Türkiye’nin son 16 yılda getirildiği yer; tüm “şaşırma eşiklerinin altüst edildiği, yalanın ve iftiranın doğrunun yerini aldığı, kötülüğün tüm iyiliği ve iyileri yok etmeye ant içtiği” bir noktadır. “Yeni Türkiye” olarak adlandırılan bu düzenin temel taşlarından biri de “sürekli düşmanlaştırma” yoluyla kitlelerin “pasifize” edilmesidir. Daha birkaç gün önce sonuçlanan Ergenekon Davası, yeni dönemin, kullandığı ve kullanmaya devam edeceği tüm yöntemleri göstermesi açısından çok önemli bir örnektir. Ancak ne yazık ki Cumhuriyetçi güçlerin yaşanan bunca kumpastan yeterince dersler çıkarmadığı da Sözcü Gazetesi’ni ve yazarlarını hedef alan “kumpasla” birlikte ortaya çıkmıştır!
Atatürkçe düşünmek gerekiyor
Defalarca örneği görülen Kumpaslara karşı büyük Türk Milletinin örgütlenmesi dışında bir köklü çözüm yoktur. Örgütlenen ve ortak aklı yaratacak mekanizmalara kavuşmuş Türk milletinin önünde dağlar bile diz çökecektir! İşte o zaman hiç kimse büyük Türk milletine ve Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı yeni kumpaslar “kurmaya cesaret edemeyecektir!” Artık “Atatürkçe düşünmeyi öğrenme” zamanı gelmiştir.
Dayanışma içinde Sözcü’yü yaşatmak zorundayız!
Yıllardır devam eden hukuksuzlukların son halkası Sözcü Gazetesini ve Atatürkçülükleri tartışılamayacak yazarlarını içine almış durumdadır. Geçmişte FETÖ’yle olan ilişkileri sabit olanların Sözcü’ye ve Atatürkçü yazarlarına iftira atması kabul edilemez! Tüm Cumhuriyetçileri, akıl tutulması yaşanan bu günlerde Sözcü Gazetesine ve yazarlarına destek olmaya çağırıyorum. Yükselen karanlığa inat her gün bir değil 2 Sözcü satın alıp hem okuyup hem okutarak aydınlığı çoğaltabiliriz. Dayanışma içinde olmak ve Sözcü’yü yaşatmak zorundayız! İmece ruhunun neleri başarabileceğini binlerce defa göstermiş olan Cumhuriyetseverleri göreve çağırıyorum. Attıkları iftiralarla Sözcü Gazetesine ve yazarlarına zarar verebileceklerini sananları da kınıyorum.
