ŞAŞIRDIM

Ne oldu da Adnan Hoca’ya dokunma cesareti gösterildi?


Aslında kutlamak gerek. Bugüne kadar hiçbir iktidar Adnan Hoca’ya dokunma cesareti gösterememişti.
İlk kez Erdoğan iktidarı sırasında Adnan Hoca’ya müritlerine bir operasyon düzenlendi.
Gerçi Adnan Hoca gözaltına alınırken “Bundan Tayyip Bey’in haberi yoktur” dedi.
Türkiye’nin tapusunu alan kişinin böyle bir operasyondan haberinin olmaması herhalde düşünülemez bile.
Tabii yoksa o da başka bir facia. Yapanın hali çok fena olur çünkü.
Adnan Hoca’ya 19 yıl önce bir operasyon yapılmıştı. Ama yapanların da canına okunmuştu. Operasyonu yöneten Adil Serdar Saçan ve ekibi “işkence suçlaması” ile yargılanırken Saçan daha sonra da Ergenekon davası nedeniyle tutuklanmıştı.
80’li yıllarda hakkında soruşturma açılan Adnan Oktar hapse girmek yerine Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde tedavi görmüş ve serbest bırakılmıştı.
90’lı yıllarda ise Mehmet Ağar- Celal Adan marifetiyle bazı Adnan Hocacılara fena bir dayak atılmıştı. Hepsi bu. Yapanların canı daha çok yandı yani.
Bu kez operasyondan bir şey çıkar mı?
Erdoğan belli ki Oktar’ın yaptığı bir şeye fena bozulmuş. Bu durumda sanıyorum Adnan Hoca bu kez kurtulamaz.
Ama asıl tahminim bu operasyonun Adnan Hoca’dan taşarak başka yerlere de sirayet etme olasılığının yüksek olduğudur.
Yakında Adnan Hoca ve kedicikleriyle bağlantılı kimi önemli zenginlerin, bazı ünlü isimlerin de başı derde girerse sürpriz olmaz gibi geliyor bana.

MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

Yıllarca herkesi davalarla sindirdiler


Herkes bugüne kadar en çok “Nasıl oluyor da Adnan Hoca’ya hiçbir şey olmuyor?” sorusunun cevabını merak ediyor.
Adnan Hoca ve müritleri 80’li yıllarda ortaya çıktı.
Basında çıkan haberlere göre çok yakışıklı, iyi eğitimli, zengin erkekler ve çok güzel kızlardan oluşan müritler İslam dinini Adnan Hoca yorumuna göre yaşıyorlardı.
5 vakit yerine günde 3 vakit namaz kızlı erkekli kılınıyordu. Evrim teorisi reddedilirken müritler en özgür düşünceli olanları bile kıskandıracak bir yaşam sürüyordu.
Genel söylenti zengin aile çocuklarına çengel atıldığı yönündeydi. Adnan Hoca’nın etki alanına giren zengin aile kızları ve erkekleri çoğu kez evlerinden mal ve para çalarak sürdürüyordu bu zengin görünümlü mürit yaşamını.
Yüzlerce aile şikayetçi oldu. Gazeteler çok yayın yaptı. Ama hiç sonuç alınamadı.
Çünkü adeta Adnan Hoca’ya dokunan yanıyordu.
Öncelikle bu ekibe kim bulaşırsa kıska süre sonra hakkında olmadık iddialar çıkıyor, seks kasetleri yayınlanıyordu. Hoca ve müritleri haklarında çıkan her olumsuz habere yüzlerce dava açıyordu. Sonunda herkes bezdirildi, çocuklarını kaptıran aileler bile pes ettiler.
Bu kez sanki sert kayaya çarpmış gibi Adnan Hoca. “Biz seçimde AKP’yi desteklemiştik ama” savunması kendini kurtarır mı zaman içinde öğreneceğiz.

