ANALİZ

AİHM’in Demirtaş kararı ile ilgili sadece rezil olduğumuzla kalırız


Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi  (AİHM) HDP eski Eş Başkanı ve HDP Cumhurbaşkanı adayı Selahattin  Demirtaş’ın tutukluluğuna ilişkin makul sürede yargılanmadığını savunarak serbest bırakılmasını istedi biliyorsunuz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ise haberi öğrenir öğrenmez “Bizi bağlamaz karşılık vereceğiz” dedi.
Nasıl bir karşılık verileceğini henüz bilmiyoruz.
Ancak çok belli ki Demirtaş AİHM istedi diye serbest bırakılmayacaktır.
Peki AİHM kararına uymazsak ne olur?
Bu mahkemenin kararları bağlayıcı mı?
Uyulmazsa bir yaptırımı var mı?
Açıkçası hem bizdeki hem de diğer Avrupa ülkelerindeki hukukçular bu konuda kesin bir görüş birliğine sahip değil.
Yaygın anlayış AİHM kararlarının “bağlayıcı” olduğu yönünde ama aksi durumda bir yaptırım da bulunmuyor.
Nitekim başta Türkiye olmak üzere birçok ülke daha önce bu mahkeme tarafından verilen bazı kararları uygulamadı.
Elbette anlaşmalar ne olursa olsun egemen bir devletin kendi yargısı dışındaki bir yargı kurumunun alacağı karara uymama hakkı olduğu söylenebilir.
Her ne kadar Avrupalı hukukçuların ezici çoğunluğu “Ortak bir imza atıldıysa buna uyulması da gereklidir” diyorsa da sorun “yaptırım” uygulanamamasında.
Pratik olarak AİHM kararlarını uygulamayan bir ülkeye yaptırımda bulunmak çok zor.
En çok uygulanan yaptırım “para cezası” oluyor ki, devletler genellikle bu cezayı sorun etmeden ödüyorlar; böylece konu da kapanabiliyor.
Bu durumda AİHM kararlarını uygulamayan ülkeler en fazla diğer ülkeler tarafından “ayıplanabilir”, bundan ötesi de pek olmaz.
Selahattin Demirtaş olayı Türkiye’nin uluslararası alandaki yeni ve güçlü bir sorunudur, buna karşı olacak tek şey dünyaya karşı yine rezil duruma düşeceğimizdir.
İktidar ve destekçilerinin uluslararası ilişkilerde “rezil olma” kaygısını pek taşımadıkları dikkate alınırsa Demirtaş’ın hapis hayatının  daha süreceğini söylemek yanlış olmaz.

BUNU YAZMAK GEREK

Demirtaş kararı CHP’yi AKP’den daha çok sıkıştıracak


Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AİHM tarafından Selahattin Demirtaş hakkında verdiği karara anında “bizi bağlamaz” karşılığını vermesi AKP içinde bir çalkantıya neden olmayacaktır.
Sadece yerel seçimde “Kürtlerin de oyunu almalıyız” diyen kesimleri biraz tedirgin edecektir.
Ancak Erdoğan hakim konumda olduğu için başı sıkıştığında HDP ile pazarlık masasına oturabilir ve seçime çok az bir zaman kala Demirtaş’ı tahliye ettirebilir.
Sanıyorum bu konu CHP’nin başını daha fazla ağrıtacaktır.
Çünkü CHP, hukuk açısından AİHM kararının uygulanmamasını eleştirmek durumundadır.
Bu da Erdoğan ve çevresinin en hevesle beklediği durumdur.
CHP istediği kadar “hukuk, uluslararası anlaşmalar, Türkiye’nin itibarı” desin, Erdoğan ve AKP’lilerin “İşte görüyorsunuz CHP yine terörden yana tavır aldı” suçlamasının önüne geçemeyecektir.
CHP ilk açıklamasında; “Karara uyulmalı, Demirtaş tahliye edilmeli” dedi.
Bu hukuk ve demokrasi açısından önemli bir tavır.
CHP bu kez AKP’nin hukuk dışı söylem ve saldırılarından korkmadan söyleminin arkasında durmayı başarırsa bu Türkiye’nin hayrına olacaktır.

MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

Konut satışında esas konu “el değiştirme” sayısı


Hazine’nin teslim edildiği damat Berat Albayrak bu yılın ilk 9 ayında 1 milyon konut satıldığını açıkladı.
Albayrak bu açıklamasının “ekonominin ne kadar iyi gittiğinin” bir kanıtı olduğunu da vurguladı.
Önceki günkü yazımda toplam konut satışının yanıltıcı olabileceğini, krizin çıktığı ağustos ayından bu yana ne kadar konut satıldığını merak ettiğimi belirtmiştim.
Ekonomiyi iyi bilen bir dostum aradı dün ve “merakında haklısın ama asıl sorman gereken son dönemde kaç konutun el değiştirdiği” dedi.
Ne dediğini tam anlayamayınca “yani?” diye sordum.
Ekonomist dostum “yanisi basit” dedikten sonra “Bakan sıfırdan satış rakamlarını verdi. Bunlar bir milyon. Peki daha önce sıfırdan alınmış konutlar da dahil, son iki ayda kaç konut el değiştirdi, bankalar tarafından haczedildi, asıl bunun rakamı çok önemli” dedi.
Ardından ekledi “Elbette kesin rakamlar veremem ama bankacı dostlarımdan aldığım bilgiye göre yüzlerce hatta binlerce konut sahibi, taksitlerini ödeyemediği için ya evini çok düşük fiyata satıp borcunu kapatıyor ya da bankalar ödenmeyen kredilere karşı evlere el koyuyor.”
Dün Hürriyet Gazetesi’nde ekim ayında 145 bin konutun satıldığını bunun 71 bininin el değiştirdiği belirtiliyordu. Acaba bunların kaçı “zaruretten” oldu?

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

Metrodaki onarılan yürüyen merdivenler ile ilgili bir talep


Günlük hareketlerim nedeniyle metroyu da çok sık kullanıyorum.
Çoğu zaman tanık olduğum ve vatandaşların da tepkisine neden olan bir konuyu dile getirmek ve metro yönetimini uyarmak istiyorum.
Doğal olarak zaman zaman yürüyen merdivenler bozuluyor ve onarıma veya bakıma alınıyor.
Aşağı doğru hareketli yürüyen merdivenlerde bir arıza varsa pek sorun yok, merdivenleri yürüyerek inmek o kadar zor değil.
Ancak bazen yukarı yönlü yürüyen merdivenlerde arıza oluyor ki onarımı sırasında herkes dik merdivenleri tırmanmak zorunda kalıyor.
Elbette asansörler de var ama kalabalıklar için bu yeterli değil.
Yürüyen merdivenler çift taraflı çalışır.
O halde onarılacak merdiven yukarı yönlüyse onun onarımı süresince inen merdivenin yönü tersine çevrilebilir.
Muhtemelen yürüyen merdiven görevlileri o anda bunu akıllarına getirmiyor.
Metro yönetimi bakım ve onarımlar sırasında bunu kural haline getirebilir.