Bİ SORALIM BAKALIM

Hedefimiz Amerikan askeri değil ama ya karşımıza onlar çıkarsa?

Cumhurbaşkanı Erdoğan bu kez Amerika’ya kar­şı çok sert konuştu.
Diyeceksiniz ki “zaten hep böyle değil mi, eeeeyyy Amerika diye hep sesini yükseltmiyor mu?”
Hayır, aynısı değil bu kez.
Erdoğan ilk kez “yaptırımdan” söz ettiği gibi bunun zamanını da verdi.
“Birkaç gün içinde Fırat’ın do­ğusuna operasyon başlatacağını ve bölgenin terörden temizlene­ceğini” canlı yayında açıkladı.
Böylesi hiç olmamıştı.
Eğer bu kez ciddiysek Türk askeri Suriye topraklarına ne Ameri­ka’dan ne de Rusya’dan izin almadan ilk kez girmiş olacak.
Erdoğan uzun süredir Amerika’nın PYD yapılanmasını “terör” olarak görmediğinden yakınarak söylediği şu sözler Amerika için yenilir yutu­lur değildir.
“Güneyimizde terör koridorunu inşa etme­nin gayreti içindeler. Biz bunlar teröristtir di­yoruz. Başta ABD stratejik ortaklarımız bunlar terörist değildir diyor. Bunlar PKK’nın yan kollarıdır. Siz bizimle ne­den hareket etmiyorsunuz da onlarla hareket ediyorsunuz? NATO’da beraber değil miyiz? Bu konuda ABD ile derin görüş ayrılığı yaşadığımız herkesin bildiği bir gerçektir.”
Erdoğan ardından çok uzun süredir beklenen açıklamasını nihayet yaptı ve dedi ki; Fırat’ın doğusuna harekat birkaç güne başlayacak. Hedefimiz asla Amerikan askerleri değildir, bölgede faaliyet gösteren terör örgütü mensuplarıdır.”
Erdoğan’ın ilk kez bir yaptı­rıma da girişmesi elbette çok önemli bir gelişmedir.
Ancak kendisi özellikle altını çizdiği için bir noktayı çok me­rak ettiğimi de belirtmeliyim.
Cumhurbaşkanı askeri ope­rasyon sırasında Amerikan as­kerlerinin hedef alınmayacağını söylüyor.
Oysa hepimiz biliyoruz ki bu bölge­de terörist olarak nitelediğimiz PYD yapılanması Amerikan askerleri ile iç içe geçmiş durumda.
O halde operasyon başladığı andan itibaren PYD ile kurulacak sıcak temasta Amerikan askerinin bulunmaması mümkün değildir.
Bu durumda ne olacaktır?
Erdoğan Amerikan askeriyle çatışmadan kaçınacak mıdır yoksa “biz baştan söylemiştik” diyerek Amerikan askerinin de üzerinden geçecek midir?
Bölgede Amerikan ordusu ile sıcak bir çatışmaya girmenin Tür­kiye’ye yararı/zararı konusunda sarayın bir öngörüsü var mıdır?

CANIMI SIKAN ŞEYLER

Yeni Gezi olmuyor diye deliye dönüyorlar


Son günlerde bir “Gezi furyası”  var.
Can Dündar ve sanatçı Mehmet Ali Alabora’ya yakalama kararı çıkarılması, Osman Kavala’ya “Gezi’ye parasal destek verdin” suçlaması yapılması umulmadık anda 5.5 yıl önceki büyük halk eylemini gündeme getirdi yine.
Ardından Fransa’daki “Sarı Yelekliler” olayları patlayınca yandaşlarımızın bir numaralı konusu Gezi oluverdi.
Yandaşlar “bir Gezi olayı patlaması” için çırpınıyorlar adeta.
Kimi Gezi planlaması ile iç savaşa hazırlanıldığını söylüyor, kimi Gezi’cilerin kafasının kesilmesi gerektiğini söylüyor, kimi sarı yelek alanların terörist ilan edilmesini istiyor.
Kervana son olarak iktidarın MHP kanadının lideri Bahçeli de katıldı.
Nereden çıkardıysa bir Gezi eylemi yapılacağını belirtiyor ve olmayan bu eyleme katılanlara da çok fena şeyler yapılacağını söylüyor.
“Yeni bir Gezi düşü kuran, yeni bir sokak hareketi düşleyen varsa kuşku yok ki buna pişman olacaktır” diyen Bahçeli, hızını alamamış olacak ki sözlerini her ne demekse şöyle tamamlıyor;
“Sarı yelek terörüne özenen varsa bedelini çok ağır ödeyeceklerini şimdiden ifade etmek isterim. Sarı yelek giyen çıplak yatmayı göze almalı.”
Hayır tuhaf olan yandaşlar dışında “yeni bir Gezi’den” söz eden yok.
Kimsenin aklına bile gelmiyor Gezi, çünkü her şey bir kere olur.
İktidar ve yandaşları belli ki Gezi türü bir eylem olsun diye yanıp tutuşuyor çünkü bu kez çok sert bastırıp kendi taraftarlarını da sokağa sürmek istiyorlar galiba.
Ama kimsenin Gezi’ye kalkışmamasına da deli oluyorlar.

