Psikiyatri alanında akademik çalışmalarıyla tanınan Prof. Dr. Stephen M. Stahl, Üsküdar Üniversitesi tarafından 'Fahri Doktora' unvanına layık görüldü. Prof. Dr. Stephen M. Stahl’a, nöroloji, psikiyatri ve psikofarmakoloji alanında dünya çapında bilimsel yayınlarının yanı sıra, eğitim ve araştırma çalışmalarıyla bilim dünyasına katkılarından dolayı verilen Fahri Doktora unvanını, Prof. Dr. Nevzat Tarhan tarafından takdim edildi.

PROF. DR. NEVZAT TARHAN: PROF. DR. STAHL, PSİKOFARMAKOLOJİDE BİR İDOL

stephen-stahl

Törende konuşan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bu günün kendisi açısından tarihi bir öneme sahip olduğunu belirterek Prof. Dr. Stephen Stahl’ın psikiyatride özellikle psikofarmakolojide kendisi için bir idol olduğunu söyledi. NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Bağımlılık Merkezi'ni yöneten Prof. Dr. Nesrin Dilbaz ise Prof. Dr. Stahl'ın birçok kişiye psikofarmoloji alanını sevdirdiğini söyledi.

PROF. DR. STEPHEN M. STAHL: YÜKSELEN BİR YILDIZSINIZ

Prof. Dr. Stephen M. Stahl, konuşmasında şunları söyledi: “Onurlandım, etkilendim, bu ülkede çok güzel zamanlarım geçti. Hem hastanemizi hem de üniversitenizi gezme olanağım oldu. Bilmelisiniz ki burası harika bir yer". Öğrencilere de seslenen Prof. Dr. Stephen M. Stahl, “Psikiyatriye hoşgeldiniz. Siz bir farklılık oluşturabilirsiniz” diyerek Fahri Doktora unvanı için Üsküdar Üniversitesi’ne teşekkür etti.

AĞIR ŞİDDET SUÇLULULARI İLE İLGİLENİYOR

prof-dr-stephen-stahl
Stanford Üniversitesi, Los Angeles California Üniversitesi (UCLA), Londra Psikiyatri ve Londra Nöroloji Enstitüsü'nde öğretim üyesi olarak görev yapan Prof. Dr. Stahl, halen San Diego California Üniversitesinde (UCSD) profesör olarak ve İngiltere'de Cambridge Üniversitesinde Psikiyatri Bölümünde fahri misafir kıdemli üye olarak görev yapıyor. California Devlet Hastanesi'nin psikofarmakoloji eğitimini ve akademik programlarını yönlendirmekte, ayrıca şiddetin azaltılmasına yönelik değerlendirme ve tedavilerin yürütülmesini de desteklemektedir.

Prof. Dr. Stephen M. Stahl, California'daki devlet hastanelerinin, özellikle cinayet ve tecavüz suçluların yoğun olarak yattığı hastanelerin başında ve onların konsültasyonunu yapıyor. Yani şiddete meyilli hastalarla ilgileniyor ve onların biyolojik yapısı üzerine de çalışıyor. Tüm dünyada ve Türkiye'de şiddetin gittikçe yaygınlaşmasının sebeplerini sorduğumuz Prof. Stahl, özellikle artışta olan bir şiddet türüne dikkat çekti. İşte Prof. Dr. Stahl'dan sozcu.com.tr'ye özel açıklamalar:

Psikiyatristler açısından şiddetin 3 türlü sebebi vardır. Bunlardan birincisi kişinin psikotik yani şizofreni gibi bir hastalığının olması sebebiyle ortaya çıkan şiddettir. Uyuşturucu ve uyarıcı maddenin ortaya çıkardığı psikozlar da bu türün içinde sayılabilir. Bu kişilerde bir hezeyan durumu görülür ve örneğin 'beni öldürecek, bana zarar verecek' gibi sebepsiz bir düşünceye kapılarak karşındaki kişiye karşı şiddet kullanma durumu ortaya çıkar. Hastanelerde şiddet davranışı nedeniyle yatanların yüzde 20'sini bu grup oluşturuyor.

ÖZELLİKLE GENÇ ERKEKLERDE GÖRÜLÜYOR

İkincisi, dürtüsel şiddet... Bu türde hızlı bir şekilde şiddet davranışının ortaya çıktığı görülür. Bu insanlar kendilerine, insanlara ya da eşyalara zarar verebilirler. Kendilerinin provake edildiklerini ve bu nedenle şiddet gösterdiklerini düşünürler. Bu şiddetin ortaya çıkması için aslında büyük bir provakasyona gerek yoktur, çok basit nedenlerle de ortaya çıkabilir. Örneğin istedikleri bir şey yapılmadığında hemen provake olabilirler. Dürtüsel şiddet, gençlerde özellikle de genç erkeklerde, hele ki madde ya da alkol kullanımı varsa kolayca ortaya çıkabilir. Genç erkeklerde testosteron hormonunun yüksek olması onların kolayca provake olmasına sebep olur.

