Teknolojinin ve çekim güçlerinin artması baz istasyonlarının çoğalmasına sebep oluyor. Artık çocuk parklarında bile karşılaşılan baz istasyonlarının olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Selim Şeker, "Baz istasyonlarının kansere yol açtığı kesinleşti" dedi.

Baz istasyonu sayısının gittikçe arttığını ve kesinleşmiş bir çok etkisinin bulunduğunu kaydeden Prof. Dr. Şeker, “Baz istasyonlarının kanser hastalığına yol açtığı kesinleşti. ABD’de 2016 yılında yayımladığı sonuçlarını paylaştığı bir araştırmaya göre baz istasyonlarının kanser yapıcı etkilerinin bulunduğu ortaya çıktı. Kanserin yanında başka rahatsızlıklara da yol açabiliyor. Örneğin, kalp rahatsızlıkları ve biyolojik dengeyi etkileyebiliyor” şeklinde konuştu.

"KANSER ORANLARI ARTIYOR"

prof-dr-selim-seker

İtalya’da yapılan başka bir araştırmadan bahseden Prof. Dr. Şeker, “Birkaç önce yayımlanan bir araştırmanın sonuçlarına göre daha önce ABD’de bulunan bulguları destekledi ve baz istasyonlarının kansere yol açtığı kesinleşti.” diye konuştu. Bir çok ülkede kansere yakalanma oranlarının arttığının altını çizen Prof. Dr. Şeker, “Bunların nedenleri arasında elektromanyetik radyasyonların ve baz istasyonlarının etkisi çok büyük” diye konuştu.

“EN FAZLA ÇOCUKLAR ETKİLENİYOR”

“İnsan olarak bizler birer elektromanyetik cihazız” diyen Prof. Dr. Şeker, “Beyin dalgaları, kalp atışları, hücre bölünmeleri, vücudun haberleşmesi hep elektrik enerjisiyle oluyor. Hormon ve enzimlerin faaliyetleri elektriksel olarak düzenlenmektedir. Bir insanın tüm fonksiyonları bir teoriye göre 40 Watt’lık güç harcanıyor her gün. Dolayısıyla baz istasyonlarının yaydığı radyasyon insan biyolojisini olumsuz etkiliyor. Bundan en fazla çocuklar etkileniyor. Çünkü çocuklarda gelişim aşaması daha tamamlanmamıştır. Çocukların gelişimi elektromanyetik radyasyonla kötü yönde etkilenerek down sendromu, kalsiyum akışları etkilenerek vücudun iyi beslenmemesi sonuçlarını ortaya koyan yüzlerce makale bulunuyor” ifadelerini kullandı.

"5G İLE ÇÖP KUTULARINA BİLE BAZ İSTASYONU KOYULACAK”

Prof. Dr. Şeker 5G teknolojisiyle beraber hali hazırda bulunan baz istasyonlarına milyonlarca yeni baz istasyonu ekleneceğini ve bu nedenle risklerin daha da artacağını kaydetti. Prof. Dr. Şeker, “Mevcut baz istasyonları arasındaki mesafe yer yer 1 kilometre veya yarım kilometre oluyor. 5G’nin kullandığı frekans milimetrik dalga denilen bir radyasyon çeşididir. Bu dalgalar çok uzun mesafelere ulaşamadığı için en fazla 100 metre aralıklı olarak, otobüs durakları, çöp kutuları ve duvarlara kısacası her yere baz istasyonu koymak mecburiyeti bulunuyor” diye konuştu.

Cep telefonlarının yaydığı radyasyonun beyin hücrelerini öldürdüğünü ve bu hücrelerin yenilenmediğinin altını çizen Şeker, “Bu konuda hükümetlerin tedbir alıp, tamamen güvenli olduğu belirlenene kadar 5G’nin uygulamaya konmamasını tavsiye ediyoruz” şeklinde konuştu.

CEP TELEFONUNDAN YAYILAN RADYASYONUN ETKİSİ NASIL AZALTILABİLİR?

Prof. Dr. Şeker, cep telefonlarının yaydığı radyasyonun etkilerini azatlamak için telefonu kulağa dayamamayı önerdi. Şeker, ayrıca telefonla konuşurken baş parmağın yanak ile telefon arasında tutulmasının söz konusu olumsuz etkileri azaltacağını kaydetti. Şeker, cep telefonlarıyla konuşurken radyasyonların yüzde 50’sinin insan beynine gönderildiğini, yeni teknolojilerle birlikte beyine giden bahsi geçen sinyallerin dışarı verilmesinin gerekli olduğunu söyledi. Prof. Dr. Şeker bu yolla sinyal seviyelerinin azalacağını ve radyasyondan daha fazla korunabilineceğini vurguladı.

Prof. Dr. Selim Şeker kimdir?

Prof. Dr. Selim Şeker, Yıldız Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği bölümünden mezun olup lisansüstü eğitimini George Washington Üniversitesi’nde tamamladı.

2017 yılında Boğaziçi Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümünden emekli olmuş ve yarım zamanlı olarak eğitim vermeye devam etmektedir. Üsküdar Üniversitesi’nde tam zamanlı çalışmalarına devam etmektedir. Çalışma konuları ve verdiği dersler; Elektromanyetik alanların biyolojik etkileri, Elektromagnetik uyumluluk, EM dalgaların kablosuz ortamlarda saçılmaları ve benzeri konulardır.

Araştırma yaptığı konularda yayınlanmış 10 kitap, 15 rapor, 135 konferans bildirisi ve 49 özgün makalesi evrensel bilime katkılarının bir ölçüsüdür.

İHA