Prof. Osman Müftüoğlu ile Şile’deki Yaşasın Hayat Kliniği’ndeki sohbete ikinci günümüzde devam ediyoruz...

Bu kez sözü Süleyman Demirel ve Sezen Aksu’ya da getirdi hoca; her ikisinin de hayata bıraktıkları izin kendisi açısından ne kadar değerli olduğunu anlattı.

Ve elbette sağlıklı yaşam için yaratıcı yaklaşımlar okuyacaksınız.

Sohbetimizde bir diyet önerisi bulacaksınız. Ben uyguladım. Kolaylıkla başardım ve gerçekten kendimi iyi hissettim.

“Ramazanda sakın yapmayın” diyor Müftüoğlu! Bu diyet, bayram sonrası için...

KOLAY MUTLU OLUYORUZ

Türk Milleti kendiyle barışık. Bu kadar iç göç yaşayıp, bu kadar soy ve kültür farkıyla bir arada yaşamak, bu uyum kabiliyetiyle olur ancak. Türk Milleti esnek düşünebiliyor. Onca dil, din renkleri var, canavar gibi bir ülke! Çok çabuk mutlu olan bir toplum olduğumuzu düşünüyorum, yeter ki biraz daha umut verilebilsin insanlara...

- Sizin de müthiş bir temsilcisi olduğunuz fonksiyonel tıp bu ara hangi konularla ilgileniyor?

Beslenme ve egzersiz alışkanlıklarımızı düzenlersek, kanserlerin çoğu ve yetişkin diyabeti engellenebilir, bellek kaybı geciktirilebilir. Kilonuzu kontrol altında tutup kalp krizi ve felci de engellersiniz.

- Ama bütün bunlar çok zengin olup sağlığımızla sürekli ilgilenmeyi gerektirmez mi ?

Hayır, alakası yok. Bunların hepsi ‘sağlık bilincine’ sahip olmakla ilgilidir. Bugün her gazetede sağlık köşesi var, internette çok bilgi var, doğrularını uygulayabilirsiniz.

- Henüz Avrupa’daki kadar değilse de, Türk toplumu giderek yaşlanıyor… Aynı anda ömür de uzuyor! Pek çok 60 yaş üstü tanıdığım kişi düştüler ve sağlıkları ciddi biçimde etkilendi…

Bizim kliniğin sloganını biliyorsun; “Durmayın, Üşütmeyin, Düşmeyin!” Araştırmalara göre, 65 yaşında olan üç kişiden biri önümüzdeki 1 yıl içinde muhtemelen bir ‘düşme travması‘ yaşayacak. 80 yaş ve üzerindekilerin ise yarısı ‘düşme sorunu‘ ile karşılaşacak.

BU TESTİ UYGULAYIN

- Nasıl başaracağız düşmemeyi?

Dengenizi koruyacaksınız! Bunu test etmenin beş yolu var :

1 - Ellerinizi kullanmadan sandalyeden aniden hızla kalkın.

2 - Sandalyeden ayaklarınız bitişik ve gözleriniz kapalıyken kalkarak testi tekrarlayın.

3 - Aynı anda hem yürüyün, hem konuşun.

4 - İp üzerinde yürüyormuş gibi ayaklarınızı düz bir hatta, birbirinin ucuna atarak, ekleyerek yürüyün.

5 - Tek ayak üzerinde diş fırçalayın.

- Hepsi de çok zor! Kas kaybı yaşlanmanın doğal sonucu değil mi ?

Doğal bir süreci, ama sonucu olmak zorunda değil. Yani doğru beslenme ve egzersizle bu da geciktirilebilir. 40’lı yaşlardan sonra dikkat etmeyen herkes kas kaybına uğruyor. Bu kayıp 70’li yaşlara varıldığında yüzde 30’ları bulabiliyor. Bu da ciddi ölçüde “mitokondri” kaybı anlamına geliyor.

ENERJİ KAYBINI ÖNLEYİN

- Ne demek o ?

Çocuklar enerjilerini annelerinin mitokondrilerinden alırlar, mitokondri yaşam kaynağımız yani... Mitokondri kaybı enerji üretiminin yetersizliği ile eş anlamlı. Yaşlılığa bağlı yorgunluğun esas nedeni kaslarımızı ve onunla birlikte mitokondrilerimizi yitirmemizdir.

- Bu kaybı önleyebilir miyiz?

