MHP Genel Başkan Yardımcısı Yalçın, “İstanbul’da yaşanan tehlikeli provokasyonla” ilgili yapmış olduğu açıklamada, yaklaşan Cumhurbaşkanlığı Seçimi ve Genel Seçimler dolayısıyla MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin 1 Mayıs 2018 tarihinde parti teşkilatlarına genelge yollamasının üzerinden henüz birkaç gün geçmişken kirli ellerin huzura, birliğe uzandığını ve ihanet şebekelerinin derhal harekete geçtiğini vurgulayarak şunları dedi:

"Dün İstanbul’da 'biz bu filmi daha önce gördük' dedirten bildik senaryolar sahneye konmuş ve oynanmaya başlamıştır. Türkiye’nin birlik ve bütünlüğü, milletimizin bekası için yarım asırdır toplumsal bir güç odağı, siyasi ağırlık merkezi işlevi gören Milliyetçi-Ülkücü Hareket ve onun politikadaki mümessili MHP; erken seçimler arifesinde saldırıların odağına oturtulmaya çalışılmaktadır."

Seçimlerin demokratik bir yarış olduğunu vurgulayan Yalçın şöyle devam etti:

"Siyasi partiler arasında görüş ayrılıkları bulunsa da seçimlerde gerçekleşen her demokratik yarış, ipi göğüsleyenin galibiyetiyle sonuçlanmaktadır. İpi göğüsleyemeyecekleri şimdiden belli olanlar, İP’in ucunu mevhum ve müphem odaklara teslim edenler, kazanamayacaklarını anladıkları yarışta rakiplerine daha başından çamur atmaya başlamışlardır. 24 Haziran’da yapılacak Cumhurbaşkanlığı Seçimiyle erken Genel Seçimlerde Cumhur İttifakı'nın açık ara önde olduğunun kamuoyu yoklamalarıyla belirginleşmesi, rakiplerimizi kara kara düşündürmektedir. Seçimler öncesinde alınacak mukadder yenilginin faturasını şimdiden MHP’ye çıkarmak için en adi, en pespaye tezgahlar kurulmuştur. İp’li ipsiz önüne gelen; parti standına yapılan saldırıyı fırsat bilerek -meselenin aslı astarı ortaya çıkarılmadan- doğrudan Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’yi ağır ifadelerle suçlamış, hedef göstermiştir. Amaçları MHP ve onun saygın lideri hakkında kamuoyunda soru işaretleri oluşturmak, aleyhte algı yaratmak ve bu sayede Cumhur İttifakı'nın millet nezdindeki yüksek itibarını zedelemektir. İstanbul’daki saldırıları vesile ittihaz ederek Sayın Genel Başkanımıza karşı haksız yere hücuma geçenlerin yaptığı iş; siyasi ahlaksızlık, düşkünlük ve edepsizliktir. Suretihaktan görünmeye çalışırken kendi seviyesizliklerini ortaya koyan, ismini anmaya bile değmeyecek sosyal medya kabadayılarının içine yuvarlandıkları perişanlık ortadadır. Bu gibiler, FETÖ desteğiyle MHP’de yuvalanmaya çalışan, ancak camiamızın bünyesini kirletmemeleri için temize havale edilerek tarlalara süpürülen kifayetsiz muhterisler güruhunun devamı mahiyetindeki ipsiz sapsızlardır."
Yalçın, partiler ve siyasetçiler arasında sözlü tartışmaların meydana gelmesinin, karşılıklı eleştirilerin yapılmasının, politikanın doğasında olduğuna dikkat çekerek şunları kaydetti:

"Her yaşanan olay dolayısıyla bu eleştirilerin sahiplerini 'azmettirici', 'müsebbip' veya sorumlu olarak değerlendirebilmek için akılsız, izansız ve idrakten nasipsiz olmak icap eder. Siyasi eleştiride bulunanı aynı zamanda fiili saldırganlığın tarafı, tahrikçi ve tertipçisi olarak göstermek; başlı başına bir tertiptir, kurgudur. Eleştiri ve sözlü değerlendirmeleri, müstakbel veya tasarlanmış bir eylem için gerekçe göstermek, ucuz ve yapay bir üste çıkma yöntemidir. Böylesi bir tavır maksatlıdır, fırsatçılıktır. Bu eski numaraları, hokkabazlık ve madrabazlıkları millet yutmaz ve yutmayacaktır. Öküzün altında buzağı, çakalın altında kurt yavrusu aramak; siyasi çakallıktır. Köpeğin kurda saldırısı da intihardır, cehalettir, belahettir. Antidemokratik ve belden aşağı yöntemlerle milletimizi aldatacağını sanıp seçimlerde oy kazanmayı hesaplayanlar boşuna heveslenmektedir. Kirli odaklarca tezgahlanan birtakım saldırılar, kışkırtmalar üzerinden oy devşirmeye kalkanlar ve bunu kaşımaya çalışanlar, en büyük zararı önce milletimizin kardeşlik ve bütünlüğüne daha sonra da kendilerine vereceklerdir. Yarım asırlık kutlu mücadelenin şerefli mensupları olan Ülkücüleri kanla, kavgayla bağdaştırmaya çalışmak ise beyhudedir. Sayın Genel Başkanımızın Ülkücü Hareketi sokaklardan uzak tuttuğu doğrudur ama bu ifade eksiktir. Genel Başkanımız Sayın Bahçeli, birliğimize yönelen iç ve dış tehditler karşısında milletçe bilinçli, müteyakkız ve hazırlıklı olunması için camiamız mensuplarının bulundukları mevkilerde birer misyoner gibi gayret göstermelerine de öncülük etmektedir. Bugün söz konusu tehdit ve tehlikelere karşı millî vicdandan sarsılmaz bir iman ateşi, koruyucu bir zırh yükseliyor ve tabii bir varoluş refleksi tezahür ediyorsa bunda en büyük pay Milliyetçi-Ülkücü Harekete aittir.

