MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

“Krizin sorumlusu dış güçler” diyorlar ama onlara koşuyorlar


Son zamanlarda başta Erdoğan olmak üzere iktidar sözcülerinden ve yandaş yalaka medyandan en çok duyduğumuz şey şu;  “Dolardaki yükseliş, ekonomideki bozulma, enflasyonun sorumlusu dış güçlerdir, Türkiye’nin Tayyip Erdoğan’ın liderliğindeki yükselişini kıskanıyorlar.”
Milletin yarıya yakını hatta giderek yarından fazlası bu söyleme inanıyor.
Ekonomistler şaşkın, çünkü ellerindeki verilere göre ekonomi çok kötü gibi görünüyor ama sokağa çıkınca manzara başka.
Erdoğan’ın “Bu da geçer ya hu, bir iki ayda toparlarız” söylemi tutmuş görünüyor. Şimdilik şikâyetçi görmüyorum.
Buna karşı iktidar gerçeği biliyor aslında.
Durumun “bir felakete gittiğinin” elbette farkındalar.
Milleti en fazla kasım ayına kadar uyutabileceklerini hesaplıyorlar.
Bu nedenle de “Bizi kıskanıyorlar, bizi batırmak istiyorlar” dedikleri ne kadar “dış güç” varsa kapılarını aşındırıyor adeta yalvararak para bulmaya çalışıyorlar.
Damat Albayrak’ın en son gittiği Londra ve görüştüğü tefeciler “dış güç” sayılmıyor herhalde.
Sanki el açılan Çin’e “yeni bir döneme giriyoruz” türü cafcaflı sözler, yeniden şirin gösterilmeye çalışılan Avrupa Birliği ülkeleri başta Almanya ve Fransa, onca küfürden sonra cemaatçi/darbeci bir generalin kardeşini büyükelçi olarak atadığımız Hollanda sanki “dış güç” değil.
Bu yazıyı yazdığım sırada posta kutuma CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in masajı düştü.
Niğde Milletvekili Gürer de aynı konuya dikkat çekiyor. Mesajında “Krizi dış güçlerin yarattığını söyleyenler, dış güçlerin ayağına kadar gidip ekonomik destek istiyor” diyen Gürer  “Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu?” diye soruyor.
Aklın yolu bir yani.

CANIMI SIKAN ŞEYLER

Haydi kullanın bakalım kendi paranızı


Vatandaş duyunca haliyle seviniyor.
İktidar diyor ki,  “Doların hâkimiyetini bitirmek gerek bu nedenle Rusya ve İran’la ticaretimizi kendi paramızla yapacağız.”
Ne kadar güzel.
Hiç olmazsa yine Allah’a sığınmaya gerek kalmadan “Onların doları varsa bizim de TL’miz var, rublemiz var, riyalimiz var” diyebileceğiz.
Peki, öyle mi, gerçek bu mu?
Değil.
Elbette günün birinde TL ile de dış alışverişimizi yapabiliriz ama o gün bu gün değil.
Nedeni basit; 500 milyar dolara yakın dış borcumuz var. Bu borç durdukça bunu ödemek için dolara ihtiyacımız var.
Üç ülkenin kendi aralarında kendi paralarını kullanmaları “teknik olarak” mümkün olabilir.
Ama bu “kendi paranla ticaret” değil de belki “takas” olarak adlandırılabilir.

BUNU YAZMAK GEREK

TL ile Moskova’da bir şişe su alabilirseniz iş tamamdır


İktidar doların hâkimiyetini kırmak için dünya çapında atağa kalkıyor.
“Ticaretimizde kendi paramızı kullanalım” diyor.
Bu sözün sihrine kananlara şunu hatırlatmak isterim.
Ekonomi lafla yürümez.
Bir test yapalım isterseniz.
Diyelim ki Türkiye ve Rusya, ruble ve TL ile yapıyor ticaretini.
Siz de Moskova’ya gittiniz. Cebinizdeki 20 TL’yi çıkarıyor ve marketteki görevliye uzatarak “Bir şişe su” istiyorsunuz. Görevli paranıza bakıp sonra da suyun ruble karşılığını 20 TL’den alıp üzerini ruble olarak ödüyorsa bu işi başarmışsınız demektir.
Ama hepimiz biliyoruz ki, Kıbrıs dışında dünyanın neresinde olursa olsun TL uzattığınızda kimse bunu almaz.
Oysa elin yabancısı Türkiye’nin en ücra köşesindeki bir bakkala 10 dolar uzatsa ve bir şişe su istese suyunu alacağı gibi belki para üstünü yine dolar olarak bile alabilir.
Bilmem farkı anlatabildim mi?

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

Kendi parasını dolara yatıran MHP zam yapana “vatansız” diyor


Türkiye çok garip bir ülke.
Halkı kandırmak çok kolay.
Çünkü öyle bir iktidarımız var ki, “kandırılmayı” neredeyse “resmi ideoloji” haline getirmiş.
Halka “salak muamelesi” yapmak da çok kolay.
Nasıl olsa kimse kızmıyor, alınmıyor.
Canlı yayında gördüğümüz skandalı bile “destan” diye anlattılar, halkımızın yarıya yakını bunu kabul etti.
Kabul etmeyenlerin sesini duyurmak ise zaten mümkün değil.
Halka “salak muamelesi” yapanlardan biri de MHP.
Diyeceksiniz ki “MHP ne zamandan beri böyle zaten.”
Haklısınız da son yaptığı akıllara seza bir şey.
Ülkeyi yönetmeye talip olan bir siyasi partinin tasarruf aracı olarak kendi parasını değil Amerikan parasını seçtiğini öğrenmiştik
Nasıl olmuştu bu?
MHP genel merkezi doların fırladığını görünce neredeyse aldığının iki katına satmıştı elindeki Amerikan parasını.
Sanıyorum bundan hiç utanmadılar hatta tam tersine “kâr ettik” diye de sevindiler.
Şimdi aynı MHP tekrar “özüne” mi döndü nedir, kur artışını fırsat bilip zam yapanlara ateş püskürüyor.
Partinin başkanı “Bunlar vatansızlardır” dedi.
Bu söze kimse tepki göstermedi.
Garip bir ülke değil miyiz?

plusbanner2x