Kalın, Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığında Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı'nın ardından açıklamalarda bulundu.

Toplantıda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bir takdim konuşması yaptığını ve bakanlara ilgili konularda icraatlarının takibiyle ilgili gerekli hatırlatmaları yaptığını, konuları, projeleri takip edeceğini kayda geçirdiğini aktaran Kalın, güvenlik noktasında Türkiye'nin her cephede güvenliğini sağlamasıyla ilgili çalışmaların ilgili birimler tarafından sürdürüldüğünü bildirdi.

Kalın, iç ve dış güvenliğin sağlanması amacıyla İçişleri Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Milli İstihbarat Teşkilatı, Milli Savunma Bakanlığı, Türk Silahlı Kuvvetlerinin her an teyakkuz halinde çalışmalarını özverili bir şekilde devam ettirdiğini söyledi.

"Biz hem sahada hem masada olmaya devam edeceğiz"


Suriye'de son gelişmeler çerçevesinde sınır hattında önemli hareketlilikler olduğuna işaret eden Kalın, "Biz hem sahada hem masada olmaya devam edeceğiz." ifadesini kullandı.

Türk dış politikasının ve güvenlik siyasetinin en temel ilkesinin bu olduğunu belirten Kalın, eş zamanlı olarak sahada olmaya devam edeceklerini, bunu Suriye örneğinde, Zeytin Dalı Harekatı, Fırat Kalkanı Harekatında, Cerablus, Afrin, İdlib'de ve diğer bütün alanlarda gösterdiklerini dile getirdi.

Bunun masadaki neticelerini almaya başladıklarını vurgulayan Kalın, şunları kaydetti:

"ABD'nin Suriye'den çekilme kararının oluşma sürecinde sayın Cumhurbaşkanımızın gösterdiği liderlik, izlediği diplomasinin çok belirleyici rolü olduğunu herkes ifade etmekte, teslim etmektedir. Bunu vurgulamak isteriz. Zira 14 Aralık günü yapılan telefon görüşmesi bütün bu sürecin seyrini değiştiren önemli bir karara vesile olmuştur. 18 Aralık'ta ABD'nin Suriye'den çekilme süreci başladı. Bu hafta ABD askeri heyeti Türkiye'ye gelecek. Bu sahadaki birçok dengenin yeniden değerlendirilmesini, yeni unsurların müzakeresinin yapılmasını da zorunlu kılmaktadır. Şu anda bu yöndeki çalışmalarımız da yoğun bir şekilde devam ediyor. Türk heyet 8 Ocak'ta Washington'daki görüşmeye katılacak"

IŞİD İLE MÜCADELE


Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, ABD Başkanı Donald Trump ile 14 Aralık'taki yaptığı telefon görüşmesinde bu konuların ele alındığını anımsatan Kalın, şöyle devam etti:

"DEAŞ ile mücadelede herhangi bir zafiyetin, sektenin, yavaşlamanın olmayacağının altını çizmek isteriz. Bazı çevrelerde, ABD'nin Suriye'den çekilmesiyle DEAŞ'ın kendine yeni bir hayat alanı bulacağı yönünde spekülasyonların yapıldığını görüyoruz. Biz, DEAŞ ile mücadele uluslararası koalisyonun bir üyesi olarak böyle bir şeye ne Suriye ne Irak sahasında ne Türkiye topraklarında ne de bir başka bir yerde müsaade etmeyeceğimizi tekrar ifade etmek isteriz. Bu terör örgütüyle bugüne kadar en yoğun ve kararlı mücadeleyi veren ülkenin Türkiye olduğunun da altını bir kez daha çizmek isteriz.

Fırat Kalkanı Harekatında hemen sınırımızda bulunan 3 binden fazla DEAŞ'lı, Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından Fırat Kalkanı Harekatı çerçevesinde etkisiz hale getirilmişti. Hamdolsun o günden bugüne kadar da Cerablus-El Bab hattında tek bir DEAŞ unsuru dahi bulunmamaktadır. Aynı şekilde Afrin bölgesinde de DEAŞ unsurlarına hiçbir şekilde rastlanılmamaktadır. Bu da Türkiye'nin izlediği politikanın ve uyguladığı stratejinin somut bir göstergesidir. Bundan sonra Münbiç'te, Rakka'da, Deyruz Zor'da ve başka yerlerde DEAŞ ile mücadele söz konusu olduğunda Türkiye aynı kararlılığı bundan sonra da gösterecektir. Nitekim içeride ve dışarda zaman zaman yapılan operasyonlarda bunun somut adımlarla da örneklendiğini görüyoruz."

