Siz Ankara’daki sarayı biliyorsunuz, Okluk Koyu’nda yapılan yazlık sarayı da bilin...
300 odalı...
İrili-ufaklı yirmi salon...
Etrafı 4 metre yüksekliğinde kilometrelerce beton duvarla çevrili...
2000 misafiri ve güvenlik ordusunu aynı anda barındıracak kapasitede...
Bir insan 2000 kişi ile niye tatile gider?..

*

Birinci derecede sit alanı orası... Ama 50.000 ağaç kestiler... Tarumar ettiler ormanı... Yollar açıp, binlerce kamyon beton ve demir döküyorlar...
Savunma füze sistemi kuruyorlar, iyi mi?..

*

Ege Bölgesi’nden oy alamayınca, büyük bir doğa kıyımı başladı...
Rahmi Turan ağabeyin ve sevgili Can Pulak’ın doğa için çırpınan yazıları olmasa, kimse farkında olmayacak...
Dantel gibi koyları imara açtılar...
4 bin yıllık tarihi patika yollara asfalt döşüyorlar...
Muğla’nın antik bölgelerinde, yemyeşil ormanın, asırlık çamların altını eşip kömür arıyorlar...
Koy, kumsal, kıyı kalmadı, kepçeler-dozerler bıçakları ile ağlayan yeşil canlıyı parçalayan sırtlanlar gibiler...
Kuş sesleri sustu, motor sesleri geliyor...
Çam kokusu gitti, orman mazot kokuyor...

*

Bu katliam kararlarını alanlar “doğa” deyince aklına mangal gelenler...
Ağaç onların gözünde sadece kerestedir...
Orman; arsa...
Sadece kültürsüz, görgüsüz değiller... Merhametsiz, acımasızlar da...
Ve saygısız...

*

“Öte dünyada, hesap gününde bir kuş Allah’a diyecek ki; sor o kuluna, benim yuvamı niye yıktı” diyor Hacı Bayram...
Ve bir sincabın hakkı vardır...
Bir kumrunun, bir kırlangıcın, bir kaplumbağanın, bir karacanın...
O yuvası dağıtılan sülünlerin, ormandan kovulan ceylanların ahı vardır...

*

Kuşun hesabı vardır...
Önümüzdeki günlerde yakana yapışır dilerim...
Ve kuş soracaktır...

sozcu-banner-1