Karşımda oturmuş çilli yanaklarıyla gülümseyerek bana bakıyor, ürkek. Saçları omuzlarında, incecik el bilekleri, uzun bacaklarıyla öyle hoş ki... Darüşşafaka’dan bu yıl mezun olan Remziye, hayata Mardin’in Bilge Köyü’nde başlamıştı. Ve bir gece o köy, bu ülkenin gördüğü en kanlı katliamı yaşadı. 2009 yılında bir mayıs gecesi 44 kişi öldü; kadınlar, erkekler, gençler, yaşlılar, hatta anne karnında bebekler. Remziye 8 yaşındaydı. Hem hamile annesini, hem de babasını kaybetti. 9 kardeş ne yapacaklarını bilemezken Darüşşafaka’dan “ağabeyler” geldi ve Remziye’yi İstanbul’a, okumaya götürdü. Bu ürkek, çilli, tatlı kız geçen hafta liseden mezun oldu! Şimdi üniversitede hukuk okumaya hazırlanıyor. Hepimize bundan güzel bayram hediyesi olur mu? Yaşasın Remziyeler! Ve yaşasın ona kapılarını açan 150 yıllık Darüşşafaka!

- Remziye merhaba. Öncelikle seni tebrik ediyorum. Her şey aslında çok acı bir geceyle başladı... Hatırlıyor musun o geceyi?

Küçük değildim o yüzden her şeyi hatırlıyorum ... 9 kardeşiz biz, ben ve annem o gece uyuyorduk, olay farklı bir evde yaşandı.. Annemi ve babamı kaybettim ben o gece, annem hamileydi. Mahvolduk o geceden sonra, çöktük yani... Ne olacağımız, ne yapacağımız belli değildi. Amcam vardı ama o da eşini kaybetmişti. Daha sonra amcam bizim velayetimizi aldı, yıllarca o baktı bize.

- İstanbul’a gelişin nasıl oldu?

Önce devlet yetkilileri geldi, sonra ünlüler duydu, yardım için onlar gelmeye başladılar köye. Olaydan 2 hafta sonra da Darüşşafaka’dan bir ağabeyimiz geldi, Diyarbakırlı, buradan mezun.. O buldu bizi köye gelip.  Benim böyle bir okulun varlığından haberim bile yoktu. Büyüklerimizle konuşup, Darüşşafaka’yı anlatmış, “Çocuklarınıza eğitim şansı vermek istiyoruz” demiş.

- Sonra ne oldu?

Sonra benim hayatım değişti zaten! Kuzenlerimle beraber 5 çocuk aldılar. En çok ben istiyordum gelmeyi aslında, ağabeylerim istemese de... Zaten diğer kuzenlerim ilk yılın sonunda alışamayıp geri döndüler köye...

- Kaç kız, kaç erkektiniz Darüşşafaka’ya gelen ?

3 kız, 2 erkek. Öğretmenlerimiz çok yardımcı oldu.

- Nasıldı ilk günler? Korkuyor muydun?

Yok, korku değil de, heyecan vardı çok. Korku sonradan başladı, başarabilecek miyim diye... Çok farklı geldi yani... Dil çok sıkıntıydı. Biz köyde hep Kürtçe konuşuyorduk, okulda Türkçe öğreniyorduk. Buraya geldim, dersleri filan hiç anlamıyordum önceleri, geri dönmek istedim. Birçok kez atılmanın eşiğinden döndüm. Yapamayacağım diye düşündüm. 4. sınıftaydım o sırada, matematikten sıfır aldım. Ağabeyime “al beni, köye geleceğim” dedim. O da bana “gitmeseydin o zaman!” dedi. Zaten gitmemi hiç istememişti...

- Aaaa! Ama senin için hayırlı olmuş bu...

Doğru, öyle oldu. Böylece kaldım ve çalışmaya devam ettim.
Özel derslerle destekledi beni okul ve toparladım. Şu an lisede takdir almadığım hiçbir dönem yok.

- Seninle gelen 5 çocuktan kaçı geri döndü köye?

3 erkek kuzenim döndü. Şimdi çok pişmanlar ama... O zaman bunun farkında değillerdi. Okula geldiğimizde küçüktük, onlar biraz futboldu, basketti, işin eğlencesine daldılar. Dersleri yapamayınca da geri döndüler.

- Kardeşlerin ne yaptı köyde?

