Her yazdığı kitap, konferanslarda anlattığı her bilgi ezber bozuyor, olay oluyor... Müthiş takip ediliyor, çok okunuyor ve tartışılıyor... Yazdığı 3 kitap Harvard Üniversitesi Kütüphanesi’ne giren Kalp ve İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Canan Karatay’ın yeni kitabı “Gerçek Tıbbın 10 Şifresi: Genetik ve İyileşemez Denen Hastalıklar Nasıl Tedavi Edilir” çıktı. Kendisini hastanede ziyaret ettiğimde telefonumu şarja taktığımı görünce ‘Ah gençler, elinizdekilere bağımlı yaşıyorsunuz’ diye başladı anlatmaya. ‘Hocam artık haberleri bile telefondan yazar olduk’ dedim. ‘Kötü bir yere gidiyor bu teknoloji bağımlılığı’ diye ekledi...

[caption id="attachment_2298483" align="alignnone" width="880"]02-canan-15cm 75 yaşındaki Canan Karatay Hande Zeyrek’in sorularını yanıtladı. Yeni kitabını anlattı.[/caption]

SON 20-30 SENEDE ARTTI

- Yeni kitabınızla yine gündeme bomba gibi düştünüz. Herkes sizi konuşuyor. Nasıl başarıyorsunuz bu kadar konuşulmayı?

Bu kadar eleştirilmem haklı olduğumu gösteriyor. Ben hekimliğin verdiği sorumluluğumla hastalıkların önlenebilir olduğunu, sonradan mantar gibi tüm dünyada çoğalan hastalıkların genetik olmadığını ve sebeplerinin ne olduğunu anlatmaya çalışıyorum. Bu kitaptaki Tıbbın 10 Şifresi’nde de her birini tek tek bilimsel verilerle gösteriyorum. Vücutta sinsi sinsi başlayan hastalıkların temel nedeni kronik dejeneratif hastalıklardır. Bunlar başta obezite, kalp krizi, emboli dediğimiz beyne pıhtı atma, felç, kanserler, kalp krizi, tiroid hastalıkları gibi.. Bazı kronik hastalıkların altındaki temel nedenin kronik infilamasyon dediğimiz mikropsuz yangın olduğu ortaya çıktı. Yangın diyoruz biz buna, yani organizmada sinsice gelişen bir mücadelenin olduğu ortaya çıktı. Hatta Dünya Sağlık Organizasyonu bu hastalıklara artık ‘salgın’ diyor. Salgın gibi olan hastalıklar genetik olamaz kardeşim. Türkiye’ye bakıyoruz. Haşimato (Tiroid hastalığı) salgın, herkeste çıkıyor. Kanser salgın; tiroid kanseri, meme, prostat, rahim kanserleri salgın... Bunlar son 20-30 senede arttı! Bütün dünyada bu şekilde mantar gibi patlayan ve Dünya Sağlık Organizasyonu’nun ‘salgın’ dediği hastalıklar tabii ki ‘genetik’ olamaz. Demek ki bunun başka sebepleri var, ben de bunu anlatıyorum kitapta. Bu hastalıkların hiçbiri ilaç eksikliğinden değil. Vücuttaki besin ve hormonların dengesizliğinden ve eksikliğinden.

02-kitap-15cm

EN TATLI ZEHİR ŞEKERDİR!

- Kanserin genetik olmadığını söylüyorsunuz... Peki neden bu kadar arttı?

Tabii ki genetik değil. Bunlar o kadar çok arttı ki... Bugün üç yaşındaki çocuğa karaciğer nakli yapılıyor. Eskiden var mıydı böyle hastalık? Bunların altında havanın, suyun kirlenmesi, toprağın ve yiyeceklerin kirlenmesi yatıyor. Ve tabii yiyecekleriniz endüstriyel yiyecek olduğu sürece artacak. Temelinde ekmek ve şeker yatıyor. Çünkü ikisi de insan vücuduna girdiği zaman toksik ve bunlar bütün hücreleri bozuyor. Vücut dolaşımdan toksik olan şekeri uzaklaştırmak için, insülin hormonu salgılıyor. Bu hormon, kandaki şekeri trigliserit dediğimiz, en tehlikeli yağa dönüştürür ve depoya gönderir. Yani kan dolaşımından bir an önce uzaklaştırıyor. Vücudumuzda depo edilmiş her türlü yağ, bu tiroidde olabilir, karaciğerinizde olabilir, dilinizde, gırtlağınızda da olabilir, artık gösterildi ki bu depo yağlar bir endokrin organ! Yani hormon üretiyor! Türlü türlü hastalık yapan hormon üretiyor. Bunun sebebi de maalesef şekerli yiyecekler ve şekerli/gazlı içecekler. Şekersiz denilen yapay tatlandırıcılı içecekler. Mısır şurubu (früktoz şuburu) şekeri çok önemli. Her şeyin içinde var. Tuzluların içinde de var. Gıda endüstrisi bunu çok kullanıyor. Bunların artık vücut için 7 kat daha toksik olduğu gösterildi. Yani vücut için zehir kardeşim. Her zaman söylediğim gibi şeker de en tatlı zehirdir. Hastalıkların altında da bu yatıyor. Onun için genetik değil diyorum. Çünkü bunlardan uzak durunca hastalıklar geriliyor. Şeker hastaları ve obezlerin yüzde 80’inde kanser var. Bu verileri de yazıyorum.

