16 Mart Dünya Uyku Günü nedeni ile düzenlenen basın toplantısında Prof. Dr. Derya Karadeniz (İstanbul Üniversitesi, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Nöroloji Anabilim Dalı, Uyku Bozuklukları Merkezi, Nöroloji ve Uyku Bozuklukları Uzmanı) ve Prof. Dr. Çağlar Çuhadaroğlu (Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi, Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, Uyku Bozuklukları Kliniği, Göğüs Hastalıkları ve Uyku Bozuklukları Uzmanı) sosyal yaşamdan, iş yaşamına günlük hayatı olumsuz yönde etkileyen ve dikkat edilmesi gereken uyku apnesi ve gündüz aşırı uykululuk probleminin beraberinde getirdiği kişisel ve toplumsal riskler hakkında bilgi verdiler.

dunya-uyku-gunu-bulten

Prof. Dr. Derya Karadeniz, özellikle gündüz uykululuk sorununa değinerek bu durumun normal gibi görülmesinin çok yanlış olduğunu vurguladı. İşte Karadeniz'in toplantıda aktardığı önemli bilgiler...

UYKU SORUNLARI YAŞAM SÜRESİNİ KISALTIYOR!

Ülkemizde de çok görülen bir problem olarak, yapılan çalışmalara baktığımızda her 5 insandan birinin gece yeterli sürede uyumasına rağmen gündüz uykulu olma şikayeti yaşadığını görüyoruz. Gündüz uykusu, yeteri kadar uyusanız da aktif ya da pasifken ortaya çıkması normal bir durum değildir. Lütfen bunu normal olarak algılamayın. Uyku apnesi gibi sorunlar hem kişiye hem de toplumda sorunlar yaratır. Trafik kazaları ve iş kazaları riski bunun toplumsal boyutlarından biri. Ayrıca sağlık harcamaları açısından da bazı sonuçları var bunun; uyku apne hastası olup da tedavi olmayan bir kişinin her şeyden önce yaşam süresi azalıyor. Çünkü bu hastalık her gece bedeni ve beyni hasara uğratıyor; kalp hastalığı riskini 2-5 kat artırıyor, kalp yetmezliği, kalp ritm bozukluğu gibi hastalıkları tetikliyor, inme riskini 2 kat artırıyor. Aynı zamanda hipertansiyon riskini de ciddi bir şekilde artırıyor. Eğer tedavi edilmezse hipertansiyon da varsa, ilaca rağmen hastalık dirençli hale geliyor. Yani uyku hastalıklarının kişiye olan maliyeti ortada; bu hastaların başka sağlık sorunları ile hastaneye başvurma oranı 3 kat fazladır, ekonomik olarak harcamaları da yine 10 kat daha fazladır.

UYKU HASTALIKLARI, TÜRKİYE'DE KADINLARDA ÇOK GÖRÜLÜYOR ÇÜNKÜ...

Gündüz uyku isteğine en sık neden olan uyku hastalığının uyku apnesi sendromu yani uykuda solunum bozukluğunun olduğunu görüyoruz. Dünya genelinde özellikle 40 yaş üzeri erkeklerde çok daha sık görülen bir hastalık bu. Aslında batı toplumlarında erkeklerde daha fazla görülüyorken bizde kadınlarda da sıkça görülüyor ki bunun bir sebebi de obezite oranlarındaki artıştır.

TRAFİK KAZALARININ EN ÖNEMLİ SEBEBİ, UYKU HASTALIKLARI!

trafik-kazasi-shutter

Uyku apne sendromu dediğimizde gündüz uyku isteğinin yanında diğer bir önemli belirti de horlamadır. Gece nefes durmasına sebep olan bu durumu hastalar çok önemsemiyorlar. Televizyon izlerken, gazete okurken uykuklama da ne yazık ki bizim toplumumuzda normal görülüyor. Ancak hastalık ilerlediği zaman araba kullanırken dahi uyuklama sorunu ortaya çıkıyor ki bu da trafik kazalarının en önemli sebeplerinden biri. ABD'de yapılan araştırmada trafik kazalarının ilk üç nedeni içinde uyku problemlerinin olduğu görülmüş. Dolayısıyla gündüz uykululuk, trafik kazalarında alkollü araç kullanımı kadar ciddi bir sorundur. İnsanlara bunun bir tedavisi olduğunu da Dünya Uyku Günü sebebiyle anlatmak istiyoruz.

