Bahar mevsiminde, vücudumuzun yabancı maddelere karşı aşırı duyarlılık gösterebildiğini belirten Altınbaş Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Servet Kayhan, özellikle polenlerin bu duyarlılığı tetiklediğini belirtti.  Toplumda yüzde 20 civarında alerji görülebileceğini söyleyen Kayhan, alerjilerin 2 yaşından itibaren başladığını ve erken yaşlarda daha sık alerjik reaksiyon görüldüğünü vurguladı.

“SEZARYENLE DOĞMUŞ BEBEKLERDE ALERJİ OLMA ORANI DAHA YÜKSEK”

bebek

Alerjinin, bireyin doğuştan itibaren maruz kaldığı ortamlarla da ilişkili olduğunu söyleyen Kayhan, sezaryenle doğmuş kişilerde alerji olma oranının daha yüksek olduğunu vurguladı ve şunları söyledi:

“Normal doğumda, bebek anneden gerekli bağışıklığı kazanabiliyor ancak sezaryenle doğumda böyle bir şey mümkün olmuyor. Doğal ortamdan uzak kişilerde, erken doğumlarda, yeterli anne sütü alamamış bireylerde ve daha çok antibiyotik kullanılması durumunda alerji olma durumu daha yüksek. Özellikle hamilelik, alerjik astım için risklerin biraz daha arttığı bir dönem. Burada solunum kapasitesinin düşmesi, hamilelerin normal kullanması gereken ilaçları bırakmasından da kaynaklı bir risk artışı görüyoruz.”

“ALERJİDE GENETİK YATKINLIK SÖZ KONUSU”

Servet Kayhan, toplumda yüzde 20 civarında alerji görüldüğünü ve bu alerjinin erken yaşlarda daha sık ortaya çıktığını ifade etti. Anne veya babasında alerji olan bireylerin yüzde 30’unda alerjinin görüldüğünü söyleyen Kayhan, “Her iki ebeveynde de alerji varsa, çocukta yüzde 60 oranında görülebilir. Alerjide genetik yatkınlık söz konusudur. Alerji tedavisinde de önceliğimiz bireyin neye alerjisi olduğunu tespit etmek ve ondan uzak durmasını sağlamaktır” diye konuştu.

“EVLERDE DE TEDBİR ALINMALI”

bebek-2

Alerji tedavisinde, bireyin her zaman alerjik reaksiyon gösterdiği şeylerden uzak durmasının mümkün olmadığını dile getiren Kayhan, evlerde de alerjiye ortam hazırlayacak etkenlerin önüne geçilmesi gerektiğini söyledi. Polen alerjisinde, polenlerin yoğun olarak uçuştuğu sabah saatlerinde ve gün içerisinde ortama fazla çıkılmaması gerektiğini belirten Kayhan, “Evlerin duvarlarında oluşan küflerin yok edilmesi, yatak odasında çamaşır kurutulmaması ve odaların çok nemli olmaması gerekiyor. Nemin yüzde 30 ile yüzde 50 arasında ayarlanması lazım. Yüzde 50'den daha yüksek nem oranı alerjiyi artırıyor. Alerjisi olan kişiler, parfüm ve deodorant kullanmamalı. Sigara içilen ev ortamında, çocukların alerji olması oranı daha çok artıyor. Çamaşır suyu buharı solunum yollarında, burun mukozasında zarara yol açabiliyor ve bu astım krizini tetikleyebiliyor. Bu gibi durumlara özen gösterilmeli ve tedbirlerin alınması çok önemlidir” dedi.

“KEFİR VE YOĞURT TÜKETİMİ ARTMALI”

bahar-alerjisi-shutter

Doç. Dr. Servet Kayhan, alerji tedavisi için alınması gereken önlemlerin yanı sıra kişinin beslenmesine de özen göstermesi gerektiğini vurguladı. Kefir ve yoğurt tüketimin bağışıklık sistemini güçlendirdiğini, bağışıklı sistemi düşük olan insanların alerji olma riskinin daha yüksek olduğunu söyleyen Kayhan, “Bireyler bol sıvı tüketmeli, taze meyve ve sebzelerden gerekli A, B, C, D, E vitaminleri almalıdır. Bağışıklık sistemini güçlendirmek için probiyotik olarak kefir ve yoğurt kullanılması durumunda alerjilerin azaldığı söylenebilir” ifadelerinde bulundu.

[old_news_related_template title="Kefirin bir faydası daha ortaya çıktı" desc="Ege Üniversitesi'nde yapılan bir araştırma kefirin diş çürümelerini engellediğini ortaya koydu. Araştırmayı yürüten öğretim üyelerinden Doç. Dr. Cem Karagözlü, 'Kefirin içerisindeki bakteriler ağız içerisindeki mikroorganizmaları baskılıyor ve çürümeyi engelliyor' dedi." image="https://sozcuo01.sozcucdn.com/wp-content/uploads/2017/12/880kefir.jpg" link="https://www.sozcu.com.tr/hayatim/yasam-haberleri/kefirin-bir-faydasi-daha-ortaya-cikti/?_szc_galeri=1"]