Yürüyün! Hem de her gün, bıkmadan, usanmadan yürüyün. Yürümekle de yetinmeyin, yüzün, golf, tenis oynayın, kayak yapın. Özellikle tempolu yürüme alışkanlığını her yaşta ısrarla sürdürmek, yaşlılık yorgunluğunu ve kas kaybını önlemenin en etkili ilacıdır.

Ramazan sonrası bu kürü uygulayın


Şile’deki Yaşasın Hayat Kliniği’nin kısa aralıklı oruç kürü:

Bu kürü haftada 1, 2 veya 3 gün uygulayabilirsiniz. Uygulama sıklığını sağlık durumunuza göre belirleyin. Mümkünse de bir doktor ve beslenme uzmanından yardım isteyin. Oruç yani aralıklı açlık günlerinizde:

- Kadınsanız 12-14, erkekseniz 14-16 saat aç kalın. Bu süre içinde sadece su için. Şekersiz çaya, bir fincan kahveye, makul miktarda sebze suyuna da izin var.

- Açlık dışı 8-10 saatlik sürede ise mümkünse iki öğün beslenin ve aşırı değil makul bir miktarda kalori tüketin.

- Erkekseniz 1600-1800, kadınsanız 1200-1400 kaloriyi geçmeyin.

- Günde 1 kez 40-60 dakikalık hafif bir yürüyüşle programınızı destekleyin.

- Bu programı ortalama 6-8 hafta uygulayın.

Fotoğraf: Can Madencioğlu Fotoğraf: Can Madencioğlu

Evlilik ömrü uzatır hayata keyif katar


Kadınlar daha uzun yaşıyor, çünkü: Bir nedeni; sahici olmaları. İkincisi ise telomerlerle ilgili.

- Meşhur telomerler ! Ne alakası var onunla ?

Şöyle, erkekte her hücrenin ucunda 4 bacaklı telomer saçakları var. Kadında ise kromozom farkından dolayı bir telomer fazladır bu. Üçüncüsü ise, kadınların her ay yaşadığı adet dönemi onların vücut direncini artırıyor, ayrıca hamilelik bedenlerini yeniliyor. Kadınlar kendilerini koruma konusunda daha titiz, trafikte daha dikkatli. Ve kadınlar sağlık sorunlarını saklamıyor, erkek saklar.

- Neden?

Erkek adam hasta olmaz çünkü! Bize genelde erkekleri hep eşleri getiriyor.

- Demek sahiden evliler bekarlardan daha uzun yaşıyor? Böyle bir araştırma okumuştum

Doğru! Evlilik ömrü uzatmanın ve hayata keyif, umut, huzur eklemenin en etkili yollarından biri. Bu ayrıntı özellikle erkekler için çok önemli. Yalnız erkekler ile eşini kaybeden erkeklerde zihinsel hastalıklara özellikle de bunamaya beklenenden sık rastlanıyor. Boşanmış erkeklerde bu risk daha da artıyor.

DEPRESYONU AZALTIYOR

- Yani evlilik erkeklerde ömür mü uzatıyor ?

Evet ! Hesaplamalara göre evlilik bir erkeğin ömrünü ortalama 10 yıl uzatıyor. Bu süre kadınlarda daha kısa, 3-4 yıl ile sınırlı kalıyor. Eşi veya iyi bir hayat arkadaşı olan kadınlarda depresyon olasılığı azalıyor. Yalnız yaşayan kadınların da erkeklerin de bağışıklık sistemi daha zayıf bulunmuş. Son bilgi de şu: Hiç evlenmemiş kişilerin evlenmişlere oranla erken ölme ihtimalleri daha fazla.

BU SORULARI KENDİNİZE SORUN


- Sağlıklı olup olmadığımızı nasıl anlayacağız ?

Çok basit bazı soruları kendimize sorarak, başta sorduğunuz fonksiyonel tıp da zaten bunlarla ilgileniyor.

- Bağırsaklarınız iyi mi?

- Bağışıklık sisteminiz güçlü mü?

- Sık hasta oluyor musunuz?,

- Vücudunuzdaki antioksidan yani iyi maddeler yeterli mi?

- İyi uyuyor musunuz?

- Kas gücünüz ve dengeniz yerinde mi?

- Hafızanız ve beyniniz yenileniyor mu?

- Huzurlu musunuz ve sosyal ilişkileriniz güçlü mü?