İstanbul Çağlayan’daki Adalet Sarayı’ndaki duruşmada Mahruki’nin avukatı İsmail Yılmaz, müvekkilinin Kanal A televizyonundaki beyanlarının ifade ve basın özgürlüğü kapsamında olduğunu vurgulayarak beraat kararı verilmesini istedi.

Mahruki'nin avukatı İsmail Yılmaz, “Bilirkişi raporu içeriğindeki konuşma bütünlüğünden müvekkilimin ifade hürriyeti kapsamında ve basın özgürlüğü çerçevesinde eleştirisel beyanlarda bulunduğu görülmektedir. Müvekkilimin suç kastının bulunmadığı gözetilerek beraatine karar verilmesini talep ediyoruz” dedi. Mahkeme, Mahruki’nin hakaret kastıyla hareket etmediğine dair beyanı, dava konusu ifadenin söylendiği yer ve zaman unsurları da gözetildiğinde şikayet konusu sözlerin onur, şeref ve saygınlığı rencide edici boyutta olmadığı, eleştiri niteliğinde olduğunu belirterek beraat kararı verdi.

OLAYIN GEÇMİŞİ


Nasuh Mahruki hakkında 5 Ekim 2016'da Kanal A televizyonunda yaptığı konuşmada söylediği sözlerle ilgili olarak dava açılmıştı. Mahruki’nin programda “Vatana ihanetten yargılanacaklar. Cumhurbaşkanı, Başbakan, Genelkurmay Başkanı hepsi yargılanacak. Devran değişecek'' dediği suçlaması yapılmış ve  1 yıl 2 aydan, 4 yıl 8 aya kadar hapsi istenmişti.

MAHRUKİ’NİN SAVUNMASI


Nasuh Mahruki daha önce yaptığı savunmada sözlerinin çarpıtıldığını vurgulayarak Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a hakaret etmediğini,belirterek, SÖZCÜ gazetesindeki köşesinden de yanlış anlaşılmadan dolayı özür dilediğini vurgulamıştı.

Mahruki, savunmasında şunları söylemişti: “Kanal A’da katıldığım programda konuklardan Murat Özer’in 12 ada konusunda bu adaların Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü tarafından Yunanistan’a verildiğini işaret edince buna müdahale ettim. 12 adanın Lozan öncesi verildiğini söyledim. Ancak 17 adanın 2004-2006 yılları içerisinde AK Parti Hükümeti dönemi içerisinde Yunanlara bırakıldığını söyledim. Bu işlemi gerçekleştiren tüm kamu görevlileri Cumhurbaşkanı, Başbakan, Genelkurmay Başkanı ilgili vali ve başsavcıların bu eylemden dolayı yani TCK 302'nci maddesine göre 'Devlet topraklarının tamamını veya bir kısmını yabancı bir devletin egemenliği altına koyma'  suçu işlendiği ve bundan dolayı vatana ihanetle yargılanacaklarını söyledim. Bu konuyu benden önce dile getiren emekli Kurmay Albay Ümit Yalım, birçok köşe yazarı ve akademisyenin görüşleri ve anlatımları doğrultusunda aktarmak istedim. Ancak konuşmacı ben daha konuşamadan ajite edici bir yöntemle tartışma programını baltaladı. Kesinlikle o tarihteki eylem nedeniyle isnat edilen Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan değildir. Çünkü 2004-2006 tarihlerinde Cumhurbaşkanımız Ahmet Necdet Sezer idi. Benim dile getirmek istediğim konu adalarımızın Yunanistan’a terk edilmiş olmasıydı. Sözlerimin içerisinde 2004'den bu yana adalarımızın terk edilmesine ve görmezden gelenlerin yargılanacağını söylemek dışında herhangi bir hakaret söz konusu değildir. Bu konuyla ilgili yapılan suçlamaları kabul etmiyorum. SÖZCÜ gazetesindeki köşemden de böyle bir hakaret kastımın olmadığını yanlış anlama olduğunu belirterek özür diledim.”