Öncelikle bu konuda uzmanlaşan hekimlere gidilmesi çok önemli. Eğer kişi horluyorsa, uykuda soluk borusunun açıklığını sağlayamıyor demektir, ki bu nedenle ses gelir, böyle olduğunda da solukta durmalara neden olur. Eğer horlama varsa, gündüz uykusu oluyorsa, yaş 40'ı geçmişse, kadınlarda menopoz varsa, uykuda nefes tıkanıyorsa muhakkak uyku tıbbı uzmanına başvurulması gerekiyor. Bu hastalıklar tamamen kontrol altına alınabilen ancak ömür boyu devam eden hastalıklardır.

UYKU HASTALIKLARININ EN ÖNEMLİ BELİRTİLERİ

Aşağıdaki durumlardan biri bile varsa mutlaka uzmanına danışmalı:

Kişi yatağa yattığında uykuya dalmakta zorlanıyorsa,
Çok sık uyanıyorsa,
Sabah çok erken uyanıp bir daha uyuyamıyorsa,
Gece terlemesi varsa,
Gece tuvalete kalkıyorsa,
Sabah yorgun ve dinlenmemiş uyanıyorsa,
Gündüz uyku ihtiyacı hissediyorsa,
Bilişsel fonksiyonlarında dikkat, hafıza, konsantrasyon konularında problemler yaşıyorsa,
Nedensiz gerginlik, sinirlilik hali gibi mizaç değişimi varsa,
Normal beslenmesine rağmen kilo alıyorsa,
Cinsel fonksiyonlarda bozulmalar varsa

VARDİYA SİSTEMİ DÜZENLENMELİ

Bu durumlar uyku uyanıklık ritminin bozulduğu bir hastalık grubu da olabilir. Mesela vardiyalı çalışma bu gruba girer. Ülkemizde vardiya sisteminin düzenlenmesi gerekir ve bunun nasıl yapılması gerektiği tıbben bellidir. Bekçiler, polisler, gazeteciler, sağlık çalışanları gibi meslek gruplarına mensup olanlar risk altındadır.

Eğer psikiyatrik bir hastalığa bağlı olmayan bir uyku probleminiz varsa, uykuya dalmakta ve sürdürmede haftanın en az 3 günü sorun yaşıyorsanız ve bu sorun en az 3 aydır görülüyorsa artık hastalık haline gelmiştir.

UYKU, PARMAK İZİ GİBİDİR

Herkesin uykusu parmak izi gibi kendisine özgüdür. Sağlıklı uykuyu dediğimizde, bir kişinin çocukluktan ya da ergenlikten itibaren kendisi için yeterli uyku süresi ne kadar olduğuna bakılır. Bu süre genel olarak 6-8 saattir ama bunun varyantları vardır. Bazı insanlar çocukluğundan beri uzun uykuya ihtiyaç hisseder bazıları kısa uykuya...

SAĞLIKLI BİR UYKUNUN ALTIN KURALLARI

esneme

Uyku zamanı geldiğinde yatağa yatılmalı,
Yatağı sadece uyku için kullanmalı; yemek yeme, televizyon izleme, çalışma, kitap okuma yapılmamalı,
Uykudan en az 3 saat önce yemek yeme faslı bitmeli,
Fiziksel ve beyinsel aktivite de en az 3 saat önce bitmeli. Örneğin saat 20.00'dan sonra spor yapmak, çalışmak uykuyu kaçırmasa bile uykunun kalitesini bozar,
Her gün aynı saatlerde uyanmalı,
Gündüz yeterli aktivite yapmalı,
Yatılan ortamda ışık çok önemlidir. Yatak odası karanlık olmalı
Yatar pozisyonda uyunmalı yani kanepede uyuklama yapılmamalı
Yatak odası beyinsel aktiviteyi artıracak bir ortam olmamalı; odada kitaplar, elektronik eşyalar olmamalı
Ses yalıtım da çok önemlidir. Gürültülü bir caddeye yakın yerde uyuyanlar asla kaliteli uyku uyuyamazlar. Gece uyurken kişi fark etmese bile her gürültü uykunun içini bozar

CİNSEL İŞLEV BOZUKLUĞUNA YOL AÇIYOR

Uyku apnesinde en önemli belirtiler şişmanlık ve cinsel aktivite bozukluğudur. Seks ve büyüme hormonlarının yüzde 80'i derin uykuda salgılanıyor. Ama uyku apnesi sorunu olanlar derin uykuya geçemezler. Bu durumda da seks hormonları salgılanamaz ve cinsel sorunlar ortaya çıkar. Uyku apnesini düzelttiğinizde bu sorunun da ortadan kalktığı görülür.

