Genelkurmay eski Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, 2017 yılını değerlendiren bir yazı kaleme aldı. Başbuğ, kişisel internet sitesinden yayımladığı “Yeni yıla girerken” başlıklı yazısında, 2017 yılını “sorunlar yılı” olarak değerlendirdi. İlker Başbuğ, yazısında şu ifadeleri kullandı:

- 2017 akıllarda “sorunlar yılı” olarak yer aldı. Sorunların başında, toplumun neredeyse her konuda ciddi şekilde “bölünmüş” olması gelmektedir. Geçen yılın son tartışma ve bölünme konusu 696 sayılı KHK oldu. Bu kararnameye toplumdan yüksek sesle çok kuvvetli itirazlar yükseldi.

- Bu itirazların büyük bölümünün samimi olduğu kabul edilebilir. Buna rağmen, bu konu adeta “siyasi bir zıtlaşmaya” dönüştürüldü.

- 2018’de de aynı durumlar yaşanmaya devam edecek mi? Toplumda bu bölünmüşlük “bilinçli” bir şeklide mi yaratılıyor?

- Ancak unutulmasın ki; toplum 2017’de yaşananlardan bıktı, yoruldu ve karamsarlık içine girdi. Toplum isteğinin karşılanması ve Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı sorunların çözümlenmesi, 2018’de Türkiye’nin farklı bir görüntüye girmesi ile gerçekleştirilebilir.

- Toplumu sadece belirli düşünceleri kabul edecek şekilde parçalayıp, kutuplaştırarak, “ötekini” yaratarak 2018’de sorunların çözümlenmesinde başarılı olunabilir mi?

- Sadece kendi “taraftarlarını” görerek, toplumun grupları arasındaki köprüleri yok ederek, sorgulayan kişileri “hain” veya “onlardan biri” diye isimlendirerek sorunların çözümlenmesinde başarılı olunabilir mi?

- 2018’de; Türkiye’nin önünde sorunlar bulunmaktadır. Artık, bu resim görülmelidir. Sorunlardan çıkışın birinci yolu toplumun “bölünmüşlüğünden” değil, toplumun “bütünleştirilmesinden” geçmektedir. Ancak, bu şekilde Türkiye 2018’de başarılı olabilir. İçeride “iç kale”yi sağlamlaştıran Türkiye, “dış sorunlardan” da başarı ile çıkabilir.

- Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi: “Eğitimdir ki, bir milleti hür, bağımsız, şanlı ve yüksek bir toplum halinde yaşatır veya bir milleti esaret ve sefalete terk eder.”

- Türkiye’nin önündeki sorunları çözebilme imkanı her zaman vardır. Önemli olan toplumu; “milli ve toplumsal menfaatlerin”, “kişisel menfaatlere” üstün olduğu bir anlayış çerçevesinde ve “ortak değerler” etrafında bütünleştirebilmektir.