Çok seviniyorum, rüyamda...
Andree’ye “Tez ört başını” diyorum, bağırarak itiraz ediyor, onu şu an itibarıyla rüyamdan çıkarıyorum...



Badem bıyık bırakıyorum, benim bıyıklar dikine dikine... Berber “Dikine olması iyidir abi, ileri ileri demeye gelir” diyor...
Fonda bir müzik var rüyamda, devamlı “Aynı suyu içmişiz biz, bi daha bi daha” çalıyor...
Kazanmam kesin gibi...
Çünkü mahallede çok yaşlı vardı, hepsi öldü kayıtları duruyor, kalkıp Kemal Kılıçdaroğlu’na oy verecek değiller...



El öpme antrenmanları yapıyorum...
Bir atlayışta eli yakalayacaksın... Üç metreye kadar yanaşmak şart... Dudaklar “U” derkenki şekilde hazır tutulmalı... Ayaklar üzerinde yaylanıp hedef tespit ettikten sonra, kutlu ele nişan alıp adeta uçuyorsun...
İyi nişan almak şart, yoksa kutlu eli öpeyim derken korumanın kıçını öpmeyeyim...



Alkışlama antrenmanlarına geçiyorum...
Bunun için televizyonda haberleri açın... Spiker ne derse desin, alkışlayın... Burada önemli olan alkışlanacak sözü bulmak değildir, önemli olan alkışlarken gözükmektir... Haliyle eller alkışlarken ayaklar sizi zıplatacaktır...
Haberler bitti, hava raporuna mı geçti...
Alkışa devam adeta...



Kırmızı halım var rüyamda, henüz seçilmediğim için kendim taşıyorum sırtımda... O sırada vitrindeki televizyon “Şoför uyudu, otobüsü dereye uçurdu” diye haberleri verdi mi, atıyorum halıyı “Türkiye seninle gurur duyuyor” diye basıyorum alkışı...
Demek ki alkışlama eğitimim tutmuş...



Çok boş “parsel” var inşallah...
“Proje inceleme gezisi” olarak Moldova iyi diyorlar, gideyim yakından göreyim...
Kaldırımları söküp yeniden yapmayı düşünüyorum, bir de giderken yeniden söktürüp döşetirsem, etti iki...
Yarın dua okur gibi dudak kıpırdatma çalışmalarım başlıyor...



Çok güzeldi...
Rüyamda belediye başkanı adayı olmuşum inşallah...