BAĞIRSAKLARIMIZ 2. BEYİNDİR

- Gerçek tıbbın 10 Şifresi’nden biri de bağırsak diyorsunuz. Bağırsak sistemi bozulduğunda neden mutsuz oluyoruz?

Bağırsaklarımız ikinci beynimiz. Bilimsel çalışmaları gösterdim, ortaya koydum. Artık yapılan araştırmalar gösterdi ki serotonin denilen mutluluk hormonunun yüzde 90’ı bağırsaklardaki hücrelerimizde üretiliyor ve depo ediliyor. Sonra sinir sistemi ile beyne gidiyor. Bağırsak sağlığımız için de doğal besleneceğiz. Prebiyotik ve Probiyotikleri anlatıyorum kitapta.

Fıstık yerseniz fıstık, turp yerseniz turp gibi olursunuz!


02fistik

- İthal ürünleri de asla yemeyin diyorsunuz...

Çünkü dışarıdan gelen kuru baklagillerin büyük kısmı GDO’lu.Yurtdışından gelen cevizler de ilaçlı. Çünkü onlar taşınırken konteynırlarda ilaçlanıyor. Onun için kabuklu ceviz alınacak ve kendi ülkemizin ürünleri tüketilecek. Fındık fıstık çıtır çıtır hem kan yapar hem ısıtır. Fıstık yerseniz fıstık gibi, turp yerseniz turp gibi olursunuz.

02turp

- Herkes bıkmadan hâlâ nasıl besleneceğimizi soruyor...

Karatay beslenme şeklini uygulayacaksınız. İbni Sina da söylemiş iki öğün sağlıklıdır üç öğün hastalıktır. Bakın ben sadece kilo vermek için konuşmuyorum. Vücut ve hücreler fabrika ayarlarına dönsün diye uğraşıyorum. Her şeyin temeli beslenme ama yaşam biçimi de çok önemli. Hareket edeceğiz, susuz kalmayacağız. İyi uyuyacağız. Bağırsakların her gün saat gibi işlemesi de önemli. Bunu da ancak doğal beslenerek sağlayabilirsiniz.

İŞTE KARATAY DİYETİ


“Sağlıklı bir yaşam için Karatay beslenme şeklini uygulayın” diyen Canan Hoca’nın önerileri şöyle:

- Sağlıklı yağ, protein ve karbonhidratlar serbest.

02zeytinyag

- Sabahları kuvvetli ve proteinli kahvaltı yapılması şart.

- Günde 3 öğünden fazla yemek yenilmemeli, ara öğünler kalkmalı.

- Öğünler arasında en az 4-5 saat geçmesine dikkat edilmeli.

- Öğünler arasında limonlu su, limonlu şekersiz çay ve ayran içilebilir.

02ayran-2

- Her gün 2-3 litre sıvı almaya dikkat edilmeli, yani idrar rengi açık olmalı.

02suicen

- Akşam saat 20.00’den sonra hiçbir şey yenilmeyecek.

- Her gün veya akşam en az 40-60 dakika yol yürümeli ya da en az 40-60 dakika sevilen bir fizik aktivite yapılmalı.

02kahvalti1

- Yemekler düşük ısıda, uzun sürede pişirilmeli.

- Yemeklerde soğuk sıkım sızma zeytinyağı veya doğal tereyağı kullanılmalı.

- Sıcak yemekler ve kızartmalarda kesinlikle mısırözü veya ayçiçeği yağı kullanılmamalı.

02limonsuyu

- Yemeklere, pişirildikten sonra damak tadına göre nane, maydanoz, kekik, siyah ve acı kırmızıbiber, sumak vb eklenebilir.

- Salatalarda da soğuk sıkım sızma zeytinyağı veya keten tohumu yağı, geleneksel usul doğal fermantasyon sirke ve limon, ayrıca arzuya göre sarımsak kullanılabilir.

02salata

- Salatalara zeytin, peynir, yoğurt, susam veya keten tohumu eklenebilir.

02spor

- Bol sirkeli (geleneksel usul doğal fermantasyon), az tuzlu (kristal kaya tuzu) ev turşusu yapılarak tüketilebilir.

- Kabız olmamaya dikkat edilmeli, doğal yiyecekler tüketilmeli, her gün iki kez yumuşak bir şekilde büyük abdeste çıkılmalı.

- Yediğiniz her şey mevsimsel yani doğal olmalı.

- Hakiki besinler tüketilmeli. Katkı maddesi içeren ve işlenmiş hiçbir şey tüketilmemeli.

YARIN: İnsülini dengede tut, 20 hastalıktan kurtul