FETÖ diye bir örgütün olmadığını kanıtlamak mı istiyorsunuz?..
O zaman “Emin Çölaşan FETÖ’cü” dersiniz...



“Metin Yılmaz FETÖ’cü...”
“Necati Doğru FETÖ’cü...”
“Uğur Dündar FETÖ’cü...”
“Saygı Öztürk FETÖ”cü...”



Ergenekon diye bir örgüt bahane edilerek, masum insanlara kıyıldığını milletin vicdanı ne zaman anlamıştı biliyor musunuz...
“İlker Başbuğ Ergenekon terör örgütü üyesidir” denildiğinde...



Genel Yayın Yönetmenimiz Metin Yılmaz yürekli bir Atatürkçüdür... Necati Doğru; gazeteciliğin yüz akıdır... Mustafa Çetin; ülkesi için canını verecek kadar cumhuriyetçidir... Yücel Arı; genç kuşağın aydınlık savaşçısıdır...



Emin Çölaşan?...
Ben size söyleyeyim:
FETÖ’nün medya imamıdır...
Beş vakit namazını kaçırmaz... Cebinde her zaman kenarı işlemeli külahı vardır... Rakı falan içmez... Restoranlarda garsonlara “İçinde domuz var mı?” diye illa sorar...
Melih Gökçek’e sevgisi, parsel işinden gelir...
Hoca Efendi’den, arada bir çıkarıp mis gibi kokladığı bir peçetesi vardır...
FETÖ üniversitesinde doktora cübbesi giydirmişlerdir... Gülen’in yanında süklüm büklüm yüzlerce fotoğrafı internette dolanır...
“Ne istedi de vermedik” diyen de o dur...



Bakın; size komik geldi...
Şimdi “Emin Çölaşan FETÖ’cü” dedin mi...
Gerçek FETÖ’cüleri aklarsın...



Bizler daha ilk başlarda FETÖ’nün devlete sızdığını, iktidarla birlikte yargıyı kullanarak cumhuriyeti sahiplenecek kim varsa yok etmeye çalıştıklarını yazıp-çizdik...
FETÖ’nün ne mal olduğunu ilk günden bildik...
“Aldatılmadık...”



Şimdi de şunu biliyoruz:
Bu günler gelip geçecek...
Aydınlık Türkiye için direnen bu yiğitler, insanların yüreğinde hep olacaklar...
Ama kendi hukuksuzluklarının enkazı altında kalacakları kimse hatırlamayacak...