DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

Kazanamayacağın seçime girme


Erdoğan’ın “tek adam” olmasını sağlayan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli siyasete yepyeni bir anlayış kazandırdı.
Bahçeli, İstanbul’da belediye başkan adayı göstermeyeceklerini belirterek “Kazanamayacağımız bir seçime neden girelim?” diye sordu.
Bu durumda insanın aklına ister istemez şu soru takılıyor?
“MHP bugüne kadar kazanacağını düşünerek mi seçimlere katılıyordu?”
Ve tabii soruya devam etmek mümkün; “Kazanamayacağını bilen partiler seçime girmezse demokrasinin hali ne olur?”
Elbette Bahçeli, “Milletvekili seçimi ayrı, belediye seçimleri ayrı” diyebilir. İlle iktidar olmadan da Meclis’e girmek varlık göstermek önemlidir.
Nitekim Bahçeli, şimdi yerel seçimler için ortaya attığı yeni siyaseti, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de göstermişti.
Kazanamayacağını bildiği için cumhurbaşkanı adayı göstermemişti MHP.
Gerçi söylem ne olursa olsun Bahçeli’nin bu tutumu sonuçta Erdoğan’ın kazanmasına çıkıyor.
Cumhurbaşkanlığı seçiminde olduğu gibi yerel seçimlerde de demek ki bazı zor yerlerde MHP’nin katkısı ile AKP kazanacak.
Bu durumda Bahçeli’ye şunu sormak isterim.
MHP aday göstermeyeceği İstanbul’da kimi destekleyecek? Bunu da açıklayacak mı Bahçeli?
Bu desteğin Erdoğan’ın adayına olacağını herhalde hepimiz biliyoruz.
Peki; aynı tavrı başka bir parti de gösterse, buna karşı bir tepkisi olacak mı?
Örneğin HDP veya İYİ Parti, “İstanbul’da kazanmamız mümkün değil, bu nedenle aday göstermemize de gerek yok” derse Bahçeli ne yapacak?
Muhtemelen bu iki partinin de CHP’ye destek olacağı varsayımından hareket ederek “teröristlerin desteği” türü açıklamalar yapacaktır.
O zaman da ayıp olacaktır ama kime anlatıyorum ki ben de?

KOMİK

Yandaş medya, Bahçeli’nin yarısını gördü


Yandaş medya artık iyice komik halde.
Bütün işlevi Erdoğan iktidarını şişirmek olan yandaş medya herkesin önündeki bir haberi yine görmezden geldi,
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, önceki gün gazetecilere bir yemek verdi ve görüşlerini aktardı.
Bahçeli’nin sohbetinde iki önemli konu vardı.
Birincisi kazanamayacaklarını bildiği için İstanbul’da aday göstermeyeceklerini açıklaması.
İkincisi ise Boeing 747 uçağının hediye olarak kabul edilmesine tepki göstermesi.
Yandaş medya sohbetin İstanbul’a aday çıkarılmayacağı bölümünü manşetlere taşıdı.
Uçakla ilgili bölümü ise biri hariç hiçbiri yayımlamadı.
Gerekçe belli tabii; Bahçeli bir cümlesinde Erdoğan’a desteğini açıklarken diğerinde Erdoğan’ı bir anlamda yerin dibine sokuyor.
Ama olmaz ki..

Bİ SORALIM BAKALIM

Söylediklerini de unutuyorlar


Maliye ve Hazine Bakanı damat Berat Albayrak, 20 Eylül’de yeni ekonomik programı açıkladı.
Albayrak bu yıl için enflasyonu yüzde 21 olarak öngördüklerin ama bunun 2021’de yüzde 6’ya düşeceğini bildirdi.
Oysa aynı Albayrak bu açıklamasından tam 7 gün önce havuz medyasının televizyonlarına çıkarak aynen şunu söylemişti; “Enflasyon etkisi, atılan adımların dışında ağustos eylül ki, ekimden itibaren düşüş trendine girecek ve yavaş yavaş toparlanmaya başladığı, güçlü mali uygulamalarla 2019 itibariyle ciddi bir iyileşmeye başlayacağımız 2021’de ise yüzde 6 olarak hedefliyoruz.”
Ay başında enflasyon resmi olarak yüzde 17.4 olarak ilan edildi.
Bakan bir hafta önce “Ekimde dengeleriz ve düşmeye başlar” diyor.
Şimdi ise “yükselmiş” bir enflasyondan söz ediyor.
Söylediklerini unutunca böyle oluyor işte.

