FIKRA GİBİ

Hiçbir şey olmasa bile ilk kez bir Amerikalıyı yargılamışız


Yandaşlık, yalakalık “şahikasına” ulaşıyor şu günlerde.
“Şahika” tanımı “en tepe, doruk” anlamına geliyor.
Yandaşlar ve tetikçiler aslında şokta.
Biraz da panik yaşıyorlar.
Çünkü rahip olayında böyle bir sonuç beklemiyorlardı.
Hatta bazıları gözlerini karartıp “Papazı göndermeyeceğiz, herkes görecek” diye kendini ateşe bile atmıştı.
Oysa sonuç tam söylediğimiz gibi oldu.
Bugüne kadar Amerika’nın hiçbir talebine karşı çıkmayan, her istenileni yapan iktidar papaz konusunda da direniş göstermedi.
Yandaş tetikçilerin bir bölümü ilk şoku “verdik ama Amerika’nın tehdit ettiği gün vermedik, aradan iki ay geçti” tesellisine sarılarak atlatmaya çalıştı.
Şoktaki bu tetikçilere saray yol gösterdi.
“Korkmayın ve şaşırmayın” dedi “Papazı vermedik, Yüce Türk yargısı bastı cezayı, o da yeteri kadar hapis yattı ve çıktı.”
Tetikçiler bu bahaneye dört kolla sarıldı.
Aradan iki üç gün geçince tabii biraz daha düşünüyorlar, kendi kitlelerinin inanacağı düzeyde yeni bahaneler üretiyorlar.
Son dahiyane bahane şu; “Bugüne kadar hiçbir hükümet bir Amerikalıyı yargılamaya cesaret edememiş. Tamam papaz gitmiş ama hiç olmazsa yargılayıp iki yıl da hapiste tutmuşuz.”
Zil takıp oynayın bari bu bahane ile.
Ki bu da yanlış.
Şu anda bile hapishanelerde 9 Amerikalı var.
Geçmişimizde de sınırlarımız içinde suç işleyen Amerikalılar hakkında soruşturmalar da açıldı, mahkümiyetler de verildi,
En komiği saf vatandaşlara “dünyanın hiçbir ülkesinde Amerikalılara karşı dava açılamıyor, buna cesaret eden tek lider Tayyip Erdoğan” bile diyenler var.
Geçen hafta sizlere “papazı gönderecekler ve bundan destan çıkaracaklar” demiştim.
Ne yazık ki bu öngörü tuttu.
Biz çok utanıyoruz...

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

Rusya’nın arkasına geçip Amerika ile savaş planı düşünüyorlar


Aydınlık Grubu ve İşçi Partisi papaz sorununun “destansı” biçimde büyük bir başarı ile sonuçlandığını iktidardan bile önce haykırdı.
Bu gruba göre papaz yargılanmış ve cezasını da çekmiş.
Mesele bu kadar basitmiş.
Büyütmenin bir anlamı yokmuş.
Aydınlıkçılar’ın derdi başka.
Fırsattan istifade iktidara ve saraya “Rusya gazı” vermeye  çalışıyorlar.
Rusya Amerika’nın PYD’ye verdiği destekten rahatsızmış. Kuzey Suriye’de bir Kürt devleti oldu bittisine asla müsaade edemezmiş.
Kısacası Aydınlıkçılar diyor ki “Ey saray, hiç korkma, Rusya arkanda. Menbiç’e girebilirsin.”
Ayrıca sadece Rusya da değil İran da yanımızda. Suriye zaten Erdoğan’a rağmen Türkiye ile iyi ilişkiler içinde.
O halde Amerikan emperyalizminin bölgede sonu yaklaşıyor.
İyi de Amerika’nın güdümünden hiç çıkmayan iktidarın bu “gaza geleceğini” zannetmek fazla safdillik değil mi?

MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

Ruhsatlı ya da ruhsatsız, milli futbolcuda tabanca ne arar?


Futbolcu Arda magazin basınının deyimiyle “evli bir kadına asılmış” durumu fark eden koca müdahale edince yumruk atıp adamın burnunu kırmış. İşe bakın Hacca gidip başına takke takarak ne kadar Müslüman olduğunu söyleyen “Reisçi” futbolcu meğer hamile karısını evde bırakıp elde içki bardağı gece yarılarından sonra barlarda onun bunun karısına tacizde bulunuyormuş.
Ama rezalet bununla bitmiyor.
Yumruk yiyen koca (o da şarkıcıymış, yakın geçmişinde onun da bir başkasının karısına asılmışlığı magazin dünyasının diline düşmüş meğer) hastaneye kaldırılmış.
Futbolcu Arda sarhoş kafayla bu kez hastaneye gitmiş.
Yumruk attığı adama “Senin karın olduğunu bilmiyordum, çok pişmanım. Özür ilerim ama istersen beni vur” diyerek belinden çıkardığı silahı adama uzatmış.
Bu sırada silah patlamış ve durum mecburen polise intikal etmiş biz de bu sayede rezaleti öğrenmişiz.
Bu saçmalıklarla işim yok ama merak ettiğim bir iki nokta var.
Birincisi bir milli takım oyuncusu neden silah taşır?
İkincisi bu silah medyanın belirttiği gibi gerçekten ruhsatsız mıdır?
Ruhsatsızsa durum daha da rezalet, milli bir futbolcu neden ruhsatsız silah taşır?
Üçüncüsü bu futbolcu hakkında yasal işlem yapılmakta mıdır yoksa “Cumhurbaşkanımıza bu kadar hizmet eden birine dokunanın canı yanar” korkusu ile kimse dokunamayacak mıdır?

BUNU YAZMAK GEREK

Polis kendi halkından bu kadar korkmamalı


Başka kentleri bilmiyorum ama İstanbul’un bazı noktaları polisin korkusu yüzünden halka kapalı.
Örneğin Beşiktaş’taki Deniz Müzesi’nin yanı trafiğe kapatıldı.
Çünkü buraya ara sıra Erdoğan geliyor.
Bilimsel güvenlik almayı bilmeyen emniyetimiz çareyi yolu kapatmakta buldu.
Bu nedenle Kadıköy vapurundan inenler 400 metre fazladan yürütülüyor, Akaretler ve Karaköy tarafına gidecek araçlar da Barbaros Bulvarı'na yönlendiriliyor.
Ayrıca en fenası buradaki otobüs durağını da kaldırdılar.
Yıldız Parkı Çırağan girişinde Beşiktaş Emniyet Müdürlüğü var.
Polis korkudan parka girişi kapatmış. Devasa parka giriş/çıkış sadece Yıldız tarafından daracık bir tarihi kapıdan yapılabiliyor.
Beşiktaş Portakal yokuşundan yukarı çıkılabiliyordu.
Yıldız Sarayı’na Erdoğan geliyor diye bu yolu da kapatmışlar.
Mecidiyeköy’deki emniyet binası bir şeridi beton bloklarla kapatmış durumda.
İşe bakın hepimizi korumakla görevli polis en çok korkan.
Sıkıntısını da “asıl korunması” gereken bizler çekiyoruz.