KAFAMI BOZAN ŞEYLER

Ceceli vakasında kafayı o yapımcıya taktım daha çok


Saray sanatçılarından Mustafa Ceceli’nin ayrıldığı eşinin bir türkü sanatçısı ile lezbiyen ilişkisi varmış, biri bu ilişkiyi görüntülemiş, Mustafa Ceceli de çocuğu etkileniyor diyerek bu görüntüleri mahkemeye vermiş ve velayet davası açmış, falan filan.
Bunlar elbette magazin açısından önemli haber olabilir. Ama beni çok fazla ilgilendirmiyor.
Ben bu konuda kafayı skandalda adı geçen sanatçın Polat Yağcı adlı yapımcısına taktım.
Neden mi?
Skandal ortaya çıkar çıkmaz bu şahıs, anladığım kadarıyla şirketin de patronu, yazılı bir açıklama yaptı.
Hayli ahlaklı ve ilkeli olduğu anlaşılan bu kişi şöyle demiş açıklamasında; “Yaklaşık iki yıldır Poll Production çatısı altında sanatsal faaliyetlerini sürdüren İntizar’ın medya vasıtasıyla kamuoyuna yansıyan haberlerini üzüntü ve şaşkınlıkla okuduk. Kendisinin bugün itibarıyla şirketimizle hiçbir bağı kalmamıştır. Saygılarımızla.”
Bu yapımcıya göre bir kişinin cinsel tercihi “üzüntü ve şaşkınlık” yaratacak ölçüde kötü, o halde ilişkinin hemen kesilmesi gerekiyor.
Tabii bu açıklama sanat dünyası başta olmak üzere büyük tepki yarattı.
Şimdi sıkı durun. Bu açıklamayı yapan sanki o kişi değilmiş gibi dün bir de görelim, yeni bir açıklama gelmiş.
Yeni Türkiye’nin neredeyse resmi duruşu haline gelen “herkesi salak yerine koyma” eylemi burada da kendini göstermiş.
Meğer o yapımcının açıklaması kamuoyunda yanlış anlaşılmış. Bu yanlış anlaşılmaları düzeltmek için detaylı bir açıklama yapma zorunluluğu doğmuş.
Meğer bu ahlakçı yapımcı sanatçı ile yollarını kişisel cinsel tercihi nedeniyle yapmamış. Meğer o sanatçı şirketi bu konuda hep yanlış yönlendirmiş. Meğer bu ahlakçı yapımcının aslında yalana tahammülü yokmuş bu nedenle ilişkiyi kesmiş.
Ama biz “salak” kafalar ilk açıklamadan bunun söyle olduğunu anlamamışız.
Şimdi o yapımcıya bir soru sormak istiyorum:
“Güzel kardeşim aynı açıklamayı Bülent Ersoy için yapabilme cesareti bulabilir misin?”

CANIMI SIKAN ŞEYLER

Saray sanatçısı çocuk korumanın ne olduğunu bilmiyor


Bu tür konuları çok sevmiyorum ama hepimizin gözü önünde böyle rezil bir oyun oynanınca dayanamıyor insan.
Saray sanatçısı Mustafa Ceceli eski karısının hemcinsiyle cinsel yakışlaşmasının görüntülerini mahkemeye delil olarak sunmuş.
Amacı çocuğunun velayetini almakmış. Annenin iffetli olmadığını kanıtlayacak ve çocuğunu koruyacak.
Çocuk böyle mi korunurmuş?
Saray sanatçısı o kasetin nasıl çekildiğini merak etmiyor mu?
“Bir dost” göndermiş, o da soluğu mahkemede almış.
Kamuoyunda tanınan bir şarkıcının mahkemeye verdiği böyle bir kasetin ortaya çıkmayacağını düşünmesi için çok saf olması gerek.
Bu kasetin ortaya çıkması asıl o küçük çocuğa zarar verecek bunu hiç mi düşünmez.
Ama bir tarafta tarikat bağlantısı, bir tarafta din istismarı, bir tarafta da saraya yaranma çabaları olunca bu sanatçı sağduyulu, vicdanlı olmayı ve evlat sevgisini unutmuş görünüyor.
Ne yazık.

