ANALİZ

Amerika, Menbiç’ten de çekilecek


Öncelikle benim de paylaştığım bir kuşkuyu dile getirmeliyim.
Herkesin merakı şu; “60 gün boyunca çatışmaların yaşandığı belirtilen Afrin’de bir anda ne oldu da tek kurşun atmadan kenti ele geçirdik?”
Ve devam ediyor soru tabii; “Madem tek kurşun atmadan PKK kenti terk edip gidecekti, o şehitleri niye verdik?”
Haklı endişeler bunlar.
İktidarın gizli anlaşmalar yaptığı konusunda şüpheler var.
Amerika’nın PKK’yı Afrin’den çektiği bunun için başka tavizler aldığı da iddialar arasında.
Bunların hepsi gerçek olabilir.
Hele bugünkü iktidarın “içe başka dışa başka” politikalarını bilenler için bunların hiçbiri şaşırtıcı değil.
Ancak bütün bunlara rağmen göz ardı edemeyeceğimiz bir gerçek daha var.
Bir bölgeye komşu olmayan, bu bölgede insanları yaşamayan ülkeler ne kadar güçlü olurlarsa olsunlar askeri güç karşısında bir değil birkaç kez düşünmek zorundadır.
Türkiye belki de kimsenin beklemediği biçimde askeri güç kullandı. Askerini her gün takviyeler de yaparak bir başka ülke topraklarına soktu.
Yaygın görüş dünyanın egemen güçlerinin bu operasyonu durduracağı yönündeydi.
Öyle olmadı. Olamazdı da. Belki AKP iktidarının bile aklına gelmiyordu bu. Baskılara direnir gibi yaparak çekilmeyi böylelikle iç kamuoyuna “görüyorsunuz bütün dünya bize karşı birleşiyor” deme şansı bulmayı umut ediyordu.
Oysa Türk askeri yürüdükçe “çıkın” taleplerindeki sesin gücü azaldı sonunda duyulmaz hale geldi ve PKK’lı teröristler de sessiz sedasız Afrin’i terk edip gitti.
Şimdi göreceksiniz aynı şey Menbiç’te de olacaktır. Amerikan askerinin Türk askeri ile karşı karşı gelmesi ihtimali çok düşüktür hatta yoktur.
Amerika “deli” mi ki ülkesinden çok uzaklarda bir savaşa girecek.
Tabii diyeceksiniz ki “Vietnam, Kore, Afganistan, Irak, Suriye örnekleri sana yetmiyor mu?”
Türkiye bu ülkelerin hiçbirine benzemiyor.
Birincisi hepsinden farklı olarak sadece bu topraklarda 1000 yıllık devlet sahibi.
Ülke nüfusu genç ve dinamik,  girişken.
Ülke kaynakları çok zengin.
Ama bunlardan da öte bu ülke Erdoğan zihniyetine rağmen “demokratik bir hukuk devleti” ve ne kadar örselenirse örselensin hâlâ “laik” anlayışla yönetiliyor.
Böyle bir ülkeye Irak’a saldırdığı gibi saldıramaz Amerika. Eser gürler ama sıkıyı görünce mutlaka çekilir. Menbiç’te göreceksiniz olacakları.
Bu gerçeği yıllardır anlatmaya çalışıyoruz. Bu iktidar şimdi; muhtemelen ne yaptığının bile farkına varmadan gördü bu gerçeği.
Şimdi umarım ve dilerim, gelinen bu noktayı seçim kazanmak için kullanıp “bir kişinin geleceği” için paramparça etmezler.

BUNU YAZMAK GEREK

Sahibinden almadım ki ona vereyim


Türk askeri Afrin’e girdi, Amerika “Kaygılıyız” açıklaması yaptı.
Kendi topraklarında 60 gün süren operasyona en küçük tepki gösteremeyen Suriye Devleti “bu bir işgaldir” açıklaması yaptı.
Hepsini anladık bir de Mısır çıktı “İşgalci Türkler ülkesine dönsün” diyor.
Bence hiçbirini ciddiye almamak gerek. Çünkü “mecburen” böyle konuşuyorlar.
Uluslararası ilişkilerde bu böyledir. Çaresiz kaldığınız anlar olur. Ama bir şey söylemeniz de gerekir. Bu söyleyecekleriniz sonucu değiştirmez ama sizin hanenize “görevini yerine getirdi” diye yazarlar.
Türk askeri 41 yıl önce Kıbrıs’a çıktı. Hâlâ orada.
Şimdi Afrin’de Türk askeri.
AKP Genel Başkanı diyor ki “Afrin’i gerçek sahiplerine vereceğiz.”
Olmaz, olamaz. Afrin’in gerçek sahibi Suriye.
O ülkenin vatandaşları kendi topraklarını savunmak yerine soluğu Avrupa’da almak için Türkiye’ye yığılmış. O ülkenin yöneticileri de kendi topraklarına yabancı terör unsurlarının yerleşmesine ses etmemiş, onlara gücü yetmemiş belki.
Demek ki Türk askeri Afrin’i gerçek sahibinden almadı, niye geri teslim etsin? En azından onlar hak etmiyor zaten.

