ANALİZ

Erdoğan’ın diploması artık Avrupa’nın da sorunu oldu


Yıllardır tartışılıyor ama kimse ikna olmuyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan “ekonomi tahsil ettiğini” söylüyor ama aldığı diplomanın gerçek olup olmadığı konusunda hiçbir şey söylemiyor.
Diploma gerçekten yok mu yoksa konuyu gurur meselesi yapıyor ve “diploman sahte diyenlere cevap mı vereceğim” tavrına mı bürünüyor, bilemiyoruz biz de.
Oysa konu aslında çok ciddi.
Erdoğan diplomasından söz etmese bile ilgili birimler gerekli açıklamaları yaparak bu konudaki spekülasyonları bitirebilirler.
Oysa tam tersi oluyor. O resmi makamlar yaptıkları sözde açıklamalarla konuyu daha da çapraşık hale getirip zihinlerdeki kuşku bulutlarını artırıyor.
Örneğin Marmara Üniversitesi öyle diploma örnekleri saçtı ki ortaya gülmemek elde değil.
YSK bu konuda hiç açıklama bile yapmıyor.
Sonuçta YSK’nın bu anlaşılmaz tavrı nedeniyle konu artık Avrupa’nın da sorunu haline geldi.
Çünkü diploma konusunu adeta kendi sorunları haline getiren iki vatandaşımız Oğuz Tolga ve Metin Güler Erdoğan’ın eksik belgelerle üstelik iki kere cumhurbaşkanı seçildiğini ileri sürerek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurarak iptal davası açtı.
Yine bu iki kişi bir faks kampanyası da başlatarak vatandaşları iptal başvurusu dilekçesini şahsi başvuruları olarak AİHM’ne göndermelerini istedi.
Öğrendiğime göre şu ana kadar 200 binin üzerinde faks mesajı da mahkemeye ulaştı.
AİHM de “çok önemli” bir karar alarak davayı kabul etti.
Mahkeme şu anda yaz tatilinde. Tatil biter bitmez ilk bakılacak davalardan biri “Erdoğan’ın diplomasının sahte olup olmadığının” ortaya çıkarılması olacak.

YENİ ÖĞRENDİM

Diploma konusu Avrupa için neden önemli?


Konu sadece Türkiye içinde kalınca Erdoğan’ın ünivesite diplomasının olup olmaması pek fazla kişiyi ilgilendirmiyor.
“Adam kazanıyor kardeşim” mantığı ağır basıyor ve diploma o kadar önemsenmiyor.
Sanıyorum Erdoğan da buna güveniyor ve hiçbir açıklama yapmıyor.
Ama bu konu Avrupa için daha doğrusu demokratik hukuk devletleri için önemli.
Nedenini uluslararası hukukta yetkin bir dostum anlattı.
Dostum “Demokrasilerde şekil de çok önemlidir. Hele diploma gibi konular çok hassastır” dedikten sonra “Eğer AİHM diplomanın sahteliğine karar verirse Avrupa’da işimiz çok zorlaşır” dedi.
Ardından nedenini anlattı; “Demokraside şekle daha çok bakan Avrupa’ya göre Erdoğan’ın 2014’ten bu yana attığı bütün Uluslararası anlaşmalar geçersiz sayılabilir.”
Bu konuda kafam karışık.
Bu olabilir mi? Avrupa yapılan anlamaları iptal eder mi? Türkiye’deki çıkarlarını göz ardına itebilir mi?
Bunu yapamayabilir belki ama Türkiye’nin çok ağır bir itibar erozyonuna uğrayacağı kesin.
Gerçi bizim içerideki yandaşlar “dış güçler şimdi de bunu yapıyor” diyerek yine hiçbir şeye aldırmayacaklardır, orası da ayrı mesele.

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

Atatürkçü Düşünce Derneği’nde bir dönem daha Tansel Çölaşan


Şurası çok kesin ki yeni dönemde sivil toplum kuruluşları çok önem kazanacak.
Parlamentonun işlevsiz hale getirilmesi siyasi eylem ve söylemlerin sivil toplumda daha yüksek sesle ve daha güçlü çıkmasına da yol açacaktır.
Böyle bir dönemde özellikle Atatürkçü Düşünce Derneği gibi sivil toplum örgütlerine çok daha büyük iş düşeceği de kesindir.
ADD’den öncelikle söz etmenin nedeni, bu çok önemli sivil toplum kuruluşunun bu ay sonu genel kurul yapacak olması.
ADD genel kurulu 28-29 Temmuz tarihlerinde Ankara’da yapılacak.
Son yıllarda derneği başarı ile temsil eden Tansel Çölaşan’ın yeniden aday olduğunu öğrendim.
Bana göre Çölaşan’ın bu görevi en az bir dönem daha sürdürmesinde çok yarar  var.
Önümüzdeki dönem sivil siyasetinin sesinin daha gür çıkması için ADD ve Tansel Çölaşan gibi kararlı ve ilkeli isimlerin görevde olmasının çok yararlı olacağını düşünüyorum.

BUNU YAZMAK GEREK

Sizlerden 15 gün izin istiyorum


Siyaset çok sıcaktı.
Şimdi biraz soğumaya bıraktılar.
Herkes yorgun.
Bizler de yorulduk haliyle.
Geçen yıl bu günlerde tatile gitmiştim.
Ama hatırlayanlar olur muhtemelen, tatil yapamamıştım.
Çünkü neredeyse 50 yıldır içtiğim sigara sonunda başıma iş açmıştı.
Gittiğimiz Side’de daha tatilin ikinci günün sabahında nefes alamayarak uyanmıştım.
Ne olduğumu bile anlamadan hastaneye yatmış ve bir haftayı burada geçirmiştim.
Sonra döndük geldik tabii ama verdiğim söz gereği yine gününde başladım hem yazıya hem de TV programlarına.
Bu yıl yine aynı yere gidiyorum. Side’deki Barut Acanthus Cennet Otel’e.
Burayı çok seviyorum. Side’nin en eski oteli şimdi Side’nin en yeni ve modern binasında. Önünden yol geçiyor sonrası kum ve deniz.
5 yaşındaki kızım Peri için en ideal yer. Kumluk ve sığ üstelik deniz çok sıcak.
Hayalim geçen yıl hastanede geçen günlerimin acısını çıkarmak.
Ama açıkçası psikolojik olarak da biraz korkuyorum.
Sanki yine nefesim daralacak duygusu var biraz.
Ama o kötü günlerin iyi tarafı da oldu tabii.
50 yıllık arkadaşım sigarayı tamamen terk ettim.
Bazıları çok şaşıyor “Nasıl bir anda bıraktın, bravo vallahi” diyen çok.
Bir sabah benim gibi uyanın, bir daha sigarayı bırakın içmeyi, adını anıyor musunuz?
Özetle, her halde meramımı biraz anlattım; iki hafta sonraki pazartesi gününe kadar izninizi rica ediyorum.
15 gün ne yazı yazayım, ne ekrana çıkayım ve biraz enerji depolayayım. Hem de kızım Peri ile 24 saat beraber olayım. Geçen yıldan içimde ukde olmuştu.

plusbanner2x