AKILLI PSİKOPATLAR: DİKTATÖRLER

Üçüncüsü ise, psikopatlar... Mesela bu kişilere örnek olarak Charles Manson'u ya da Kuzuların Sessizliği filmindeki Hannibal Lecter karakterini gösterebilirim. Bu tip şiddet nedeni dürtüsel ya da psikotik değildir. Diğer şiddet türleri sıcak kanlı şiddet olarak anında ortaya çıkarken, bu soğuk kanlı olarak ortaya çıkar. Bu insanlar 'kötüdür'; şiddet davranışlarını planlayarak, soğuk kanlı bir şekilde uygularlar. Erkeklerde psikopatik antisosyal kişilik bozukluğunun görülme oranı yüzde 4 iken, kadınlarda yüzde 2'dir. Ama cezaevlerinde yarı yarıyadır bu oran. Bu kişiler hastanede değil, hapishanededir ve tedavi edilmezler. Hapiste olan psikopatlar genellikle 'aptal' olan psikopatlardır. Akıllı olanlar genellikle diktatör bir devlet başkanı olurlar, şirketleri yönetirler, ABD'de senatör olabilirler... Bu insanlar, diğer insanları manuple eder.

YÜZYILIMIZIN ARTAN ŞİDDET TÜRÜ: REKABETİN GETİRDİĞİ ŞİDDET

Biz psikiyatristlere göre psikotik şiddette bir artış yok. Çünkü var olan psikotik bozukluklar yüzde 1 oranında ve bu oranda değişiklik yok. Psikopatlarda da bir artış görülmüyor. Onların da oranı yüzde 4 civarı. Ama asıl artışı dürtüsel şiddette görüyoruz. Çünkü günümüz insanları yaşamın içinde gittikçe daha çok rekabete giriyor, istediklerini elde etmek için daha çok çaba sarf etmek zorunda kalıyor ve daha çok birbirleriyle karşı karşıya geliyorlar. Bu nedenle daha fazla şey elde etmek için öfkeyi bir şeyi elde etmede, güçlü olduklarını kanıtlamada bir araç olarak kullanıyorlar. Şiddet göstermese de dikkat çekici saçma davranışlarda da bulunabiliyorlar; çığlık atma ve bayılma gibi... Bu davranışların hepsi daha fazlasını elde etmek için. Yani bu şiddetin büyük bir çoğunluğu güç elde etmek, yükselmek için yapılıyor. Eğer toplumdan beklenilen şey saygı ise ve saygı da güçle ilişkilendirildiği sürece, insanlar bu konudaki amaçlarını engelleyen her şeye ve herkese karşı şiddet davranışı gösterebiliyorlar. Gücü elde etmek adına herhangi bir provakosyonla 'sen güçlü değilsin' gibi bir mesaj alırlarsa karşılarında dürtüsel olarak şiddet gösteriyorlar. Bu davranış kadın ya da erkek olsun hepsinde görülüyor.

Yani yüzyılımızın en büyük şiddeti rekabetin getirdiği şiddettir. Devletler, patronlar, başkanlar, insanlar yani herkes güç, saygı, para için savaşıyor. İlla fiziksel bir saldırı da ortaya çıkmayabilir. Bugün mobing, sözel şiddet, maddi şiddet gibi birçok şiddet türünü tanımlıyoruz.

Bu durum özellikle madde kullanımında daha da artıyor çünkü insan madde etkisi altındayken bütün kontrolünü kaybediyor. Son yıllarda dürtüsel şiddetin artışındaki sebep madde ve alkol kullanımının da giderek artmasıdır. Sarhoş erkekler ya kadına ya birbirlerine şiddet gösteriyor. Madde de dürtüsel şiddeti en çok tetikleyen şeylerden biridir. Kendinizi kontrol etme gücü azalır.

PEKİ BEYNİ NELER MUTLU EDER?

Mutlu bir beyin için yapmamız gerekenleri sorduğumuz Prof. Sthal, şu yanıtı verdi:

Mutlu bir beyin için gereken 3 durum var;

Huzurlu bir zihin,

Coşkulu, aşırı bir sevinçten ziyade hoşnutluk ve gönül ferahlığı,

Mutluluk bazen bir şeylerin az, bazen bir şeylerin daha baskın olmasıyla ilgilidir. Mesela endişelerin az olması, acının az olması, stres, sorun, karamsarlıkların az olması ve ayrıca anda kalabilmek ve "şu an hayat çok güzel" diyebilmektir. Bunlar beyni mutlu eden şeylerdir.