Türk edebiyatının efsane isimlerinden Orhan Veli Kanık'ın 104. yaş günü bugün Google tarafından yayınlanan tema içerikli Doodle'ın konusu oldu. Orhan Veli'nin 104. doğum günü etiketiyle yayınlanan Doodle'da ünlü şair hakkında yapılan tüm haberler bu başlık altında birleşiyor...

ORHAN VELİ KANIK KİMDİR?

Türk edebiyatının ünlü şairlerinden Kanık, 13 Nisan 1914'te, klarnet ustası Mehmet Veli Kanık ile Fatma Nigar Hanım'ın ilk çocukları olarak, İstanbul Beykoz'da dünyaya geldi. 14 Kasım 1950 yılında gece 23.20'de Cerrahpaşa Hastanesi'nde hayata veda etti.

Çocukluk yıllarını İstanbul'da geçiren şair, eğitim hayatına 1921'de Akaretler'de bulunan Anafartalar İlkokulu'nun ana sınıfında başladı ve sonra Galatasaray Lisesi'nin ilk kısmına geçti.

[old_news_related_template title="İşte Orhan Veli'nin aşkı Bella" desc="'Ağlasam sesimi duyar mısınız, Mısralarımda; Dokunabilir misiniz, Gözyaşlarıma, ellerinizle? Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel, kelimelerinse kifayetsiz olduğunu... Bu derde düşmeden önce. Bir yer var, biliyorum; Her şeyi söylemek mümkün; Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum; Anlatamıyorum....' Bu mısraların yazıldığı kadının Orhan Veli'nin aşkından yıllar sonra haberdar olduğunu biliyor muydunuz? İşte hemen herkesin ezbere bildiği, her aşık olunduğunda mırıldanarak okuduğu o mısraların ve kadının sırrı... " image="https://sozcuo01.sozcucdn.com/wp-content/uploads/2018/04/iecrop/orhan-veli-bella_16_9_1523596305.jpg" link="https://www.sozcu.com.tr/2018/gundem/iste-orhan-velinin-aski-bella-eskenazi-2347366/"]

Kanık, 1925'te babasının Cumhurbaşkanlığı Bando Şefliği'ne tayini nedeniyle, ailesiyle birlikte Ankara'ya taşındı. Burada ise Gazi İlkokulu'na giden Kanık, bu yaşlarda edebiyata ilgi duymaya başladı ve Kanık'ın ilgisini ilk olarak öğretmeni Sedat Bey fark etti.

Gençlik yıllarında Ankara Erkek Lisesi'nin yayın organı "Sesimiz" dergisinde de çalışmaları yayımlanan Kanık'ın, ilk şiirlerinde Necip Fazıl Kısakürek'in etkisi görüldü. Lise yıllarında Şair Melih Cevdet Anday ve Oktay Rifat ile arkadaş olan Kanık'ın bu arkadaşlığı edebiyat kariyerinin başlangıcı oldu. Aynı tarzda şiirler yazan Kanık, Anday ve Rifat'ın bu tarzlarının "garip" bulunması üzerine, ortaya koydukları yeni şiir anlayışlarına "Garip" adını verdiler.

İlk şiirlerinde Mehmet Ali Sel imzasını kullanan ve aşk, özlem, çocukluk anıları gibi temaları ele alan Kanık, 1933'te İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü'ne kaydoldu. Daha sonraki yıllarda buradaki öğrenimini yarıda bırakan usta şair, 1935'te bir süre yardımcı öğretmen olarak çalıştı.

Sonraki yıllarda geçimini yazarlık ve çevirmenlik yaparak sağlayan Orhan Veli Kanık, "İnsan", "Ses", "Gençlik", "Küllük", "İnkılapçı Gençlik", "Demet", "İşte ve Aile" gibi dönemin popüler kültür sanat dergilerinde manzume ve düz yazılar kaleme aldı. Mehmet Ali Aybar'ın çıkardığı Hür ve Zincirli Hürriyet gazetelerinde, 1947'de yarı siyasal değinmeler ve eleştiriler de kaleme alan Kanık, 1 Ocak 1949'da Ankara'da "Yaprak" dergisini 28 sayı boyunca çıkardı. Kanık, 1948'de ise bir süre, "Ulus" gazetesinde, "Yolcu Notları" başlığı altında makaleler yazdı.

Orhan Velinin 104. yaş günü Googleda bu tema ile kutlandı

ÇOCUKLUĞU

Orhan Veli Kanık, 13 Nisan 1914'te Beykoz'a bağlı Yalıköyü'nde bulunan İshak Ağa Yokuşu'ndaki Çayır Sokağında dünyaya geldi. 14 Çocukluğu Beykoz, Beşiktaş ve Cihangir'de geçti. Mütareke sırasında Akaretler'de bulunan Anafartalar İlkokulu'nun ana sınıfına devam etti.

