Ankara’daki FETÖ Çatı davasının iddianamesine atıf yapılan mütalaada Ergenekon’un temellerinin 1990’lı yılların ikinci yarısında FETÖ’nün Emniyet içinde yaptığı Telekulak Operasyonu ile atıldığı ifade edildi. Ergenekon davası öncesinde yapılan bazı terör olayları ile suikastların FETÖ tarafından hazırlandığının ifade edildiği mütalaada örgütün kirli işleri olarak şu örnekler verildi: Necip Hablemitoğlu, Ahmet Taner Kışlalı cinayetleri, Danıştay saldırısı gibi suikastlar.

“EREGENKON DAVASI ÇÖP TENEKESİDİR”


Ergenekon davasını “FETÖ’nün kendi pis işlerini attığı bir çöp tenekesine” benzeten savcı görüşünde şunları vurguladı: “FETÖ, kendi ajanlarına terör eylemleri yaptırarak ve onları bazı devlet kadroları ile irtibatlandırarak önce 'suçu imal' etmiş ve daha sonra yargı içerisindeki unsurları kullanarak mahkum etmiştir. En sonunda da medyayı kullanarak da linç etmiştir. Ergenekon Davasının özü budur.”

“SALDIRININ AMACI TÜRKİYE’DİR”


Danıştay saldırganı Alparslan Aslan’ın FETÖ ile irtibatlı olduğunun ifade edildiği mütalaada “Ergenekon soruşturmasında örgütün silahlı olması için gerçekleştirilen bu saldırıdan da en çok FETÖ nemalanmıştır. Danıştay Saldırısı da diğer FETÖ'nün menfaat sağladığı soruşturmalara benzer şekilde gereği gibi araştırılmamıştır. Birçok delil kasten ortadan kaldırıldığı gibi elde edilmesi mümkün delillerde savsaklanarak alınmamıştır.”

“Bu saldırının amacı Danıştay üyesi değil Türkiye’dir” diyen savcı: “Bu olay tek başına planlanmış bir adi olay değildir, yargılamaya konu bu suçların bir örgütsel faaliyet olduğu, amacın bir Danıştay üyesi değil Türkiye Cumhuriyeti Devleti olduğu açıktır.”

“ALPARSLAN ASLAN ÖRGÜTÜ”


Savcı görüşünde Danıştay saldırganı Alparslan Aslan ile bu davada yargılanan sanıklarla ilgili de şunları söyledi: “Sanıkların birlikte hareket etmeleri, önce Cumhuriyet gazetesine, birkaç gün sonra da bir kısmının Ankara’da Danıştay üyelerine saldırıyı planlamaları, bu amaçla keşif yapmaları, bir otelde birlikte kalmaları, gizliliğe riayet etmeleri sanıkların örgütlü bir yapı içerisinde girdiklerini göstermektedir. Bu yapının türban ile ilgili ve bu konuya özel ilgi göstererek, kendi görüşlerine göre türban aleyhinde karar veren yada davranan kurumlara kendilerince şiddet içerikli "ders vermek" amacını güttükleri, sanık Alparslan ARSLAN'ın liderliğindeki örgütün toplum üzerinde aynı zamanda baskı kurularak, toplumu ayrıştıracak ve ses getirecek eylemler yapmak için bir araya geldikleri, bu kapsamda sanıklar Süleyman Esen, Osman Yıldırım, Erhan Timuroğlu, İsmail Sağır, Tekin Irşi’nin örgüt üyesi oldukları anlaşılmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs amacı doğrultusunda sanık Alpaslan Aslan'ın silahlı örgüt kurduğu ve yönettiği açıktır.”

“ZEHİRLİ AĞACIN MEYVESİ DE ZEHİRLİDİR”


Savcı görüşünde hukuka aykırı delillerin "zincirleme" bir etki yaparak soruşturma, kovuşturma ve verilen kararlarda tüm sanıklara sirayet ettiğini ifade ederek şu yorumu yaptı: “Örneğin iddia konusu Ergenekon terör örgütünün ana dokümanları olarak geçen ‘lobi’ ve ‘ergenekon analiz yeni yapılanma yönetim ve geliştirme projesi’ gibi belgeler birçok sanıktan ele geçtiği belirtilmiş, bu belgelerin ele geçirilmesine ilişkin yapılan arama – el koyma işlemlerinin tamamının hukuka aykırı olduğu tespit edilmiştir. Bu belgeler/beyanlar dayanak gösterilerek diğer birçok sanık hakkında işlem yapıldığı, soruşturmaya dahil edildiği ve örgüte üye olduğu kabul edilerek mahkûmiyet hükmü verildiği göz önüne alınırsa; hukuka aykırı elde edilen deliller ile sonuca gidildiğinin kabulü gerekecek ki, bu haliyle "zehirli ağacın meyvesi de zehirlidir" evrensel kuralı gereği hukuka aykırı delillerin sirayet ettiği tüm sanıklar açısından bu bu belgelerin delil vasfını taşımadığının kabulü gerekmektedir.”