Dün ölüm yıldönümüydü...
“Kemal Sunal” denilince hâlâ gülümsüyoruz...

*

İnek Şaban” sinema değildi...
Gerçekti...
Turgut Özal’ın “Gerekirse fabrikaları bir dolara satarım, neticede küçük Amerika oluruz” dediği günlerdi...
Meydanlarda deli gibi alkışlanıyordu...
Biz “İnek Şaban”a gülüyorduk...

*

İki darbe yedikten sonra önce başbakan, sonra cumhurbaşkanı olan Demirel döneminde “Düttürü dünya” Anadolu sinemalarını senede iki kez dolanıyordu...
İnsanlar Kemal Sunal’a gülüyordu...
Çok komik gelmişti...

*

Tansu Çiller başbakan olduğunda, belediye zabıtalarını kapıda görüp “Merhaba asker” diye selamladığında “Davaro” perdelerdeydi... “Şimdi bacınız size iki anahtar verecek, bu bacınızı başbakan yapacak mısınız?” diyerek sorduğunda, meydanlar “Yaparız” diye inlediğinde ve Tansu Çiller iki anahtar vermek üzere seçildiğinde “Davaro” Anadolu sinemalarını üçüncü kez dolanıyordu ve hâlâ gişe rekorları kırıyordu...
Çünkü çok komikti

*

Ecevit, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in anayasa kitabını nazikçe uzatmak yerine başına attığı zaman...
Ecevit buna küsüp ülkeyi ekonomik krize soktuğunda “Kibar Feyzo” en çok kaseti satılan filmdi...

*

Fransız devrimini bir anlamda tiyatrolar hazırladı... Çoğu gizli-saklı, bodrum katlarında oynanan “siyasi komedileri” seyreden halk, 14 Temmuz 1789’da Bastille Hapishanesi’ni bastı... Bu tarih tek kişi rejimlerinin sonu, parlamenter rejimlerin başı sayıldı...
Kemal Sunal 82 sinema filmi yaptı...
Görüyorsunuz, çok faydası oldu...
Cumhuriyet yıkıldı...

*

“Salako” bir gerçekti...
Biz onu sinema sandık...

*

Bence Kemal Sunal filmleri aralıksız gösterilmeli...
Ta ki millet “salako”nun kim olduğunu anlayana kadar...

sozcu-banner-1