındı."

[old_news_related_template title="Bursa'da Suriyelilerle Türkler arasında tehlikeli gerginlik" desc="Bursa'da geçtiğimiz gece bir grup Suriyelinin bir kahvehane işletmecisini darp etmesi üzerine toplanan yaklaşık 300 kişilik kalabalık, Suriyelilere ait ev ve dükkanlara zarar verdi." image="https://sozcuo01.sozcucdn.com/wp-content/uploads/2018/09/iecrop/bursa-dha-4-1_16_9_1536900152.jpg" link="https://www.sozcu.com.tr/2018/gundem/bursada-suriyelilerle-turkler-arasinda-tehlikeli-gerginlik-2625341/"]

Dört ülkenin tutumu


Türkiye, uluslararası platformlarda yaklaşık 4 milyon sivilin barındığı İdlib'de çatışma olması durumunda yeni göç dalgasıyla karşılaşılma ve terör gruplarının sızma tehlikesine dikkati çekiyor. Ankara, bu nedenle Astana anlaşmaları çerçevesinde buradaki teröristlerin saf dışı bırakılmasını, muhaliflerle rejim arasında siyasi çözüme ulaşılmasını destekliyor.

Almanya, İdlib'de kimyasal silah saldırısı dahil, herhangi bir operasyon durumunda insani felaketin önlenmesini öncelikli konu olarak ele aldığını, bu konuda kilit ülkenin Rusya olduğunu vurguluyor.

Fransa, İdlib'e olası operasyonun Avrupa için büyük bir insani krizi tetikleyeceğine dikkati çekerek, ateşkese ve siyasi çözüme bağlı kalınması gerektiğine işaret ediyor.

Rusya ise "İdlib'in teröristlerden temizlenmesini" önceliği olarak gösteriyor. Bir yandan müttefiki Beşşar Esed rejiminin hava saldırılarına destek verirken diğer yandan diplomasi faaliyetlerini de sürdürüyor.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, bugün Almanya'da yaptığı açıklamada, "İdlib'de bulunan gruplar ile yapılan yerel anlaşmaların yanı sıra aynı Suriye'nin güneyinde, Humus ve Doğu Guta'da yaptığımız gibi (İdlib'den) ayrılmak isteyenler için insani yardım koridoru oluşturuluyor." ifadesini kullanmıştı.

Fransa'nın geçen ay ABD ve İngiltere ile yaptığı ortak açıklamada, rejimin kimyasal silah kullanımına karşılık vereceklerini duyurması, Rusya ile İdlib üzerinden karşılıklı iddiaları gündeme taşımıştı. Moskova yönetiminden ABD ve müttefiklerinin Suriye topraklarına saldırı planladığını, amaçlarının "Nusra Cephesi'ni korumak ve bölgedeki çalkantılı durumun devam etmesini sağlamak" olduğu yönünde mesajlar gelmişti.

Almanya ve Fransa'nın da aralarında bulunduğu 8 Avrupa Birliği ülkesi, geçen hafta yaptıkları açıklamada, Türkiye ve Birleşmiş Milletlerin (BM) acil diplomatik çözüm çabalarına destek verdiklerini açıklamıştı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye konulu dörtlü zirvenin duyurusunu, 29 Temmuz'da Güney Afrika Cumhuriyeti'ndeki BRICS Zirvesi sırasında yapmıştı. Zirve tarihi için ilk olarak 7 Eylül zikredilmiş ancak o tarihte Tahran'da Türkiye, İran ve Rusya liderlerinin katılımıyla Suriye konulu zirvelerin üçüncüsü gerçekleştirilmişti. Erdoğan, zirvede İdlib'de ateşkes çağrısında bulunmuştu. AA