Uçakta gazetecilere açıklamada bulunan Erdoğan, Genelkurmay Başkanlığı'nın Milli Savunma Bakanlığına bağlanmasıyla ilgili "Bağlanabilir, hiçbir manisi yok. Bir çift başlılığın olması doğru bir şey değil. Bunu artık bir yoluna koymamız lazım. Dikkat ederseniz, Hulusi Akar Paşa’yı bakan olarak açıkladık. Aynı anda da Genelkurmay Başkanı’nı, Kara Kuvvetleri Komutanı’nı ve Genelkurmay İkinci Başkanı’nı atadık" dedi.

"ÇOK BAŞLILIĞA GEREK YOK"

Erdoğan, gerekli görmesi halinde ikinci cumhurbaşkanı yardımcısını da atayabileceğini belirtti. Çok başlılığa gerek olmadığını dile getiren Erdoğan, "Zaten herkes bana bağlı" ifadelerini kullandı.

"BAŞKANLIKLARIN VE KURULLARIN ATAMALARI YAPILACAK"

Başkan Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı bünyesinde kurulan kurullar ve başkanlıklara atamaların ne zaman yapılacağına ilişkin soru üzerine, "Kurullar ve başkanlıklar var. Başkanlıkta sayı 11 ama artabilir. Atanmış olanlar var, atanacak olanlar var. Genelkurmay Başkanlığı, Milli İstihbarat Başkanlığı, Savunma Sanayi Başkanlığı, Milli Güvenlik Kurulu, Diyanet İşleri Başkanlığı, Devlet Denetleme Kurulu belli. Strateji ve Bütçe Başkanlığı bende belli. Kendisini çağırdım, görüştüm. Görüşmelerimiz, belirlemelerimiz akabinde, diğer başkanlıkların ve kurulların atamaları da yapılacak." dedi.

Erdoğan, "Kurullar, ofisler, bakanlar arasında acaba bir yetki karmaşası olur mu?" sorusuna karşılık, karışıklık olmayacağını, bu konuda hiçbir endişesinin bulunmadığını dile getirdi.

BAKAN YARDIMCILIĞI SİSTEMİ

Bakan yardımcılığı sisteminin nasıl işleyeceğine ilişkin soru üzerine Erdoğan, "Bakan yardımcıları birden fazla olabilecek. Bazılarında ikiyi bazılarında üçü zorlayacağız. Bakanlıkların güçlü olması lazım. İşlevlerine göre belirleyip çalışmaları güçlü hale getirmek istiyoruz. Personelde ciddi manada üst düzey yönetici de azaltmaya gidiyoruz. Amerika'yı düşünün, bir bakanın altında 3-4 bakan yardımcısı var. Biz de bakanlığın vasfına göre buralarda bu tür adımları atacağız. Bakan yardımcılarını da bakan arkadaşlarımız delege edecek. Sistemin bir diğer özelliği yalın olması." şeklinde konuştu.

KIBRIS MESELESİ

Türkiye'nin Kıbrıs meselesine ilişkin Birleşmiş Milletler kapsamında gerekli katkılarda bulunduğunu hatırlatan Erdoğan, "Özellikle Kofi Annan döneminden beri işin içinde bizzat olan bir kişi, o süreci, takvimi iyi bilen bir kişi, Kıbrıs sorununu çözmek için teşvik eden benim. Annan iki kez bana geldiğinde ve 'Artık çözemiyorum' dediğinde, 'Beraber girelim, Türkiye sizi mahcup etmeyecek göreceksiniz. Biz her zaman Rum kesiminin bir adım önünde olacağız' dedim. 'Bana bir hafta müsaade' dediler ve bu görüşmeyi biz Davos'ta yapmıştık. Annan bir hafta süre istedi ve bir hafta sonra görüşmeler başladı. Tabii biz yine üzerimize düşeni yaptık. Bizim için en önemli macera Bürgenstock macerasıydı ve bunu ciddi manada ele aldık, maalesef yine sözlerinde durmadılar. O günden bugüne ne zaman masaya bu konu gelse Güney Kıbrıs masadan öyle ya da böyle her zaman kaçmıştır. KKTC, masadaki yerini her zaman kararlılıkla korumuştur. Türkiye garantör ülke olarak kararlı duruşunu koymuştur. Maalesef diğer garantörler aynı tavrı ortaya koymamışlardır" dedi.

"ER YA DA GEÇ BİR KARAR VERECEĞİZ"

Türkiye'nin ilerleyen süreçte konumunu koruyacağını vurgulayan Erdoğan, "Nereye kadar? Buna bir cevap bulmak kolay değil. Er ya da geç Türkiye Cumhuriyeti olarak herhalde biz de bir karar vereceğiz. Olacaksa olacak. Nasıl olacak, bundan sonra bunu da siz düşünün diyeceğiz ve adımımızı da atacağız. Kuzey Kıbrıs halkının bizde özel bir yeri vardır. Türkiye'deki benim vatandaşım, kardeşim ne kadar önemliyse, KKTC'deki kardeşlerimiz de bizim için aynı derecede önemlidir. Dolayısıyla onlara elimizden gelen desteği ne kadar verdiysek, bundan sonra da vermeye devam edeceğiz." mesajını verdi.

"PEK UMURSAMIYORUM"

Mehmet Şimşek'in kabinede yer almamasına ilişkin yabancı basında olumsuz yorumların yer aldığı hatırlatılarak bu konudaki değerlendirmesi sorulan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Yabancı basının yaklaşımlarına göre hareket etmek doğru bir anlayış değildir. Onların yaklaşımlarını pek umursamıyorum. Kaldı ki yabancı basın bizim için hiçbir zaman hayırlı rüyalar görmemiştir. Biz pik yaptığımız zamanda bile hayırlı rüyalar görmemiştir. Kredi derecelendirme kuruluşları biz tırmanıştayken bile bize hep eksi verdiler. Buna karşılık, komşuda dibe vurma var ama bir bakıyorsunuz komşuyu 4 derece birden yükseltiyor. Bu nasıl bir kredi derecelendirme kuruluşudur, bunları anlamak mümkün değil. Onun için biz onların açıklamalarına değil, daima kendi işimize bakalım." AA