Kanda insülin hormonun yüksekliği ile seyreden çok sık acıkma, tatlı ihtiyacı, yemek sonrası uyuklama, kilo alımı ve yağlanma ile ilişkili bir durum olan insülin direncinin son yıllarda kanserle bağlantılı olup olmadığı araştırılıyor. Medicana International İstanbul Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Fevzi Balkan, kanseri tetikleyen faktörleri sıralarken, insülin direnci ve obezitenin önemli bir risk faktörü olabileceğini söyledi.

HER YIL 1.5 MİLYON YENİ KANSER VAKASI GÖRÜLÜYOR 

İnsülin direncinin tetiklediği fazla kilolu olma ve obezite, kanser ölümlerinin kadınların yüzde 20´sinden, erkeklerin ise yüzde 14´ünden sorumlu olduğunu söyleyen Doç. Dr. Balkan, "İnsülin direnci olan bireylerde sadece kanser riskinde artış değil tüm kanserlere bağlı ölümlerde artış tespit edilmiştir. Amerikan Kanser Derneği verilerine göre her yıl 1,5 milyon yeni kanser vakası görülmektedir ve bunların beşte biri obezite ile ilişkilidir" dedi.

"300 BİN KANSER VAKASININ NEDENİ OBEZİTE"

obezite-shutter

Obez hastalar ve diyabeti olmayan aşırı kilolu bireyler karşılaştırıldığında kanser riskinde 2-6 kat artış saptandığına dikkat çeken Doç. Dr. Balkan, insülin direnci ve obezitenin tiroid kanseri gelişimi ve ilerlemesinde de etkili olduğunu belirterek şunları söyledi: "Son zamanlarda yayınlanan bir çalışmada, kadınlarda vücut kitle indeksi artışı ile tiroid kanseri sıklığı artışı arasında ilişki saptanmıştır. İnsülin direncinde artan inflamasyon ve insülin Benzeri Büyüme Faktörü (IGF-I)  ve sinyal yolağında görevli diğer proteinleri kodlayan genlerdeki polimorfizm, kanser riskini artırabilmektedir. İnsülin direncinde, IGF-1 reseptörleri malign hücrelerinden fazla miktarda salgılanır. Hiperinsülinemi karaciğerde IGF-1 üretimini arttırır.  İyonize radyasyon, röntgen ışını, ultraviyole ışını ve enerjisi hücrelere ve kromozomlara zarar verir. Radyasyon maruziyeti başta tiroid kanseri olmak üzere, lenf bezi kanseri, meme, akciğer kanseri riskinde artışa sebep olmaktadır."

SİGARA VE YEME ALIŞKANLIKLARI KANSER OLUŞUMLARINI ÖNEMLİ ÖLÇÜDE ETKİLİYOR

Doç. Dr. Fevzi Balkan sigara, alkol ve yeme alışkanlıklarının kanser vakaları üzerindeki etkisi hakkında şunları söyledi: "Sigara içmek başta akciğer ve gırtlak kanseri olmak üzere çok sayıda kanser riskini artırmakta. Yeterli miktarda lif, sebze ve meyve tüketmeyen insanların kansere yakalanma oranı, tüketenlere göre iki kat daha fazladır. Kronik Alkol Bağımlılığı, başta karaciğer kanserine ve özellikle sigara ile birlikte tüketildiğinde ağız, boğaz, yemek borusu ve gırtlak kanserine neden olabilir. Kanserojen maddeler içerisinde sigara dumanı, böcek ilaçları, asbest, ağır metaller (kurşun, cıva, kadmiyum), benzen ve nitrozaminler gibi maddeler de bulunuyor. Mezotelyoma çok nadir görülen bir kanser ve sıklıkla asbest elyafa maruz kalan insanlarda görüyoruz."

DHA

[old_news_related_template title="Obezitenin anahtarı onlarda mı: Kahverengi yağlar ve Nrf1 molekülü" desc="Harvard Üniversitesi bünyesinde genetik ve kompleks hastalıklar üzerine araştırmalar yapan Sabri Ülker Metabolik Araştırmalar Merkezi’nden Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil ve ekibi, Nrf1 molekülünün kahverengi yağ dokularının dejenerasyonunu önlediğini keşfetti. Peki bu keşif bize neyi gösteriyor? Vücudumuzdaki kahverengi yağ oranı ile obezite arasında nasıl bir ilişki var? Nfr1 molekülünün bu ilişkideki rolü ne? Kahverengi yağ oranını artırmak mümkün mü? Prof. Dr. Hotamışlıgil, sozcu.com.tr okuyucuları için anlattı..." image="https://sozcuo01.sozcucdn.com/wp-content/uploads/2018/04/iecrop/shutterstock_14653003_16_9_1523263089.jpg" link="https://www.sozcu.com.tr/2018/saglik/obezitenin-anahtari-onlarda-mi-kahverengi-yaglar-ve-nrf1-molekulu-2338942/"]