DERİ ÇIKARDIĞI ÖĞRENCİLİK YILLARI

Edebiyata olan merakı ilkokul sıralarında başladı. Bu dönemde "Çocuk Dünyası" isimli dergide bir hikâyesi basıldı. Ortaokulun yedinci sınıfındayken Oktay Rifat ile tanıştı. Birkaç yıl sonra ise bir müsamere sırasında halk evinde Melih Cevdet Anday ile arkadaş oldu. Lisenin ilk yılında edebiyat öğretmeni ise Ahmet Hamdi Tanpınar'dı. Lise döneminde arkadaşları Oktay Rıfat ve Melih Cevdet'le birlikte "Sesimiz" isimli bir dergi çıkardı. Şair 1932 yılında, liseden mezun oldu.

FARKLI TÜRDE ŞİİRLER YAZDI

Garip döneminde yazdığı şiirleriyle öne çıksa da Orhan Veli "tek tür" şiirler yazmaktan kaçınmıştı. Durmadan arayan, kendini yenileyen, kısa yaşamı boyunca uzun bir şiir serüveni yaşayan Kanık'ın edebiyat hayatı farklı aşamalardan oluşmaktaydı. Oktay Rifat bu durumu "Orhan Fransız şairlerinin birkaç nesillik şiir macerasını kısacık ömründe yaşadı. Türk şiiri onun kalemi sayesinde Avrupa şiiriyle atbaşı geldi." ve "Birkaç neslin belki arka arkaya başarabileceği bir değişmeyi o birkaç yılın içinde tamamladı." sözleriyle açıkladı.

1950'DE ARAMIZDAN AYRILDI

Orhan Veli, 10 Kasım'da bir haftalığına geldiği Ankara'da belediyenin kazdığı bir çukura düştü ve başından hafifçe yaralandı. İki gün sonra İstanbul'a döndü. 14 Kasım günü bir arkadaşının evinde öğle yemeği yerken fenalık geçiren şair hastaneye kaldırıldı. Beyinde damar çatlaması yüzünden başlayan rahatsızlığın sebebi doktor tarafından anlaşılamadı ve Kanık'a alkol zehirlenmesi teşhisiyle tedavi uygulandı ancak beyin kanaması geçirdiği sonradan anlaşıldı. Aynı akşam sekizde komaya giren şair 1950 yılında gece 23.20'de Cerrahpaşa Hastanesi'nde hayata veda etti.

ORHAN VELİ KANIK'IN ŞİİRLERİNDEN BAZILARI

Anlatamıyorum

“Ağlasam sesimi duyar mısınız,
Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz,
Gözyaşlarıma, ellerinizle?
Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.
Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum.”

Dalga

“Mesut sanmak için kendimi
Ne kağıt isterim, ne kalem
Parmaklarımda sigaram
Dalar giderim mavisinden içeri
Karşımda duran resmin..

Giderim deniz çeker
Deniz çeker, dünya tutar
İçkiye benzer birşey mi var
Birşey mi var ki havada
Deli eder insanı, sarhoş eder?”

Birdenbire

“Birdenbire;
Her şey birdenbire oldu.
Kız birdenbire, oğlan birdenbire;
Yollar, kırlar, kediler, insanlar…
Aşk birdenbire oldu,
Sevinç birdenbire…”

Ayrılış

“Bakakalırım giden geminin ardından;
Atamam kendimi denize, dünya güzel;
Serde erkeklik var, ağlayamam.”

Düşüncelerimin Başucunda

“Onun da dudaklarında bir eskiye dönüş,
O da yüzmede bir ses yığını üzerinde.
Bin hatırayı bir anda duyan gözlerinde
İnsana ruhlar dolusu haz veren düşünüş.”

Seni Sevmek

“Bir çocuk ne anlar sevmekten?
Ne anlar ki sevgi uğruna ölmekten
Ne anlar yaşam nedir, dünya ne?
Herşey tozpembedir onun gözünde
Hep umut vardır o küçük yüreğinde…
Karanlıkta aydınlık hisseder
Olmayacak sevdaya olur der..
Ben de çocuğum ve cezalıyım…
cezam sevilmemek
Tek suçum ise seni be canım seni sevmek….”

Dağ Başı

“Dağ başındasın;
Derdin günün hasretlik;
Akşam olmuş,
Güneş batmış,
İçmeyip de ne haltedeceksin”

Gün Olur

“Gün olur, alır başımı giderim,
Denizden yeni çıkmış ağların kokusunda.
Şu ada senin, bu ada benim,
Yelkovan kuşlarının peşi sıra.
Dünyalar vardır, düşünemezsiniz;
Çiçekler gürültüyle açar;
Gürültüyle çıkar duman topraktan.
Hele martılar, hele martılar,
Her bir tüylerinde ayrı telaş!…
Gün olur, başıma kadar mavi;
Gün olur başıma kadar güneş;
Gün olur, deli gibi…”