MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

AKP iyice uçtu da bilim insanları da uçacak mı?


Küçük damada yaptırılan Teknofest AKP’liler için çok gurur verici oldu.
Öyle ya, vatandaş elimizdeki SİHA’larla bütün dünyayı dize getireceğimizi sanıyor.
Türk tanklarının giremeyeceği ülke olmadığını düşünüyor.
Yerli helikopterimizin şu anda eşinin benzerinin olmadığına inanıyor.
Yerli savaş uçağımızın Amerika’yı bile fethetmekte birebir olduğunu zannediyor.
Teknolojide ne Japonya, ne Amerika, ne Almanya’nın elimize su dökemeyeceği hissine kapılıyor.
Hakkını teslim etmek gerekir ki iktidar algı yönetimini çok iyi beceriyor.
6 F-16 eşliğinde yolcu uçağından üstünde sayısız cumhurbaşkanlığı forsu bulunan üniformayla inen Erdoğan’ın karşısında bütün dünyanın titrediğini düşündürebilmek az şey değildir.
İşte bu “gurur dolu” Teknofest günlerinde konuşma yapan Erdoğan bir de dünyanın dört bir yanına dağılmış Türk bilim insanlarına bir çağrı yaptı.
“Geri dönün” dedi Erdoğan.
‘’Bilim insanlarının ülkeye dönüş seferberliğini başlatıyoruz. Dünyanın her tarafındaki bilim insanlarımızı başlattığımız bilim ve teknoloji hamlesine katılmaya davet ediyorum’’ diye konuştu.
Bu sözleri duyunca beni de bir merak sardı.
Örneğin Türkiye’ye bilim ve teknoloji alanında büyük katkılar sağlayacak kaç bilim insanımız yurtdışında?
Bu bilim adamları hangi alanlarda çalışıyor?
Bulundukları yerden ne kadar memnunlar, geri dönmek isterler mi?
Ama asıl önemli sorular bana göre başka.
Bu bilim insanlarının neden yurtdışına gittiklerini çok merak ediyorum.
Gerekçeleri neydi bu bilim insanlarının?
En çok hangi dönemde gitti bu bilim insanları yurtdışına?
Gitmelerinde Türkiye’deki siyasi ortam, bilime değer verilmemesi, bilim insanlarına yönelik saldırılar etkili oldu mu acaba?
Erdoğan “geri önün” çağrısı yapıyor ama bu bilim insanlarına cazip olanaklar sunulacak mı? Bu bilim insanları sadece “vatan aşkı” söylemiyle mi geri döndürülmek isteniyor?
Siz de merak etmiyor musunuz, “geri dön” çağrısı yapılacak kadar ihtiyaç duyduğumuz sayıdaki bilim insanının neden gittiklerini!

KAFAMI BOZAN ŞEYLER

Burası Türkiye imiş Türk Lirası geçermiş


Bu iktidarın “bir kuruş bile harcamadan yaptık” dediği otoyollar, köprüler, denizaltı geçişler için para ödüyoruz.
Bu ödemelerimizi Türk Lirası ile yapıyoruz değil mi?
Öyle olmasına öyle ama aslında öyle değil işte.
Çünkü bu fiyatlar “dövize endeksli” olarak düzenlendi.
Saray, “Burası Türkiye” diyor bu nedenle her türlü harcamayı Türk Lirası ile yapacağız.
Kulağa çok hoş geliyor da uygulama böyle mi peki?
Ya da saray dediğini gerçekten yapacak mı?
Köprü, otoyol ve denizaltı geçişlerindeki “dövize endeksli” fiyat tarifesi de değişecek mi?
Müteahhitlere ödeme döviz ile mi yapılacak yoksa kredilerin alındığı gün itibarıyla uygulanan kurlara göre mi olacak?
Size basit bir örnek vereyim;
Körfez Köprüsü 2016’da açıldığında geçiş 121 TL idi. Bu fiyat 2017’de 142, Ocak 2018’de 152, Eylül 2018’de 255 TL oldu.
Bakalım “Türk Lirası geçen Türkiye’de” Körfez Köprüsü’nün fiyatı gelecek ay ne kadar olacak?

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

Vicdansız metrobüs yöneticileri


Haftada birkaç kez mutlaka metrobüs kullanıyorum.
Daha önce de yazdım ama hiçbir şey değişmiyor.
Bir kere daha yazacağım.
Zincirlikuyu ana durakta bekliyorum.
3 dakika, 4 dakika, 6 dakika otobüs gelmedi.
İnsanlar yığıldıkça yığıldı.
Oysa kameralardan görüyor yöneticiler.
Hemen iki boş otobüsü devreye sokmaları mümkün.
Nedense yapmıyorlar.
Derken Avcılar’dan gelen otobüs yanaşıyor perona.
İçi tıklım tıklım. Durakta bekleyen insanlar birbirini ezerek binmeye çalışıyor.
Kimsede vicdan da mı kalmadı?
Yoksa olmayan “Mıriz” nedeniyle araç sayısını azaltıp otobüsleri doldurdukça doldurmaya mı çalışıyorlar?
İkinci konu; Zincirlikuyu’dan kalkan otobüsler Mecidiyeköy’e neredeyse tam dolu geliyor.
Akşam saatlerinde bir iki otobüsü boş olarak Mecidiyeköy’e göndermekte yarar var.

KOMİK

Terörist ve FETÖ’cü tanımı çok kolay


Bir arkadaşım dedi ki “İktidar hangi kadının PKK’cı veya terörist olduğunu hangi kadının FETÖ üyesi olduğunu çok kolay anlıyor” dedi.
“Nasıl?” diye sordum merakla.
“Çok basit” dedi “Eğer başı açık bir kadın hükümeti eleştiriyorsa PKK’cıdır, teröristtir, yok eğer başı kapalı bir kadın hükümeti eleştiriyorsa FETÖ üyesidir.”
Pek yanlış tanım değil.

CANIMI SIKAN ŞEYLER

Gel de İstanbul’a aday ol bakalım


İktidar partisinin İstanbul adayı belli değil.
CHP’nin adayı da ortada yok.
İktidar avantajını kullanarak aday açıklamasını sona bırakabilir.
Ayrıca nasıl olsa kazanacağına inandığı için adayını saklamayı tercih bile edebilir.
Ama özellikle CHP’nin adayını son ana kadar saklaması bana göre çok yanlış.
Aday şimdiden ilan edilmelidir ki çalışsın, halkın gözüne girsin, seçimi kazansın.
Gerçi belki bu da anlamını kaybetti artık.
Niye biliyor musunuz?
İstanbul Büyükşehir Belediyesi “parasının bittiğini” ilan ederek henüz bitmemiş metro inşaatlarına devam etme gücünün kalmadığını açıkladı.
Bunun üzerine metronun kalan inşaatlarını Ulaştırma Bakanlığı devraldı.
Yani artık İstanbul metrosu sarayın kontrolündedir.
Bu durumda diyelim ki CHP adayı seçimi kazanacak.
Ne olacak?
Sarayın kapısına dayanıp yalvar yakar metro inşaatlarının devam etmesini mi isteyecek?
Ki muhtemelen bu bile olmayacak çünkü eğer Erdoğan İstanbul’u kaybedeceğini anlarsa kentin bütün kaynaklarını kesecektir.
Yayınlanan 17 nolu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi zaten buna elveriyor.