BUNU YAZMAK GEREK

İki turizm bakanı arasındaki fark


Tek adam döneminin ilk Turizm Bakanı ETS’nin sahiplerinden Mehmet Ersoy. Turizm alanında çok büyük yatırımları olan Ersoy’un bakan olmasına turizm sektöründekiler sevinmişler doğal olarak.
Dün bir turizmci “Bahattin Yücel’den sonra ilk kez sektör içinden biri bakan oldu” diye mesaj atmıştı.
Doğru tabii. Bahattin Yücel de Türkiye’nin kiralık oto sektörünün önemli isimlerinden biriydi. Uzun yıllar da TÜRSAB Başkanlığı’nı yapmıştı.
Mehmet Ersoy da ETS’nin sahibi.
Ancak Bahattin Yücel turizm sektöründen ayrılarak siyasete soyunmuş ve milletvekili olmuştu. Yücel daha sonra partisinin koalisyon ortağı olması üzerine Turizm Bakanlığı koltuğuna oturmuştu.
Turizmin sektörden gelen ikinci bakanı ise siyasete hiç atılmadı. Erdoğan Ailesi’ne yakınlığı sayesinde kendini yeni dönemin ilk hükümetinde bakan olarak buldu.
Bahattin Yücel bakanlığı sırasında bağımsız kararlar alabiliyor inisiyatif kullanarak önemli adımlar atabiliyordu.
Ersoy’un ise böyle bir şansının olması mümkün değil.

Bİ SORALIM BAKALIM

Döviz bozdurma seferberliği sürecek mi?


Seçimlerden önce döviz fiyatları bir ara çok yükselmişti.
Çare olarak Erdoğan’ın “hainlik” olarak nitelediği faizlerin yükseltilmesi bulunmuştu.
Ardından Erdoğan yine “Ey vatandaşım, elinde döviz tutma, onları Türk Lirası’na çevir” çağrısı yapmıştı.
Seçimlerden önce gerek ekonomi kurmayları gerekse cümle yandaş yalaka fedai takımı “seçimden sonra göreceksiniz Erdoğan doları düşürecek, şom ağızlar kapanacak” demişlerdi.
Seçim bitti, o sırada gerçekten döviz fiyatları biraz düştü ama hükümet açıklanır açıklanmaz yine yükseliş trendine girdi. Bu yazıyı yazdığım sırada dolar 4.7 lira civarındaydı.
Erdoğan acaba yine çıkıp dolar bozdurmayı teklif edecek mi?
Gerçi millet bu çağrıya ses veriyor mu bilemiyorum. Çünkü Erdoğan’a inanıp geçen yıldan bu yana dolar bozduranlar hep zarar ediyor da.

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

Kurulmuş en garip hükümet


Bugüne kadar 65 hükümet kurulmuş. Bu hükümetler içinde bana göre en garip olanı bu hükümet.
Hükümette 17 bakan var.
Bunların 7’si bu iktidarın memurları.
3’ü bağımsız görünümlü.
Geri kalanı da aileden sayılır.
Bakanların çoğunun memurlardan seçilmiş olması ülkenin bu hükümet tarafından değil aileye yakın bazı bakanlar ve kurulacak ofis-kurul üyeleri tarafından yönetileceğinin habercisi.
Memurluktan bakanlığa çıkanların kendilerini diğer bakanlarla eşit görmesi herhalde mümkün değildir.
Örneğin Enerji Bakanı yine hükümette yer alan Berat Albayrak’ın müsteşarıydı. Bunca yıllık ast üst ilişkisinden sonra Enerji Bakanı’nın bağımsız ve eşit koşullarda bakanlık yapabilmesi mümkün müdür?
Siyasetten gelen bakanlar da neredeyse ailenin sırdaşları gibi.
Burada belli ki önemli durumlarda “dışarıya hiçbir sızıntı olmayacağı” bir düzen kurulmuş.
Kimileri yeni yönetim için “Anonim Şirket” tanımlamasında bulunmuş.
Bense “Keşke” diyorum “Hiç olmazsa anonim şirketlerin bir yönetilme hukuku vardır, bu daha çok aile şirketi gibi oldu. Öncelikler şirketten çok aile yararına olacaktır.”

sozcu-banner-1