TARAF, FETÖ VE SAVCI-GAZETECİ İŞBİRLİĞİYLE TSK'NIN KALBİNE DARBE İNDİRİLMİŞTİ


FETÖ’nün kurdurduğu Taraf Gazetesi 20 Ocak 2010 tarihinde “Fatih Camii bombalanacaktı” manşetiyle çıktı. Balyoz planı, gazetenin iddiasına göre 2002 Aralık ayında hazırlandı. 5-7 Mart 2003 tarihinde Selimiye Kışlası’nda 1. Ordu’ya bağlı tüm komutanlıkların katıldığı toplantıda sunuldu. Yine Taraf’ın var olduğunu iddia ettiği planda, AKP hükümetine karşı bir darbe planının icrası yer alıyordu. “Sakal” “Çarşaf” “Suga” ve “Oraj” planları ise Balyoz adı verilen planın uygulamaya konması için gerekli ortamın hazırlanmasını içeriyordu. Bu ortamın hazırlanması için Beyazıt ve Fatih Camileri bombalanıyor, Ege’de Türk uçağı düşürülüyor. İddiaları ciddiye alanki kendilerinin hazırladığı kumpas İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Türk Ordusu’na resmen darbe vurdu. 365 asker yargılandı. Taraf’ın ‘ihbarcısı’ ve polis-savcıların elemanı Mehmet Baransu da 30 Ocak 2010’da İstanbul’da FETÖ savcılarına bavul içinde belgeleri teslim etmişti. Bu işin kriminal boyutu. Bugüne kadar üzerinde durulmayan bir ‘sahteliğe’ geçelim. Balyoz kumpasıyla ilgili ilk günden bu yana delillerin sahte olduğu askerler ve avukatları tarafından anlatıldı, delillendirildi, kimse dinlemedi. Ancak...

Özden Örnek... 29 Nisan 2018’de hayatını kaybeden Deniz Kuvvetleri eski Komutanı, 2013’te “Canbazı bırak Balyoz’a bak” adlı bir kitap çıkardı. Kitapta şu bilgileri verdi: “Mahkemede ses kayıtları dinlenirken, mahkeme başkanı her sesin sahibini sordu... Kaset kaydına geçmiş olan ezan sesi hakkında ‘Bunu kim okuyor’ diye sormadı.

BU SES NASIL İZAH EDİLECEK?

“Kaydın yapıldığı plan semineri salonu ses geçirmezdir. Özellikle de böyle inşa ettirildi. Seminerden 2 yıl önce E. Orgeneral Necdet Timur zamanında. Şimdi bu ezan sesi olması nasıl izah edilecek? Seminer üç gün sürdüğüne göre neden başka ezan sesi veya trafik sesi yok?” O zaman izah edelim...

taraf

Komutan sorguda fark etti


Dün Emekli Kurmay Albay Suat Aytın’dan bir mektup aldım. Sonra da kendisini aradım ve konuştuk. 44 ay Silivri’de yatan subaylarımızdan. Mektubunda diyor ki…

“Sayın Aytunç Erkin… ‘İstihbarat C Blok’taki çatı katının dili olsa’ konulu yazınızı okuyunca Balyoz davasındaki ilk üç günümü hatırladım. Bu kumpas nedeniyle 22 Şubat 2010 tarihinde gözaltına alındım ve ne olduğunu anlayamadan kendimi Vatan Caddesi’ndeki İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün en alt katındaki nezarethanede buldum. 23 Şubat saat 2.00 civarında binanın 5. veya 6. katında ifadem alınmaya başlandı. Avukatım ve iki polis memuru ile birlikte ifade verme işlemi sabahın ilk ışıklarına kadar devam etti. İfade tamamlanınca odadan dışarı çıktık ve geniş bir salonun köşesinde bulunan makineden fotokopi çekimi başladı. O esnada salonun dört bir yanında küçük odaların olduğunu hatırlıyorum. Neyse fotokopi çekimi devam ederken sigara içmek için salonun küçük bir penceresini açtık ve sohbet ederken bir anda hoparlörden sabah ezanı okunmaya başladı. Ayrıca binanın yan cephesinde bulunan ve Vatan Caddesi’ndeki Hırka-i Şerif Camii’ne çıkan  Akşemsettin Caddesi’nde sabah trafiği başlamıştı. Özgürlüğe kavuştuktan sonra o bölgeden geçerken, emniyet binasından 50 metre yukarısında Mimar Sinan Mescidi Şerifi’ni gördüm.

GELECEK NESİLLERE NOT

Sayın Erkin,
Balyoz davasının ilk günlerinde yaşadıklarımdan bir kesit yazdım. Arkasından gelen 44 aylık Silivri Zindanı macerasını ise ‘Balyoz kumpasının belgesi’ kitabında yazarak gelecek nesillere bir not bıraktım. Yazdığınız konuya katkı sağlamak üzere kitabımdan iki sayfayı size gönderiyorum. Bu konularda yaptığınız çalışmaların yararının ileride görüleceği ümidi ve beklentisi ile size çalışmalarınızda başarılar diliyorum.”
Kurmay Albay Suat Aytın’ın mektubu böyle. İşte solda fotoğrafını gördüğünüz Mehmet Baransu bugün firari olan FETÖ’cü savcılar Zekeriya Öz, Mehmet Berk ve Cihan Kansız’ın arkasında böyle saf tutmuştu. Bavuluyla da sözde Balyoz belgelerini kumpas savcılarına teslim etmişti.

Montajda, yatsı ezanı CD’lere aktarıldı Baransu’ya verildi


Emekli Kurmay Albay Suat Aytın, 1 Temmuz 2016’da “Balyoz Kumpası’nın Belgesi” adlı bir kitap yayımladı. “Ses Kaydında Ezan Sesi Var” başlıklı bölümde iddialarını şöyle sıraladı: “Bilmeyenler için seminer salonu ile ilgili biraz bilgi vereceğim. Salon, Selimiye Kışlası’nın Harem yönüne bakan kısmında en üst katta ve Selimiye Camii’ne yakın bir konumdadır. Etrafında sadece askeri araçların kullandığı bir yol vardır ki tek tük araç geçer. Korna sesi veya motor sesi duymak neredeyse imkansızdır. Peki ifadelerin alındığı İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün 5. katının konumu nasıl. Binanın hemen arkasında Mimar Sinan Mescidi Şerifi var.”

Suat Aytın Suat Aytın


NEDEN BİR KERE OKUNDU?

Şimdi ses kasetinde bir kez duyulan ezan sesi ve trafik gürültüsü ilgili şüpheleri dile getirelim:

Seminer salonu ses geçirmez olduğuna göre ezan sesi ve trafik gürültüsü salonun içine nasıl girmiştir?

Bir an için salonun ses geçirmez olduğunu düşünelim. Seminer üç gün sürdüğüne göre ve ezan ülkemizde 5 vakit okunduğuna göre neden sadece bir kez ezan sesi var?

Suat Aydın şöyle diyor: “Fazla uzatmaya gerek yok. Ses kasetleri 1. Ordu Komutanlığı’ndan çıkarıldıktan sonra camiye yakın yol kenarında bulunan bir binada CD’ye aktarıldı. Montaj işlemi esnasında tahminime göre o saatlerde yatsı ezanı kayıtlara geçti. Bu şekilde hazırlanan CD’lerin savcılığa verilmesi için Mehmet Baransu’ya teslimi gerçekleştirildi.”

basliksiz-5