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

Gazeteciler Erdoğan’a Adnan Hoca’yı hiç sormadı?


Seçilmiş, iliştirilmiş gazeteciler bir hafta içinde iki kez Cumhurbaşkanı Erdoğan ile dış gezide birlikte oldular.
İlk dış gezide çok önemli bir şey yoktu. Erdoğan nelerin sorulmasını önceden söylediyse onlar soruldu cevaplar da alınıp yayınlandı.
İkinci gezi Brüksel’e yapıldı. Erdoğan NATO toplantısına gittiği sırada Türkiye’de çok ilginç bir gelişme yaşandı.
Dincilik yaparak çok uzun yıllardır ailelerin, gençlerin başına musallat olan Adnan Hoca olarak tanınan Adnan Oktar ve müritleri gözaltına alındı.
Adnan Hoca uzun yıllardır biliniyor, tanınıyor, yaptığı pek çok şeye rağmen bir türlü hakkında işlem yapılamayan biri.
Adnan Hoca yakalandığı an polislere “Tayyip Bey’in (dikkat edin bey diye hitap ediyor, yani çok yakını gibi davranıyor) haberi var mı bundan? Bu bir İngiliz istihbaratını operasyonudur” diyor.
nNedense Erdoğan’la birlikte olan gazeteciler “Adnan Hoca konusunu” hiç sormuyorlar.
Aynı şekilde İçişleri Bakanı da bu konuda hiç ağzını açmadı.
İster istemez meraklanıyorum, gerçekten Adnan Hoca’nın sorduğu “Tayyip Bey’in haberi var mı?” sorusunun bir anlamı olabilir mi?

MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

Saçma ama bu soruyu yine de soracağım


Nedenini ve nasıl olduğunu elbette biliyorum.
Yeni rejimde sarayın davet protokolü hangi kriterlere uygun olarak düzenleniyor.
Sanatçılar, iş dünyası, medya temsilcileri hangi kriterlere göre çeşitli tören, etkinlik ve programlara davet ediliyor?
Ne bileyim Yavuz Bingöl her yerde varken dünyanın hayranlıkla izlediği Fazıl Say neden hiçbir davette olmaz?
Gezilerde muhalif olduğu bilinen yazarlar, gazeteciler hangi ölçütlere göre hiç çağrılı olmazlar?
Bunların nedenlerini bilmek farklı? Onu biliyorum zaten.
Ama devlet yönetiyorsanız bir ciddiyeti olmalı değil mi?
Saray bu kriterlerini de açıklamalı.

ACAİP YAZILAR

Köprü için valiliğe izin yazısı yazıldı mı?


Laf ola beri gele ama sormakta da bir mahzur yok ki.
İki kıtayı birleştiren köprü önceki gün 16 saat kapalı tutuldu. On binlerce kişi köprü çıkışında miting yaptı. Cumhurbaşkanı da konuştu bu mitingde.
Bu miting için yasal izin alındı mı, yoksa düzenleyen saray olduğuna göre buna gerek görülmedi mi?
Oysa OHAL var ve bu tür bütün gösteriler için izin alınması gerekiyor.
Valilik ise bir sanatçının parkta yapılacak anma törenine bile “güvenlik gerekçesiyle” izin vermezken Köprü gibi korunması da çok zor olan bir yere izin nasıl verebiliyor?
Köprü gösterisiyle anlıyoruz ki İstanbul’un miting alanlarından biri de tıpkı Yenikapı ve Maltepe gibi Boğaz Köprüsü çıkışı.
Bir başka parti bu alanda miting yapmak istese yine izin verilecek mi?

sozcu-banner-1