Kız almışız, akrabalık hukukuna dayanarak Fransa’dan kuzeni aradım:
“Fransa’da Sarı Yelekliler neye kızdılar?... Cumhurbaşkanı Macron kendine 1100 odalı kaçak bir saray yaptırdı da... İçini Hindistan mermerleri, varak koltuklar, altın bardaklarla mı donattı?...”
“Hayır...”



“Peki kuzen, Çakal Carlos ile Oslo’da gizli toplantılar yaptı da... Çakal ile sahneye çıkıp şarkı söyledi de... Yeni anayasayı teröristlerin yazmasını mı istedi?...”
“Hayır...”



“O zaman ayakkabı kutuları, hesap makineleri, kamyonetle taşınan dolarlar ile yakalandı da... Hırsız dört bakan hakkında soruşturma yapılmasına izin verilmedi de... Tarihin en büyük rüşvet olaylarından birisini ört-bas mı yaptılar?..”
“Hayır...”



“Devleti bir papaza teslim etti de... Papaz yargıyı, bürokrasiyi, orduyu ele geçirdi de... Ülkenin yüzlerce aydınını, gazetecisini hapishanelere doldurdular da... Onlarcası öldürüldü, kimi kendini astı, kimisi kendi kafasına kurşun sıktı, kimisi hücrede ölü bulundu... Genelkurmay Başkanı’nı “terörist” diye hapishaneye kapattılar da... Sonunda “Öyle bir örgüt yokmuş” mu dediler?...”
“Hayır, hayır...”
“Fransız milli bayramlarını kaldırıp, yerine İsa’nın kutlu doğum haftasını getirip... Okullarda milli marşları yasaklayıp... 1 milyon papaz yetiştirmeye mi kalktılar...”
“Hayır...”



“Macron parlamentoyu yok sayıp, kanunları kendisi mi yapmaya başladı?...”
“Hayır...”



“Demokratik rejimi yıkıp tek adam rejimine mi geçti?..”
“Hayır...”



“30 milyon Fransız devlet desteği ile yaşarken, memura-işçiye-emekliye yüzde 4 zam verip, adam kendi maaşına yüzde 26 zam mı yaptı?...”
“Hayır...”



“Eee ulan ne halt diye ayaklandınız?...”
“Mazota zam geldi...”



İşte ben hep söylerim:
Bu sürü gibi Fransızlar adam olmaz...