ŞAŞIRDIM

Bağımsız yargımıza yandaşlar da inanmıyor


Gazeteci Milletvekili Enis Berberoğlu 16 ay hapis yattıktan sonra önceki gün tahliye edildi.
Edildi edilmesine de ortada bir gariplik var.
Çünkü Yargıtay, Enis Berberoğlu’nun aldığı 5 yıl 10 aylık hapis cezasını onadı.
Ancak “tutukluluğu Meclis’in yasama yılı sonuna” bıraktı.
İşte bu nasıl olacak?
Çünkü Berberoğlu’nun mahkûmiyet almasıyla birlikte milletvekilliğinin de düşmesi gerekiyor.
Şu anda muhtemelen böyle bir şey olmayacak.
Ama karar Berberoğlu’nun ve tabii ki CHP’nin başında Demokles’in Kılıcı gibi asılı duracak.
Saray “atın şunu içeri” derse bir bakmışsınız Meclis karar almış ve Berberoğlu’nun milletvekilliği düşürülmüş ve tekrar hapse atılmış.
Bu tahliye yandaş medyanın yürekler acısı halini de bir kez daha ortaya çıkardı.
Yandaş yazarlardan biri dün “Bu karar reform paketinin en önemli maddesidir” diye yazdı.
Bu yandaş, farkında olarak/olmayarak yargının bağımsız değil Saray’a bağlı olduğunu ifşa ediyor aslında.
Aynı yazara göre “bağımsız yargımız” Nazlı Ilıcak’ı, Osman Kavala’yı da serbest bırakırsa “kriz miriz” olmayacağı gibi yeni ekonomik plan da tadından yenmeyecek.

MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

Jumbo Jet’le ilgili aklımı kurcalayan sorular


Satın mı alındığı yoksa hediye mi edildiği henüz netlik kazanmayan Boeing 747-8 tipi Jumbo Jet’le ilgili sorular ve kuşkular bence hiç bitmeyecek.
Ne zamana kadar?
İktidar gerçekten herkesi tatmin edecek açıklama yapana ve bunun belgelerini gösterene kadar.
Hoş, AKP tabanının böyle bir kaygısı olmadığı için kendine aşırı güvenen Erdoğan iktidarı, böyle bir açıklama yapmaya hiç gerek duymayabilir.
Buna rağmen aklımın kenarında kalan bazı soruları sormak istiyorum.
1- Uçak hediye edildiyse bile herhalde Katar’dan havalanıp Türkiye’ye inmemiştir. Katar’da bu uçağın hediye edildiğine dair belge düzenlenmiştir. Bu belgeyi görebilecek miyiz?
2- Hibe de olsa uçağın bir kaydının Türkiye’de de tutulmuş olması gerek. İktidar bu hibe belgesini gösterecek mi?
3- Uçağın TC demirbaşına geçirilmiş olması gerek. Bu demirbaş belgesi kamuoyuna açıklanacak mı?
4- Katar’ın uçağın satışı için bir İsviçre firması ile anlaştığı biliniyor. Bugüne kadar uçağı satmak için çaba harcayan bu şirket uçak hediye edilmiş olsa bile komisyonunu alacaktır. 5 ile 25 milyon dolar arası olması gereken komisyon da, hediye eden şeyh tarafından mı ödendi, yoksa şeyhin jestine karşı komisyonu TC olarak biz mi ödedik?