ANALİZ

Dışarıdan para getirip dolarda sert düşüş mucizesi yaşatabilirler


Fitch’in not düşürme kararından sonra borsada sınırlı süre için “insider trading’e izin” verilmesini dünkü yazımda “Battık da haberimiz mi yok?” başlığı ile anlatmıştım.
Belli ki kötü giden ekonomiye önlem olarak şirketlere “Bari malınızı kurtarın” uyarısı yapılıyor.
Ayrıca şirketlerin kendi hisselerini alması nedeniyle artacak işlem hacmini de “İşte kararlı ekonomi yönetimi sayesinde borsamız da şahlandı” diyerek halka mucize gibi anlatabilirler.
Bir başka suni mucize de döviz alanında yaşanabilir.
Artık Erdoğan’ın hiçbir bahanesi kalmadı.
Ne dış güçler, ne faiz lobisi, ne cemaatçi teröristler başarısızlık nedeniyle arkasına sığınılacak kaleler değil.
Erdoğan ve yandaşları rejimin değişmesiyle birlikte “her şeyin çok güzel olacağını” söylediler.
Seçimden önce yükselen dolar fiyatına “hiç aldırmadı” bile Erdoğan.
Yandaşları ise “Seçim bir bitsin göreceksiniz dolar nasıl düşecek” diye çok yüksek perdeden konuştular.
Ama dolar düşmedi.
Döviz fiyatları kim bilir belki de “kasıtlı” olarak yükseltiliyor.
Birkaç gün içinde çok yüklü miktarda döviz getirilecektir.
Döviz fiyatları sert biçimde düşecektir.
Hatta öyle ki 4 liranın belki de 3 liranın bile altına inecektir.
Bu paranın nereden bulunacağını merak edenler olabilir.
Ne bileyim, 16 yıllık iktidar sonrasında böyle günler için kenarda köşede biriktirilmiş bir şey olamaz mı örneğin?
Rejim değiştiği andan beri “Türkiye şahlanacak, diriliş başlıyor, mucizeler göreceksiniz” çığlıkları atılıyor.
Eğer bunlar sadece kendilerini gaza getirmek için sıkılan palavralar değilse “sanal mucizeyi” döviz konusunda bu biçimde görebiliriz.
Zaten eğer böyle bir şey olmazsa şunu rahatlıkla söyleyebilirim; “Bu iktidar daha ilk günden ipin ucunu kaçırdı bile, Allah sorumuzu hayır etsin.”

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

CHP’liler rejimin değiştiğini hâlâ anlamamış


İnsan ister istemez çok üzülüyor.
Çünkü başta CHP’ye oy veren, demokrasi, hukuk, insan hakları ve özgürlüklerden yana olan milyonlarca kişi kahroluyor.
Demokrasinin ve hukukun göz göre göre elden gitmesine, özgürlüklerin alabildiğine kısıtlanmasına tahammül edemiyorlar.
Bu nedenle öfkeliler ve öfkelerini de önlerine gelen herkese saçıyorlar.
Örneğin Muharrem İnce’nin beklendiği gibi çıkmamasına ya aşırı tepki gösteriyorlar ya da bu yönde eleştiri yapanlara deli oluyorlar.
Ama en kötüsü, özellikle CHP’ye oy verenler seçimin kazanılabileceğini düşünüyorlar.
Oysa o günler geçti.
Türkiye’nin rejimi tek adamlığa dönüştü.
Demokrasi, hukuk, özgürlükler yok artık.
Çok oy almak önemli değil, birinin yüzde 50 artı 1 alması gerek.
Bu nedenle İnce’nin veya bir başka CHP adayının yüzde 30, 35 hatta yüzde 40 almasının bile önemi yok.
CHP’lilerin yapması gereken şudur; Demokratik parlamenter rejime geçilmeden bu ülkede iktidar değişmesi ve demokrasinin geri gelmesi mümkün değildir. CHP’ye bu yönde baskı yapılması ve rejimi tekrar demokrasiye çevirecek siyasetler, yöntemler, stratejiler bulması istenmelidir.
Aksi halde herkes boşu boşuna kahrolur.

CANIMI SIKAN ŞEYLER

Kesici’nin bunu yapmaya hakkı yok


Seçimin hemen ardından Erdoğan’ı “büyük başarısı” nedeniyle kutlayan CHP Milletvekili İlhan Kesici bu kutlamasını bizzat saraya giderek tekrarlamış.
Kesici’nin yaptığı yanlıştır, ayıptır.
Adil ortamda yapılmayan, eşitliğe hiç dikkat edilmeyen, tamamı devlet olanakları ile yürütülen bir kampanyanın sürdürüldüğü, medyanın neredeyse tek sese dönüştürüldüğü, OHAL koşulları altında yapılan ve YSK oyunlarıyla bir seçimi ucu ucuna kazanan Erdoğan’ı kutlamak Kesici’ye itibar sağlamaz.
Ama bilmediğimiz bazı avantajlar getirebilir tabii.
Bu arada Kılıçdaroğlu gerçek bir lider olmadığını bu olayda da göstermiş anladığım kadarıyla.
Kesici saraya koşmadan önce durumu Kılıçdaroğlu’na söylemiş ve izin almış.
Katmerli rezalet yani.
Bir CHP genel başkanı ihraç nedeni olacak ziyarete izin vererek kendini de bir oyunun içine attığının farkında mı acaba?

BUNU YAZMAK GEREK

Daha fazla yalan söyleyip daha fazla batağa batmayın artık


CHP’nin seçim gecesi neden sessiz kaldığı artık büyük oranda ortaya çıktı.
Pek çok sandıktan kesin sonuç alınamamıştı. Eldeki 60-70 bin sandıkta “ikinci tur” gözükse bile kalanının ne olduğu bilinemediği için parti çaresizliğe battı.
Böyle bir durum için önceden strateji geliştirilmediği için de teslim bayrağı çekildi.
Çünkü büyük bir beceriksizliği açıklamak yerine “yenilgiyi kabullenmek” daha elverişli göründü.
Ancak ne yazık ki CHP yönetimi bu beceriksizliği örtbas etme çabasını sürdürüyor.
Üstelik bunu yaparken daha büyük bir çapsızlığı ortaya koyuyor.
CHP’nin seçim sonuçlarıyla ilgili kişisi olan Onursal Adıgüzel sadece 5 bin sandığa ulaşamadıklarını söylemiş.
O 5 bin sandık bile sonucu değiştirir ya, neyse.
Ama daha vahim bir şey söylemiş. Meğer başta Şanlıurfa olmak üzere erişilemeyen sandıklarda CHP’li üyeler ya dövülmüş, ya zorla sandıktan uzaklaştırılmış.
Rezalete bakar mısınız? CHP’li üyeler dövülüyor CHP yönetimi kılını kıpırdatmıyor. Bu olaylı sandıklara itiraz edildi mi, buralarda seçim iptali istendi mi?
Bunu bilmiyoruz.
Bildiğimiz şu ki CHP bir ayıbı örtmek için yalan söylerken batağa battıkça batıyor.
Böyle bir yönetimle hangi seçimde başarı sağlanır ki?

sozcu-banner-1