YENİ ÖĞRENDİM

Aslında savcıların harekete geçmesi gerek ama...


Bu köşede dün AKP Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar’ın sözlerine yer vermiştim. Tayyar parası olan cemaatçilerin mahkemelerden kurtulduğunu, Erdoğan’ın etrafının sarıldığı ve gerçeklerin kendisine ulaştırılmadığını ileri sürüyordu.
Özellikle FETÖ borsası konusunda savcıların çoktan harekete geçmiş olması gerekiyor ama yargı şu an AKP Genel Başkanı’nı ayakta alkışlamakla meşgul olduğundan fırsat bulamıyor herhalde.
Yargı kılını kıpırdatmıyor ama bakalım Adalet Bakanı ne yapacak? Çünkü CHP Balıkesir Milletvekili Mehmet Tüm Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’e yazılı soru önergesi ile şu soruları sordu:
Tayyar’ın sözünü ettiği ‘FETÖ borsası’ nedir, bakanlığınızın konuya ilişkin herhangi bir araştırması var mıdır, kurumunuza herhangi bir şikayet ulaşmış mıdır?
FETÖ davalarında ‘itirafçı’ olduğu gerekçesiyle tahliye edilen kişi sayısı kaçtır? Bu tahliyelerin mahkemeler ve bulundukları bölgelere göre dağılımı nedir?
Bahsi geçen ‘itirafçılık adı altında tahliye’ düzenine ilişkin HSK’ya yapılan başvuru veya suç duyurusu sayısı nedir?
Görevi kötüye kullanma ve rüşvet suçlamasıyla hakkında soruşturma başlatılan hakim veya savcı sayısı kaçtır?
Bakanlığınız itirafçılık sistemini nasıl denetlemektedir? İtirafçılığa ilişkin herhangi bir yasal düzenleme yapılacak mıdır?
100 binden fazla kamu emekçisi hukuksuz yere işten atılırken, FETÖ tutuklusu kişilerin parayla serbest bırakılması hangi adalet anlayışının sonucudur?
Suçunu bilmeden cezaevine atılan insanların suçu milyonlarca dolarının olmayışı mıdır? Askeri öğrencilerin suçu FETÖ borsasında itirafçılık anlaşması yapmaması mıdır?

MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

BAE kimin hizmetinde, bize niye söylemiyorlar?


Birleşik Arap Emirlikleri çok küçük ama çok zengin bir Arap şeyhliği biliyorsunuz. Bu ülkeyle aramız bozuldu son zamanlarda.
Çünkü Katar’la olan ilişkileri limoni olduğunda Türkiye Katar’dan yana tavır koydu. O günden beri bize düşmanlık yapıyorlar.
BAE şimdi de Afrin operasyonuna karşı çıkmış.
Dışişleri Bakanlığı da dün bir açıklama yayınlayarak BAE’yi kınadı. Açıklamada şöyle bir cümle var; “BAE Dışişleri Bakanı’nın, Türkiye’nin Suriye’ye müdahale ettiğine ve Arap dünyası için bir tehdit oluşturduğuna dair açıklamasını anlamak ve iyi niyetle bağdaştırmak mümkün değildir. Esasen bir süredir tarihimize ve Arap dünyasıyla ilişkilerimize yönelik karalama niteliğindeki beyanlarıyla BAE yetkililerinin hangi çevrelere hizmet etmeye çalıştıkları da gayet iyi bilinmektedir.”
Beni aldı mı bir merak şimdi...
BAE’nin hangi çevrelere hizmet ettiği gayet iyi bilinmekteymiş.
Cahilliğime verin. Ben bilmiyorum. Bilen var mı, onu da bilmiyorum.
Ama diyorum ki “Böyle çetrefilli açıklamalar yapmak yerine açıkça (BAE şu ülkelere ve şu zihniyetlere hizmet etmektedir) deyin biz de bilelim, dünya da bilsin ve herkes neresini üstüne alınacaksa alınsın.”