Diğer tüm kardeşlerim okudular ama sadece liseyi bitirebildiler. Üniversite için umudu olan, sınava hazırlanan tek kişi benim. Eğer başarırsam köyden ilk üniversite okuyan da ben olacağım.

Bilge Köyü katliamından kurtulan Remziye bugün 17 yaşında. Yaşadığı acıları ve hayallerini Özlem Gürses’e anlattı... Bilge Köyü katliamından kurtulan Remziye bugün 17 yaşında. Yaşadığı acıları ve hayallerini Özlem Gürses’e anlattı...

Bana çok yardım eden oldu, şimdi sıra bende


- Şimdi kendine bambaşka bir hayat kuracaksın. Ne hayal ediyorsun?

Şu an tek istediğim üniversite sınavında istediğim yeri kazanabilmek, hukuk okumak istiyorum.

- Şaşırmamak lazım ama niye diye sorayım yine de?

Köyde yaşadığım olayın etkisi vardır mutlaka. Hep avukatlık istedim, sadece bir ara İngilizce öğretmenliği düşündüm ama hukuk ağır bastı. Yaşadığım olaylardan... nasıl anlatılır bilmiyorum ama hep içimde bir “yapacağım” duygusu var. Bir kişi bile benim sayemde adaleti yaşayıp, benim sayemde hayatına devam edebiliyorsa bu büyük mutluluk benim için. Ben küçükken çok ihtiyaç duymuştum buna, çok yardım eden de oldu, şimdi sıra bende.

- O katliamı yapanlar hâlâ hapiste değil mi ?

Evet, sadece bir kişi intihar etti. Zaten kin beslemiyorum, kin besleyecek bir şey kalmadı. Hapisten çıksa şimdi, karşıma gelse, ne söyleyebilir ki? Ölen öldü zaten... Kendi vicdanlarına baksınlar.

- Nerede hukuk okuyacaksın?

İstanbul istiyorum, köye dönmeyeceğim. Dönsem de artık orada yapamam zaten...

Remziye, avukat olmak istiyor. Remziye, avukat olmak istiyor.


- Üniversiteye gittiğin zaman nerede kalacaksın?

Herhalde üniversitenin bir yurduna geçerim, bilemiyorum ki... Ben zaten 9 kardeşle yaşadığım için alışkınım! Şimdi ayrılacağım için çok üzülüyorum.

- Özleyecek misin Darüşşafaka’yı?

Hem de çok. İlk defa burada bir yatağım oldu, köyde yoktu ki... Aileme anlatamadığım her şeyi buradaki insanlara anlattım ben. Çoğu arkadaşım her şeyimi bilir. Ağlayacağım galiba...

Herkese benzer eğitim fırsatı sunmak lazım


- Darüşşafaka’da okumakla köyde okumak arasında ne fark var ?

Bir kere fikir olarak fark var. Ailemle sürekli tartışıyoruz, hiçbir konuda uyuşmuyoruz. Kimsenin suçu değil bu, Türkiye’de hep Batı tarafı yükselmiş, Doğu böyle kalmış.  Kapalılık var, cahillik var. Ben köyde istediğim gibi giyinemiyorum mesela, herkes bakıyor. Onları da anlıyorum, öyle büyüdüler. Ben de şu an orada olsam öyle düşünecektim. Ben burada şortumu, elbisemi giyiyorum, orada büyümüş olsaydım ben de yadırgardım.

Remziye, Özlem Gürses’in sorularını yanıtladı. Remziye, Özlem Gürses’in sorularını yanıtladı.


- Ne yapmak lazım sence Remziye?

Herkese benzer eğitim fırsatı sunmak lazım. Ağabeylerimin kız çocukları var, onlar da köyde büyüyecek. Ama buradaki fırsatlar onlara da verilseydi çok farklı olacaktı.

- Kadın konusu Türkiye’nin her yeri için büyük sorun Remziye’ciğim, biliyorsun...

Erkekler yüzünden. Uzun kollu da giysen, kısa kollu da giysen, “Beni tahrik etti” diyor adam. Ülkedeki insanların çoğu da bunu kabul ediyor, maalesef kadınlar da... Köyde de tanıdığım birçok kadın “Öyle giyinmeseydi” diyor. Hayallerimiz bile çok farklı. Köydeki kızlar mutlu bir evlilik yapayım, küçük de olsa maaşlı bir işim olsun, bunları istiyorlar. Burada mutluluk tanımım da çok değişti, ayakta kalmak benim için mutluluk. Neden bir erkeğe muhtaç olayım?