Can ÖZÇELİK/Hande Zeyrek-SÖZCÜ

İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada ilk olarak Rahmi Turan tanık olarak dinlendi. SÖZCÜ gazetesinin 2007 yılında kurulduğunu ve kuruluşuna öncülük ettiğini anlatan Turan, iddianamedeki FETÖ iddialarına karşı, “Bu iddiaya gülüyorum” dedi.

Turan ifadesinde özetle şunları söyledi: SÖZCÜ gazetesi kurulduğundan bu yana herşeyine vakıfım. Gazeteyi ben kurdurdum. Doğan Grubu GÖZCÜ isimli gazetesini kapatınca eski arkadaşım olan Ertuğrul Akbay’a haber verdim. Ertuğrul Akbay’ın gazete çıkarmak için teknik olarak imkanı olduğunu da bildiğim için  ‘GÖZCÜ kapanıyor. Sen devam ettirebilirsin. 120 bin tirajı var, bu iyi bir rakam’ dedim.Bunu GÖZCÜ gazetesinde çalışan arkadaşlarım işsiz kalmasın diye de istedim. Daha sonra Burak Akbay ile görüştük ve GÖZCÜ ismini SÖZCÜ yaparak 2007 yılında gazeteyi çıkarmaya başladık. SÖZCÜ’nün FETÖ ile ilişkilendirilmeye çalışılması tüylerimi diken diken ediyor. Ben, Burak Akbay’ı doğduğu günden bu yana tanırım. İlkokul ortaöğretim ve üniversite yıllarını bilirim. ‘FETÖ okullarında okudu’ iddiası doğru değildir. Okuduğu okullar bellidir. Akbay hakkındaki iddialar iftiradır. Bu iftiranın nedeni de SÖZCÜ gazetesinin önünü kesmektir.  Gazete kurulduğu gün parasızlıktan dolayı reklam çalışması bile yapamadı. O dönem ‘Cemaat’ olarak adlandırılan grubun AK Parti ile araları iyiydi. Eğer SÖZCÜ’nün FETÖ ile ilişkisi olsa el üstünde tuturlardı. Biz reklam çalışması bile yapamadık parsızlıktan dolayı.”

Sözcü davasında tanık olarak ifade veren gazeteci Rahmi Turan Sözcü davasında tanık olarak ifade veren gazeteci Rahmi Turan "Bakın ben 55 yıllık gazeteciyim. Hiç kimseden talimat alarak manşet atacak değilim. Patron da dahildir. Arkadaşlarım da benim yanımda yetişti. A'dan Z'ye her şeyini biliyorum." dedi.


Sözcü’nün kuruluşundan bu yana muhalif bir gazete olduğunu aktaran Rahmi Turan’a Mahkeme Başkanı iddianamede yer alan “17-25 Aralık’tan sonra atılan manşetlerin FETÖ yayınlarıyla  benzerlik gösterdiği” iddiasını sordu.

Turan bu soruyu ise şöyle yanıtladı:“Sözcü kuruluşundan bu yana muhalif bir gazete olduğu için 17-25 Aralık’tan önce ne yazıyorsa ondan sonra da aynı şeyleri yazmaya devam etti”

“ÖVÜNME SÖZLERİYDİ, GERÇEK HİSSİNE KAPILDIM”


Daha sonra SÖZCÜ hakkında dava açılmasına neden olan yazıyı yazan ve FETÖ elebaşı Fetullah Gülen ile yemek yiyecek kadar yakın olan Fehmi Koru tanık olarak ifade verdi.

Koru, gazetenin kuruluşu ile ilgili bilgiye sahip olmadığını ve çalışanları hakkında da kişisel bilgilere sahip olmadığını söyledi.

Dava açılmasına neden olan yazısıyla ilgili konuşan Koru şunları söyledi: “Konu zaten benim için çok dar bir konu. Ben gazetenin yayın politikası, kuruluşu, yayın felsefesi, çalışanları ve sanık 3 kişi hakkında kişisel bilgilere sahip değilim. Sadece benim 2010 yılında yayınlanmış bir yazım var. O yazıdan hareketle sağda solda başka şeyler yayınlandı. O sebeple ben tanık olarak 2016 yılının Ağustos ayında savcılık tarafından çağrılmıştım. Orada da anlattığım gibi bir gezi sırasında Ertuğrul Akbay’ın bana aktardığı oğlunun o sırada İsviçre'de öğrenci olduğu ve güzel insanlarla tanışarak vatana millete dini hassasiyetlere sahip bir insan olarak yetiştiği şeklinde aklımda kalan bir cümlesi olmuştu. Bu tabii benim kanaatlerimi çok olumlu etkilediği için de zihnimde taşıdığım bir olaydır. Ama bugünden geriye baktığımda bu sözlerin o dönemin şartları içinde mübalağalı övünme neticesi olarak söylendiğini ve içinde gerçek payı olmayabileceği hissine kapıldım bugün. Benim söyleyebileceğim bundan ibaret.”