UYKU SORUNLARI YAĞ DOKUSUNDA ARTIŞA SEBEP OLUR

Obezite ise tek başına uyku apnesi sebebi değildir ama yatkınlığını ve şiddetini artırır. Ayrıca uykusuzluk da şişmanlattığı için çift yönlü bir etkiden bahsedebiliriz. Çünkü derin uyku olmadığı için büyüme hormonları az salgılanır ve bu da deri altı yağ dokusunda artışa sebep olur. Ayrıca insülin direnci artar ve diyabete yol açar ve bu kişiler kolay kolay kilo vermezler. Beslenmeye dikkat ettiği, spor yaptığı halde kilo veremeyen kişilerde uyku sorunları ararız.

BEL VE BOYUN ÇEVRENİZİ ÖLÇÜN!

Vücut kitle indeksi de uyku kalitesi açısından çok önemlidir. Eğer VKİ 30'dan fazlaysa uyku sorunları karşımıza çıkabilir. Ayrıca diğer önemli bir durum da bel ve boyun ölçüsüdür.  Boyun çevresi kadınlar için 40, erkekler için 43 santimetreden fazlaysa uyku apnesi yaratır. Bel çevresi ise kadınlarda 80, erkeklerde 94 santimetre üzerindeyse yine obezite ve uyku apnesi sebebidir.

Karadeniz, sozcu.com.tr'ye özel verdiği açıklamasında, Türkiye'de akşamları çay içme alışkanlığının yaygın olduğunu ancak bunun uyku kalitesi açısından çok yanlış bir durum olduğuna değindi. İşte nedeni...

TÜRK ÇAYI UYKUYU BOZUYOR!

880sicak-cay

Alkol, kahve, çay ve sigara uyaranlar grubunda yer alır. Alkol uykuyu getirse de uyku kalitesini çok ciddi bozar. Geç saatlerde içilmemelidir. Bunun dışında süt, içinde seratonin olduğu için uykuya yardımcı olur diyebiliriz. Melisa çayı, adaçayı da uykuya yardımcı olabilir, sakinleştirerek uyku mekanizmasının devreye girmesine etki edebilir. Ama Türk çayı ciddi bir uyarandır ki bizde akşam yemekten sonra oturup bir demlik çay içilir. Bu çok yanlış.

Reflü sorunu da uyku apne hastaları için önemli. Soluk borusu kapanıp da nefes durduğu zaman, nefes alırken karın içindeki basınç değişikliği reflüyü ortaya çıkartıyor. Özellikle sabah ve gece reflüsü varsa bu çok çok dikkate alınmalı.

SİESTA YAPMAK SAĞLIKLI MI?

Bu önerilen bir uygulamadır ama saat 12.00-14.00 arasında olmalıdır ve 30-45 dakikayı geçmemelidir. Siesta beynin bir isteğidir normaldir. Gündüz siesta yapan insanlarda, uzun vadede kalp hastalığı riskinin azaldığı görülmüştür.

ÇOCUKLARDA BÜYÜMEYİ ENGELLİYOR!

Çocuklarda uyku hastalıkları çok önemli. Çünkü büyüme ve gelişmeyi engelliyor, akademik başarıyı etkiliyor. Çocuk uykuda horluyorsa, altını ıslatıyorsa, terliyorsa, yürüyorsa, konuşuyorsa muhakkak doktora gitmeli. Yeni annelerde de uykusuzluk olur ki bu duruma müdahale etmeyiz ama çocuğun uykusu düzenli olduğu halde annede sorunlar hala devam ediyorsa yine doktora gitmeliler.

Prof. Dr. Çağlar Çuhadaroğlu ise uyku kalitesini bozan unsurlara değinerek, toplumsal olarak sinirlilik ve gerginlik halinin görülmesindeki artışın uyku ile ilişkisine değindi. İşte Çuhadaroğlu'nun aktardıkları...