Bugün eylem hazırlığında bir DEAŞ hücresinin çökertilmesinin bunun önemli örneklerinden bir tanesi olduğuna işaret eden Kalın, Heyet Tahrir el-Şam grubuna ait olduğu, daha önce Reina saldırısını yapan kişiyle iltisaklı olduğu tespit edilen bir hücrenin eyleme geçmeden çökertilmesinin başarıyla temin edildiğini dile getirdi.

Kalın, bunun sadece muhtemel bu tür saldırılara karşı değil, ön alıcı bir şekilde her alanda bu mücadelenin devam edeceğini gösterdiğine dikkati çekti.

TRUMP TÜRKİYE'YE GELECEK


Dışişleri Bakan Yardımcısı başkanlığında bir heyetin 8 Ocak´ta Amerika´ya gideceğini belirten Kalın, Cumhurbaşkanı Erdoğan´ın ABD Başkanı Donald Trump´ı Türkiye´ye davet ettiğini belirterek, "O da 2019 yılı içinde mutlaka Türkiye´ye bir ziyaret yapacağını ifade etti" dedi.

"YEREL SEÇİMLER"


Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın toplantıda, yaklaşmakta olan mahalli seçimler çerçevesinde iki hususun açıklığa kavuşturulmasını gündeme getirdiğini aktaran İbrahim Kalın, "Seçim güvenliği ile ilgili herhangi bir tereddüde, boşluğa mahal vermeyecek şekilde gerekli tüm tedbirlerin alınması, bununla ilgili İçişleri Bakanlığımız başta olmak üzere çalışmalarını yoğunlaştırarak devam edecekler. İkincisi de ekonomik istikrar ve güven ortamını teminat altına alan adımların bundan sonra da atılmaya devam edileceği konusu." diye konuştu.

Son dönemde ekonomi birimlerinin aldığı kararlar çerçevesinde güven ve istikrarın güçlü bir şekilde yeniden kazanıldığını vurgulayan Kalın, "Piyasalarda belli bir sakinleşmenin ve olumlu manada bir hareketliliğin başladığını görüyoruz." ifadesini kullandı.

"Türk ekonomisi çöküyor, uçuruma doğru gidiyor" şeklindeki spekülatif haberlerin bir karşılığının olmadığının bu şekilde teyit edildiğini ifade eden İbrahim Kalın, 2018'i kapatıp 2019'u karşılarken aynı kararlılıkla ekonomi politikalarını sürdürmeye devam edeceklerini açıkladı.

NETANYAHU'NUN SÖZLERİNE TEPKİ


İsrail Başkbakanı Benyamin Netanyahu´nun Cumhurbaşkanı Erdoğan´a ilişkin açıklamaları hakkında ise Kalın, şunları söyledi:

"Kendi ülkesinde yolsuzluk suçlamalarıyla bunalmış olan Netanyahu´nun Cumhurbaşkanımıza saldırması, Silahlı Kuvvetlerimize dil uzatmaya kalkması belki anlaşılır bir durumdur. Dikkati dağıtma, gündemi başka yere çekmek için böyle bir yola başvurmak onun için geçici yol olabilir. Ancak tarihin kaydettiği gerçek şudur; Başbakanlığı döneminde 3 binden fazla Filistinli hayatını kaybetmiştir. Bunların 700´den fazlasını kadınlar ve çocuklar oluşturmaktadır. Netanyahu´nun gizli bir PKK sempatizanlığı mı var? Ne zaman Türkiye, terör örgütlerine operasyon yapsa Suriye ve Irak´ta, ses bir bakıyorsunuz İsrail Başbakanının ofisinden geliyor. Onları rahatsız eden bu terör eylemlerine karşı yaptığımız meşru müdafaa mıdır? Acaba PKK terör örgütüyle İsrail hükümetinin, Başbakanının gizli bir takım ilişkileri mi vardır? Bunların aydınlatılması için soruların onlara sorulması gerekir."

DOĞU AKDENİZ


Doğu Akdeniz'de "Uluslarası hukuktan kaynaklanan haklarımızı ihlal eden fiili durumların yaratılmasına bugüne kadar müsade etmedik, bundan sonra da etmeyeceğiz" diyen Kalın, şunları kaydetti:

"Bunu ilgili bütün taraflara buradan bir kez daha duyurmak isteriz. Bizim amacımız, Doğu Akdeniz'i bir barış gölü, barış denizi haline getirmek. Oradan çıkan, çıkacak olan doğal kaynakları hem kuzey, hem güney Kıbrıslıların, ayrıca bu bölgeye komşu olan ülkelerin Mısır'dan Lübnan'a, Türkiye'ye kadar adil bir şekilde paylaşımının sağlanması ve bu kaynakların bir çatışma, gerilim unsuru değil, tam tersine bir paylaşım ve zenginlik unsuru haline gelmesini sağlamaktır. Bizim perspektifimiz Doğu Akdeniz'de bu tür gerilimlerin yaşanmamasıdır. Fakat bizim hukukumuzu ihlal eden, fiili durum yaratmayı amaçlayan adımlar atıldığı zaman da elbette bunlara tepkisiz kalmamız söz konusu olamaz."