ŞAŞIRDIM

Bu nedir Allah aşkına yahu?


istanbul-valiligi

Görünce hayretler içinde kaldım.
En son AKP iktidara gelmeden önce İstanbul Valisi’nin makam odasına girmiştim galiba.
Uzun yıllardır da valilik makam odasının bir fotoğrafını görmemiştim.
Beylikdüzü Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, yeni valiye nezaket ziyareti yapıp fotoğrafını da sosyal medyada paylaşınca herkes gibi ben de gördüm.
Aman Allah’ım o nedir öyle?
O nasıl bir dekorasyon.
Osmanlı desen değil, Selçuklu hiç değil, Cumhuriyet’le ilgisi bile yok.
Tek kelime ile anlatılır aslında.
Derin bir görgüsüzlük, banallik.
Herhalde bu vali yapmamıştır dekorasyonu, o daha yeni geldi.
İstanbul’un başında görgüden ve estetikten bu kadar uzak insanlar oldukça bu kent bir yere varamaz.

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

Şu cümle biraz canımı sıktı


Yazılarımı okuyan, televizyon konuşmalarımı dinleyenler aylardır “İkide bir Amerika’ya efelenmekle, sabrımızın taştığını söylemekle ve parmak sallamakla bir yere varamayız. Eğer gerçekten Fırat’ın doğusunda bir terör yapılanmasına karşıysak kimseyi dinlemeden müdahale etmemiz gerektiğini” yazdığımı ve anlattığımı biliyorlardır.
Erdoğan nihayet bu konuda bir irade gösterdi ve birkaç gün sonra Fırat’ın doğusuna yönelik operasyon başlatacağını açıkladı.
Bu Türkiye’nin itibarını tazelemesi, ulusal güvenliğini koruması ve bölgede yeniden ağırlık kazanması açısından çok önemli bir adımdır.
Türkiye artık bu adımdan vazgeçemez.
Ancak Erdoğan’ın açıklamalarındaki bir cümle bu konuda biraz canımı sıktı umudumu kırdı.
Şöyle dedi Erdoğan; “DEAŞ’a karşı bir şey yapacaksan beraber yapalım, Rakka’da yapacaksan beraber yapalım. Menbiç’te hâlâ netice alamadık. Sayın Başkan 30 günde bunların tamamını temizleyeceğiz diyor. Göreceğiz. Temenni ederiz ki temizlesinler.”
Cümledeki “göreceğiz” kelimesi operasyon açıklamasının Amerika’ya bir tür “gel gel” olduğu izlenimi yarattı bende.
Çünkü şurası kesin ki Amerika Erdoğan’dan asla vazgeçemez.
Çünkü Amerika aslında her istediğini elde ediyor, Erdoğan’ın değişmesi ile bunun tehlikeye girmesine tahammülü olmaz.
Bu nedenle bu gelişmenin de yine karşılıklı bir anlaşma ile yürüyeceği endişesi taşıyorum.
Amerika bu açıklamadan sonra Membiç’teki PYD güçlerini biraz geri çeker, IŞİD’e karşı göstermelik bir operasyon yaparak 50-100 kişiyi imha eder ya da daha güneye sürer.
Erdoğan bunu Amerika’nın dize getirilmesi olarak anlatır iç kamuoyuna.
Bu ihtimal zihnimde daha ağır basıyor çünkü bugüne kadar Amerika ile ilişkiler hep böyle yürüdü.
Şimdi sadece “level” atlanıyor olabilir.