Sabahları uykulu uyanıyorsanız, gün içinde sık sık uykunuz geliyorsa kaliteli bir uyku almamışsınız demektir. Buna birçok uyku sorunu yol açabilirken, en bilineni uyku apnesidir ama huzursuz bacak sendromu da önemli bir sorun.

İŞ KAZASI RİSKİ ARTIYOR!

Gece uyuyamadığınızda iş yerinde, trafikte ciddi sorunlarla karşılaşırsınız. Türkiye'de Emniyet Genel Müdürlüğü'nün istatistiklerine baktığımızda trafik kazaları için en fazla bildirilen sebebin uykusuz araç kullanmak olduğunu görüyoruz. Yapılan araştırmalarda sürücü nedenli kazaların yüzde 70'inde uyku ile ilgili doğrudan ya da dolaylı bir ilişki olduğu gösterilen bir başka çalışmada, uyku problemi olan kişilerin kaza yapma riskinin çok daha fazla olduğu ortaya konuldu. Keza ülkemizde de çok gündemde olan iş ve işçi güvenliği açısından baktığımızda, uyku problemi olan insanlarda iş kazası riski yine çok daha fazla.

Önemli olan şey şu ki bu sorunlar tanısı ve tedavisi mümkün olan sorunlardır. Uyku apne sendromu, huzursuz bacak sendromu için konu ile ilgili uzmanlığı olan hekimlere gidip testlerinizi yaptırabilirsiniz. Uyku apnesinde halk arasında maske tedavisi diye bilinen bir tedavi ya da huzursuz bacak sendromunda ilaç tedavisi gibi yöntemler kullanıyoruz. Hatta bu hastalıklar tedavi olduktan sonra uyku kalitesi düzelmediyse ya da gündüz uykululuk halini hala yaşıyorsanız da tedavi etmemiz mümkün oluyor.

UYKU KALİTESİNİ BOZAN UNSURLAR

uyku-hastaliklari

*Demir eksikliği
*Akıllı telefon, tablet gibi cihazlar dikkat dağıtır. İnsanların bir ritmi vardır ki buna ikili ritm deriz. Mesela bazı hayvanlar gece uyanıktır, gündüz uyur ama biz insanlar güneşin doğuşuyla beraber uyanan ve karanlıkta uyuyan canlılarız. O nedenle sürekli ekran ışığına maruz kalmak, bedeninizin ve beyninizin ne zaman gece ne zaman gündüz olduğunu anlamasında sorunlar yaratır ve bu mekanizmayı bozar.
*Bilinçsiz alınan uyku ilaçları ve bitkisel formüller uzman eşliğinde kullanılmadığında çok tehlikelidir ve gerçek sorunun üzerini örter.
*Horlamayı normal görmek teşhis ve tedaviyi geciktiriyor. Bizde "horul horul, aslanlar gibi uyudum" gibi bir söylem var mesela. Ama horul horul uyumak sağlıklı bir durum değildir. Bu nedenle uyku apne sendromunda tanı koyma ancak 8-10 yıl sonra oluyor. Tabii bu sürede uyku apnesi sorunun şişmanlık, tansiyon, trafik ve iş kazası gibi sonuçları yaşanmış oluyor.

SİNİRLİ BİR TOPLUMUZ ÇÜNKÜ...

Uyku sorunlarının yarattığı mizaç değişikliği de önemli bir konu. Toplumumuzda artan öfkeli ve gerginlik halinin ne kadar yaygın olduğunu görüyoruz. Çünkü insanlar kaliteli bir uyku yaşamıyorlar.

HORLAYAN BİRİ EVDEKİ HERKESİN UYKU KALİTESİNİ BOZUYOR

Evde horlayan birinin olması diğer bireylerin de uyku kalitesini bozuyor ki bu da çok önemli bir durum. Yapılan çalışmalara göre horlayan ya da huzursuz bacak sendromu sorunu olanların eşleri de sorunlar yaşıyor ve bu hastalar tedavi edildiğinde eşlerinin de sorunları kendiliğinden düzeliyor.

Çuhadaroğlu, sozcu.com.tr'ye özel olarak şu bilgileri verdi:

KENTSEL DÖNÜŞÜM VE UYKU HASTALIKLARINI TETİKLİYOR!

