“…Gittiğimiz köyde ufacık bir gülümsememiz karşısında gözlerinin içi gülen çocukların mutluluğunda payımın olduğunu hissetmek hayatımda yaşadığım en mükemmel histi. (…) Bu projenin tek taraflı bir yardım projesi olduğunu düşünmüyorum. Biz minik ellere güzel hediyeler verdik. Onları bildiğimiz konularda eğittik. Ama onlar da bize çok önemli dersler verdiler. Somut objelerimiz olmadan da gülebileceğimizi hatta daha bile içten gülebileceğimizi öğrettiler. Geçirdiğim zaman için, ‘Kesinlikle hayatımda yaptığım en güzel şeydi.’ diyebilirim.”* Yeni bilgiler edinme ve öğrenmelerde yetişkinler için de durum çok farklı değil. Bir birey olarak yaşamımızın başlangıcından itibaren ilerleyerek eğitim hayatımız boyunca öğreniyoruz. Sonrasında da hemen hemen her gün yeni durumlarla karşı karşıya kalıp bakış açımızı yeniden gözden geçirip tutum ve davranışlarımızda bir değişiklik yapıp veya bir yönümüzü geliştirerek yaşamımızı sürdürüyoruz. Yeni davranış modelleri kazanıyoruz. Kendimizi ve içinde bulunduğumuz dünyayı anlamlandırmamız ve eyleme geçmemiz ancak edindiğimiz bilgiler, öğrendiklerimizle olanaklı hale geliyor. İlgilendiğimiz her alandaki olumlu öğrenmelerimiz tutum ve davranışlarımızda bu alanlardaki bir önceki deneyimimize göre değişiklik yaratıp bizi zenginleştirebiliyor. Bisiklete binmeyi öğrenmişsek uzun yıllar binmesek de kısa süreli bir pratikle yeniden binebiliyoruz; unutmuyoruz, hatırlıyoruz. Öğrendiğimiz bizim oluyor. Bu deneyimi de kimse elimizden alamıyor. Aslında tüm eylemlerimiz eğer farkındaysak bir öğrenme. Birey olarak da sosyal çevremiz içinde de farklı konularda bilgilenmelerimiz çeşitlendiği zaman hem kendi yaşamımızı daha rahat yapılandırıyoruz hem de çevremizdekilerin yaşamlarına doğru katkıda bulunabiliyoruz. Niçin öğreniriz? Çünkü bu bizim doğamızda var… Her bireyin öğrenme motivasyonu farklı olabilir: Bir zorlukla karşılaşmak, bir engeli aşmak, merak etmek, bir amaca ulaşmak, bir dürtü, bir neden, beklenti gibi… Karar verme gereksinimi gibi… Peki, öğrenmeyi niye bırakıyoruz? Yaşamımızın bir döneminde bir nedenle öğrenmeye olan tutkumuzu kaybedebiliyoruz. Neden ne olursa olsun, ne biliyorsak o bildiğimize sıkıca tutunup yeni bir şey öğrenmeyi de reddedebiliyoruz. Yaşantımızda değişiklik yaratabilecek yeni bir durum ya da öğrenmeye zorlanmak güvenli, rahat dünyamızı sarsabileceği için yeni şeyler öğrenmekten sakınabiliyoruz. Bilmezsek, öğrenmezsek yaşamımıza güven duyarak devam etmek nasıl mümkün olabilir? Merak etmeyi sürdürmemizi motivasyonlarımızın değişmesi mi durduruyor? Doğru soruları sorarak doğru bilgiye ulaşmaya üşeniyor muyuz? Oysa kaynakları deşerek doğru bilgiyi elde etmemiz, bu bilgiyi kullanmamız bizi dönüştürüp geliştirecek bir çaba. Doğru eğitim ve doğru bilgiye ulaşmayı öğrenmek. Öğrenmelerimizde doğru soru sormak kadar doğru kaynağa, bilgiye ulaşmak da çok önemli görünüyor. Bugünkü bilgileri bize nereden, nasıl geldiği, kaynağın gerçekliğini ve doğruluğunu, hangi aşamalardan geçerek bize ulaştığını değerlendirerek almamız ve yorumlamamız zorunlu hale geliyor. İyi okullarda doğru bir eğitim alma şansına sahip çocuklar yetişkinlerin karşı karşıya kaldığı bilgilenmelere nazaran daha şanslı olabiliyorlar. Öğretmenlerinin doğru yönlendirmeleri, soru sormaları için teşvik edilmeleri, ilgi alanları doğrultusunda daha derin bilgilere, doğru kaynaklara ulaşmalarının sağlanması onların öğrenme motivasyonlarını şüphesiz olumlu yönde etkiliyor. Öğrenmenin yollarını doğru insanlardan öğreniyorlar. Eğer konu çocuklarımızın geleceği ise bıkmadan araştırmak, farklı kaynaklara bakmak ve doğruyu bularak harekete geçmemiz daha da önem kazanıyor. Terakki Vakfı Okulları Terakki’yi öğrenmek için:www.terakki.org.tr *Öğrencimiz D.K.’nin Nepal Toplumsal Hizmet Projesi ile ilgili izlenimleri – GEO dergisi Mart 2014