FETÖ, PKK ve IŞİD başta olmak üzere Türkiye’ye yönelik bölücü tehditlere karşı sözünü ettiğimiz toplumsal tepkinin arka planını besleyen de Ülkücü Harekettir. Milliyetçi-Ülkücü Hareket; milletimizin varlık sigortası, egemenlik haklarımızın ebedi bekçisidir. Milliyetçi-Ülkücü Hareket; ayrılığın ve kavganın tarafı, nifakın ve fitnenin kaynağı olmayacaktır. Hareketimiz; sosyal barış ve kardeşliğin en sıkı gözeticisi, huzur ve sükunumuzun yılmaz bekçisi, aynı zamanda da Cumhur İttifakı'nın en tutkulu taraftarı olacaktır. Zira Cumhur İttifakı meşruiyetini yasalardan çok, milletimizin temiz vicdanından almaktadır. Milliyetçi-Ülkücü Hareketi üstlendiği tarihî misyondan hiçbir fırıldak ve tezgah alıkoyamayacak, çıktığı mukaddes yoldan hiçbir suni engel döndüremeyecektir. Teşkilatımız ve mensuplarımız; seçim sürecinde ve sonrasında şer odaklarının tahriklerine asla kapılmayacak, üzerlerine düşen tarihi sorumluluğu kıskançlıkla ifa edecek ve millî bütünlüğümüzün yükünü dünya durdukça şerefle sırtlayacaktır."
"Şüphe yok ki İstanbul’da meydana gelen hadise, düpedüz provokasyondur" diyen Yalçın, şu ifadelere yer verdi:
"Aziz milletimiz hırtla kurdu, sırtlanla aslanı birbirinden ayırt edecek feraset ve basirete maliktir. İstanbul’da sahnelenen çirkin tahriki fırsat bilerek her türlü edepsizliği sergileyenler, şeref ve haysiyet düşkünüdür. Bu tahriklerin, ekmeklerine yağ süreceğini sanıp ellerini ovuşturanlar; erken seçimler sonucunda aç biilaç kalacaklardır. Yanlış hesap, Cumhur İttifakı'ndan dönecektir. Sayın Genel Başkanımızın 1 Mayıs günü yayımladığı genelgede muhtemel provokasyonlara karşı, hatta olacakları bilgece sezerek teşkilatlarımızı nasıl ikaz ettiğini gösteren ifadelerin bir kısmını, -eğer onurları varsa ve ar damarları bütünüyle çatlamamışsa- kendisini körü körüne suçlayarak mabadı açık yakalananlara edep yerlerini örtmeleri için hatırlatmayı bir görev biliyoruz:

'Cumhur İttifakı’nın doğasına muvafık hareket edilecek, incir kabuğunu doldurmayan ihtilaflara fırsat verilmeyecektir.
Türkiye üzerinde oyun oynamak için pusuya yatmış iç ve dış akıl veya aktörlerin tahrik ve provokasyonlarına azami dikkat edilecektir. Sandıktan sonuç alamayan yerli ve yabancı çıkar bloğunun sokaktan medet umması beklenen, tahmin edilen, muhtemel gelişmeler arasındadır. Hassasiyetlerimizi kaşımaya tevessül eden, kavga ve cepheleşmeye davetiye çıkaran yozlaşmış niyetlere, görevli ajanlara, siyasi tükenmişlere karşı en üst düzeyde uyanık olunacak, dikkat edilecektir.
Sosyal medya kanalıyla haysiyet cellatlığına soyunan, fitne üreten, partimiz ve dava arkadaşlarımızla ilgili dedikodu servis eden kirli çevrelerin, nefsine yenik düşmüş ahlaksız kişilerin emel ve eylemlerine ihtimam ve itibar edilmeyecektir."

İHA