Türkiye'de hava kirliliği özellikle İstanbul'da büyük bir sorun. Bu durum üst solunum yollarında doluluk yapar ve böylece uyku kalitesi bozulur. Kaliteli bir hava solumazsanız derin uykuya dalamazsınız, yorgun uyanırsınız. Yine hava kirliliği balgam birikimi, bronşit, astım gibi sorunlara davetiye çıkardığından bunlara bağlı da uyku sorunları yaşandığını görürüz.

ESKİ BİNALARIN YARATTIĞI EN BÜYÜK TEHLİKE: KÜF

Özellikle kentsel dönüşümünün olduğu yerlerde ciddi sorunlar var. Ben göğüs hastalıkları kökenli bir uyku uzmanı olduğum için bu soruna ayrıca dikkat çekmek istiyorum. Kentsel dönüşüm sırasında eski binalar yıkıldığında, yıllar içerisinde banyoda, mutfakta, duvarların içinde biriken küfler havaya yayılır ve bu o bölgede yaşayanlarda ciddi bir şekilde astım ve alerji riskini artırır. Bu konuya dikkat edilmeli ve toz kalkmadan, sağlığı bozmadan bina yıkma yöntemleri uygulanmalı.

PLAZA ÇALIŞANLARI NEDEN HEP YORGUN?

Hasta bina sendromu denen bir durum var. Merkezi havalandırmanın olduğu yerlerde, havalandırma sistemi iyi değilse, dışarıdan alınan hava süzülmüyorsa içeride çok fazla karbondioksit birikir ve bu çalışanları yorar. Ortamdaki petrokimya ürünlerinin, halıların tozları kanserojen etki bile yaratabilir. Bu sistemler düzenli olarak çok iyi kontrol edilmeli. Plaza çalışanları çok kolay yorulur, güne sağlıklı ve taze başlayamazlar. Ayrıca nemli ve duvarları nefes almayan binalar da insanları çok yorar.

BAZALI YATAKLARA DİKKAT!

bazali-yatak-shutter

Yatak malzemeleri tozu az tutan ürünler olmalı. Sentetik ürün az kullanılmalı eğer kullanılıyorsa çok iyi kaplanmalı. Bir sorun daha var ki bizde yatak altının depo olarak kullanılması çok yaygın. Bazalı yataklar yer tasarrufu bakımından çokça tercih ediliyor. Ama baza kullanılıyorsa çok iyi, toz geçirmez torbalara konularak depolama yapılmalı.

Ayrıca yatağın yaşı da çok önemli. Eski yataklar bozuk yerleri, toz birikmeleri nedeniyle uyku kalitesini bozuyor, boyun ve sırt ağrısı yapıyor.

Bir de 100 kiloluk bir insanla 50 kiloluk birinin yatağı ayrıdır. Eşler farklı kilodaysa buna göre ayarlanan yataklar tercih edilmelidir.

Yatak odasında toz tutan şeyler olmamalı ki en çok kitaplar toz tutar. Bu nedenle kitaplık olmamalı ve gardrop varsa mutlaka kapağı kapalı olmalı. Odayı iyi havalandırmak da çok önemli.

"YATAĞINIZI TOPLAMAYIN" EFSANESİ DOĞRU MU?

Sabah kalktınız ve yatak terli, tozlu bir biçimde. Eğer kalkar kalkmaz hemen üzerini örter toplarsanız yatak havalanmamış olur. Bu nedenle açık tutmak daha doğru olabilir.

[old_news_related_template title="Sabahları yorgun ve uykusuz kalkıyorsanız dikkat!" desc="Uzman Doktor Volkan Yüksel, son zamanlarda bireylerin yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyen, Fibromiyalji sendromu hakkında bilgi verdi. Yüksel, 'Sabahları yorgun ve uykusuz kalkıyorsanız Fibromiyalji hastası olabilirsiniz' dedi." image="https://sozcuo01.sozcucdn.com/wp-content/uploads//2018/03/iecrop/shutterstock_712288288_16_9_1520409550.jpg" link="https://www.sozcu.com.tr/hayatim/yasam-haberleri/sabahlari-yorgun-ve-uykusuz-kalkiyorsaniz-dikkat/?_szc_galeri=1"]