Türkiye'nin doğal gaz, petrol arama çalışmaları, sondaj çalışmalarına devam edeceğinin altını çizen İbrahim Kalın, Kıbrıs Türk'ünün hak ve hukukunu her platformda savunmaya edeceklerini yineledi.

LAVROV'UN İDLİB AÇIKLAMASI


Kalın, "Rusya Dışışleri Bakanı Lavrov'un bir açıklaması var; Türk askerlerinin İdlib'deki varlığı hususunda Suriye hükümeti ile mutabakat sağlandı diye. Bu konudaki değerlendirmeniz nedir?" sorusuna karşılık, bu mutabakatı İdlib Anlaşması çerçevesinde daha önce zaten Rusya ve İran ile yaptıklarını anımsattı.

Üç garantör ülke olarak bu mutabakatın zaten sağlandığına dikkati çeken Kalın, "Şimdi onlar, Suriye rejimi ile yürüttükleri müzakerenin tamamlandığını ilan etmiş oluyorlar. Bizim askerlerimiz zaten oradalar. 12 askeri gözlem noktası orada. Askerlerimizin her türlü ihtiyaçları karşılanıyor. İhtiyaca göre sayı, lojistik destek anlamında takviyeleri, tahkimatları yapılıyor. Şu ana kadar zaten bir saldırı, sıkıntı söz konusu olmadı. Bunun aynen böyle devam etmesi için de biz her tür tedbiri almış durumdayız. Zaten rejimin böyle bir şeye cesaret yahut tevessül etmesi söz konusu bile olamaz. Yani bizim askerimize dönük herhangi bir saldırı, operasyonda bulunması halinde dünyayı onların başlarına dar ederiz. Bunu da bildikleri için ayrıca İdlib Anlaşması çerçevesinde de böyle bir şeyin söz konusu olmayacağını bir defa daha kayda geçirmek isterim." şeklinde konuştu.

Tek tip askerlik


Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, tek tip askerlik konusundaki düzenlemeye ilişkin çalışmaların ne aşamada olduğunun sorulmasına üzerine bugün gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı'nda bununla ilgili bir sunum yapılmadığını söyledi.

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ile görüştüğünü aktaran Kalın, "Kendileri bütün ilgili kurumlarımızla en iyi modeli inşa etmek için çalışmalarını yoğun bir şekilde sürdürüyorlar. Bana da çok fazla tüyo vermedi. Açıkçası ben de çok kurcalamadım. Çalışma zaten tamamlandığında Cumhurbaşkanımıza arz edilecek. Ben eminim, bütün ilgili birimler bu konuyu ciddi bir şekilde ele alacak ve etraflı bir şekilde müzakere ettikleri için en uygun, en optimal askerlik modelini mutlaka üreteceklerdir. Onu da beraber takip edeceğiz." diye konuştu.

"PARİOTLAR, S400 SÜRECİNİ ETKİLEMEZ"


Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, Patriotların Türkiye´ye satılmasının S-400 füzelerinin alınmasını etkileyip etkilemeyeceğine ilişkin soruya, "ABD Savunma Bakanlığı´nın, Türkiye´ye Patriot satılabileceğine dair tavsiye kararı Kongreye iletildi. S-400´lerle ilgili Türkiye en iyi teklifi Rusya´dan aldığı için bu yola başvurdu. Eğer Amerikan tarafından böyle bir teklif gelirse, Türkiye´yi tatmin edecek bir teklif oluşturulursa Türkiye buna olumlu bakacaktır. Trump yönetiminin bu konu ile ilgili olumlu kanaati olduğunu kayda geçirmesi açısından bu karar önemli. Teklif geldikten ve anlaşmaya varmamız halinde karar yine Kongreye gidecek. Bu S-400 sürecini hiçbir şekilde etkilemez. S-400 süreci tamamlandı, 2019 sonlarına doğru ilk bataryaların teslimi gerçekleşecek. Biz bunları birbirinin alternatifi olarak görmüyoruz, bunlar paralel yürüyecek süreçlerdi. Türkiye büyük bir ülke, sınırları son derece büyük, sadece S-400´lerle yetinmek zorunda değiliz" dedi.