“GÜZEL İNSANLAR SÖZÜNÜ BEN ORAYA ÇEKTİM”


Mahkeme Başkanı Koru’ya Ertuğrul Akbay ile katıldıkları gezide kendisine ne söylediğini sordu.  Koru, gezide genel şeylerin konuşulduğunu, oğlunun güzel insanlar tanığını söylediğini iddia etti.

Mahkeme başkanı "Güzel insanlar kim, cemaat veya FETÖ adı geçti mi?" diye sordu. Koru bunun üzerine “Bu olay 1990'lı yılların ilk yarısında geçti. O zaman FETÖ yok. Cemaat diye adlandırılan bir grup var. Ben oraya çektim. Yani o ‘Güzel insanlardan’ kastının o olabileceğini tahmin ettim. Tahminden de daha az belki bir şey. Ama bugünden düne dönüp baktığımda o sırada kendisine çocuğuyla övünmek amaçlı özü olmayan bir açıklamadır diye düşünüyorum.”

Koru, savcılık ifadesindeki "Burak Akbay'ın İsviçre'de cemaate ait bir evde kaldığı" iddiasına karşı da "İfademde öyle bir şey geçiyorsa bu yanlış” ifadelerini kullandı.

fehmi-koru-man“TEMELSİZ BİR ŞÜPHEYİ YAZMIŞIM”


Koru şöyle devam etti:  “Yazımda o dönemde o kanaate sahip olduğum için o yöne işaret edecek bir cümle kurdum. O zaman FETÖ yoktu, 'güzel insanlar' ifadelerini ben cemaat olarak yorumladım."

AVUKAT YILMAZ O YAZIYI HATIRLATTI


Burak Akbay’ın avukatı İsmail Yılmaz da Koru’nun “Taha Kıvanç” adıyla 2010’da  yazdığı yazısında, Akbay ile ilgili ithamın yanında gazeteyle ilgili “Sözcü gazetesi cemaat projesi mi?” diye ithamda bulunduğunu hatırlatarak, bu yazının bir bilgiye dayalı yazılıp yazılmadığını sordu. Fehmi Koru, “ ‘Kulis’ başlıklı bir yazıdır. Taha Kıvanç imzasıyla günlük konulara esprili yaklaşan bir yazıdır. O yazıdan öyle bir paralellik kurabildiğim için güzel insanlar arasında münasebet kurabildiğim için cemaate biraz bu konuda bir komploculuk atfederek böyle bir gazete ile irtibatlı olabilir mi? diye temeli olmayan bir kuşkuyu ifade etmiştim” diye yanıt verdi.

Duruşmaya Sözcü avukatları ve tanıkları tam kadro katıldı... Duruşmaya Sözcü avukatları ve tanıkları tam kadro katıldı...

30 MAYIS'A ERTELENDİ


SÖZCÜ avukatları, Burak Akbay hakkındaki yakalama kararının, Gökmen Ulu ve Mediha Olgun hakkındaki adli kontrol şartlarının kaldırılmasını talep etti Mahkeme heyeti, bu talepleri reddederek duruşmayı 30 Mayıs’a erteledi.

“BİR DAVA BÖYLE ÇÖKER”


SÖZCÜ avukatı Celal Ülgen de yaptığı çıklamada şunları söyledi: “Soruşturma savcısının bütün savları çöktü. Dayandığı tanıklar bir bir iddianamede yazılanların tam aksini söyledi. Burak Akbay hakkındaki yakalama kararının bir anlamı kalmamıştır. Burak Akbay hakkında olumsuz tek bir kanıt kalmadı. Kala kala ortada SÖZCÜ’nün manşetlerinden cımbızla çekilen sözcükler var. SÖZCÜ yazmış, o dönemdeki cemaatçi (FETÖ’cü) basın da yazmış. Bu benzerlik soruşturma savcısına göre dikkat çekiciymiş. Yani bir gerçeği FETÖ’cüler söylerse siz söylemeyeceksiniz demek istiyorlar. Üstelik FETÖ medyası ile örtüşme yandaş medyada  iktidar boyu sürüp gitmiş.

SÖZCÜ sorumlu bir basın kuruluşudur. Muhalefet iktidardan daha ciddi bir iştir. SÖZCÜ bu ciddiyete uygun yayın yapmıştır. SÖZCÜ gibi bir gazetenin yayınına ödül verilmesi gerekir. Gazetecilik mesleğinin anlamlandıran SÖZCÜye yandaş medya kumpas kurarak sesini kesmek istemektedirler. Gerçeğin su yüzüne çıkma gibi bir refleksi vardır. Kimse bu refleksi engelleme gücüne sahip değildir.”