METİN AKPINAR VE MÜJDAT GEZEN SORUŞTURMASI HAKKINDA


Kalın, Metin Akpınar ve Müjdat Gezen ile ilgili soruşturmanın sorulması üzerine ise şöyle konuştu:

"Söylenen sözlerin kabul edilmesi mümkün değil. Bunların eleştiri veya mizah adı altında hoş görülmesi de söz konusu bile değil. Bugün zannediyorum Müjdat Gezen ifadesinde 'mizah yapıyordum kimseyi kast etmedim' gibi bir şey demiş. Eğer maksat bu ise bu olmuş olsa bile bu böyle ifade edilmez. Yani kalkıp şimdi ifadeleri okuduğunuz zaman 'işte birini ayağından asarlar, belki mahzenler de zehirlenerek ölür, belki de başka liderlerin yaşadığı kötü sonları yaşarlar, işte kim Rusya'ya döndüyse iktidardan gitti' gibi ifadelerle bunlar bakın Türkiye'deki mevcut iktidarı, yönetimi ve Cumhurbaşkanımızı eleştiri bağlamında söylenen şeyler. Bunlar 1940'lı, 1950'li Türkiyesi ile ilgili bir tarih dersinde söylenmiyor ya da Roma tarihinin bir dönemi ile ilgili söylenmiyor. Bugünün Türkiyesiyle ilgili söylenmiş sözler."

Bu konuda savcılığın resen bir soruşturma başlattığını, Metin Akpınar ile Müjdat Gezen'in bugün ifadelerinin alındığını anımsatan İbrahim Kalın, şöyle devam etti:

"Soruşturmanın gerekçesi de 'Cumhurbaşkanı'na hakaret, darbeye çağrı ve ölüm tehdidi', bunların her biri hem kişisel, hem kamu amme davası konusu olabilecek mevzular. Keşke bu kişiler bizim çocukluğumuzun o masumiyet dönemlerinde izlediğimiz filmlerde hatırladığımız kahramanlar olarak kalsalardı. Keşke bu tür galiz ifadelerle bir Cumhurbaşkanı'nı 'belki iple sallandırılır, belki bir mahzende ölür ve belki zehirlenir ölür' gibi galiz, hakikatten uzak, sanatçılıkla da uzaktan yakından ilgisi olmayan lafları söylemeselerdi. Burada dediğim gibi bunun mizahla ifade edilebilecek bir tarafı söz konusu değil. Bu tür sözleri sarf eden kişiler sadece Cumhurbaşkanının şahsına hakaret etmiş olmuyorlar, aynı zamanda ona oy veren, destek veren, gönül veren milyonlarca insanın hür iradesine de saygısızlık ediyorlar. Bazı ifadeler Türkiye Cumhuriyeti'nin demokratik yapısını, hukuk devleti ilkesini de yok sayan, ayaklar altın alan bir yaklaşımı ifade ediyor."

Rusya ile temas


"Rusya ile bir temas oldu mu? Askerlerin çekilmesi süreci ile ilgili takvime ilişkin bir öngörü paylaşır mısınız?" şeklindeki soru üzerine Kalın, "Rusya ile koordinasyon şu anda da yapılıyor, ağırlıklı olarak tabii ki İdlib bölgesi bağlamında ama şimdi artık aynı koordinasyon bu yeni gelişmeler ışığında diğer bölgelerle ilgili olarak da çalışılmaya başlanacak. Tabii daha henüz operasyonel detaylar ortaya çıkmış değil. Bunlar konuşulacak, takvim dediğim gibi önümüzdeki gün ve haftalarda şekillenecek. Ama ilk temasların kurulduğunu söyleyebilirim, zaten sürekli temas haline tüm ilgili birimlerimiz, Genelkurmayımız, istihbaratımız, Dışişleri Bakanlığımız ve bizler o şey devam edecek.

Amerikalılar, 30 ile 60 bir takım rakamlar telafuz ettiler. Bunları göreceğiz, bu biraz da sahadaki çekilme sürecinin koordinasyonuyla ilgili olacak. O konuda biz Türkiye olarak üzerimize düşen görevi yapacağız, yapmaya devam edeceğiz ki bölgede herhangi bir boşluk olmasın, o bölgeye terör örgütleri gelip girmesin, sivil vatandaşlar herhangi bir zarar görmesinler. Bu hedef çerçevesinde çalışmalarımızı sürdüreceğiz."

AJANSLAR