BAŞIMDAN GEÇENLER

Sandık başındaki CHP’lileri kızdırdım


Beylerbeyi’nde oy kullandığım sandığın başındayım. Sayımı izledim. Bu sandıktan Erdoğan ciddi farkla önde çıktı.
Aynı okuldaki diğer sandıklara da baktım. Onlarda durum daha dengeli. Ancak şöyle bir gerçek var, CHP, İYİ Parti ve Saadet ile HDP’nin toplamı az da olsa Erdoğan’ı geçiyor.
Yani demek ki Erdoğan’ın oyu burada yüzde 50’yi bulamıyor.
Oysa bu sandık grubu bugüne kadar yapılan seçimlerde hep AKP’nin açık ara önde olduğu sandıklar. CHP’li görevliler söyledi.
Daha sonra Beylerbeyi’nin ikinci sandık grubunun olduğu okula geçtim. Burada durum muhalefetin daha lehineydi. Erdoğan muhalefetten 600 oy gerideydi.
Tabii bu sandık başında merakla bekleyen özellikle CHP’lileri çok mutlu ediyordu. Hele bazı dost ve arkadaşlarından CHP’nin çok önde olduğu sandık sonuçlarını alanlar neredeyse sevinçten uçuyordu.
Tam o anlarda televizyonlar seçim sonuçlarını AA’nın verilerine dayanarak açıklamaya başladı. AA Erdoğan’ı yüzde 60’ın üzerinde göstererek başlamıştı sonuç vermeye.
Herkesin yüzü düştü ama “Yok canım, bunlar şimdi Erdoğan’ın zaten güçlü olduğu yerlerden gelen silİk oylar, referandumda da yüzde 70’lerden başlamışlardı” sesleri yükselmeye başladı.
Bu sırada bir CHP’li mesaj kutusuna düşen bir mesajı göstererek “bakın harika bir haber” dedi.
CHP’nin büyük ümitlerle kurduğu “Adil Seçim Verileri” mesajıydı bu.
Şöyle diyordu;
Açılan 10 bin sandık
Recep Tayyip Erdoğan yüzde 46.58
Muharrem İnce yüzde 40.35
Meral Akşener yüzde 7.24
Selahattin Demirtaş  yüzde 4.06
Temel Karamollaoğlu yüzde 1.16
Doğu Perinçek yüzde 0.16
Bu rakamları görenler “Tamam” dediler.
Ama herkesin gözü bende. Hepsi de benim bu konuda en doğru sözü söyleyeceğimi düşünüyor besbelli.
Yüzümü buruşturdum “Eyvah” dedim “Eğer CHP açıklamasında Erdoğan 47’yi bulmuşsa seçimi kazandı demektir, kazanmasa bile kazanmış gibi açıklayacaklardır.”
Bir anda herkesin yüzü asıldı, öfkeli biçimde bana dönüp “Ne diyorsunuz Can Bey, ne alaka, niye moral bozuyorsunuz böyle” diye çıkışmaya başladılar.
“Kızmayı bırakın” dedim “gerçekçi olun, bir ayı aşkın süredir ekranlarda bunu anlatıyorum ve gazetede yazıyorum. Eğer Erdoğan yüzde 45’in altında kalmazsa ikinci tur diye bir şey olmaz, yüzde 50 olarak açıklarlar, olur biter, Erdoğan’ın yenilmesi için yüzde 45’in altında kalması gerek.”
Öfke daha da arttı. “Neye dayanıyorsunuz Can Bey, nasıl hile yapacaklarmış anlatın bakalım” dediler.
Dedim ki “Çok basit, hile yapmaya gerek bile yok, yarım saat sonra AKP’li bir yetkili seçimi kazandıkları söyleyecek, sonra sokaklarda konvoylar oluşacak, meşaleler, havai fişeklerle gezenler havaya ateş de edecekler, muhalefet korkup evine çekilecek.”
Sonra devam ettim;  “Gece 11’e doğru Erdoğan kazandığını ilan edecek bunun üzerine YSK başkanı bunu emir kabul ederek AKP ve Erdoğan lehine sonuç açıklayacak, siz ne kadar çırpınırsanız çırpının şikayet edecek yer bulamayacaksınız.”
Herkes kötü kötü baktı yüzüme. Oradan ayrıldım. Tam yarım saat sonra onlara anlattıklarım aynen yaşanmaya başladı.
Seçimin başından beri görünen köy buydu, kılavuza gerek yoktu ki.

BUNU YAZMAK GEREK

Erdoğan çok yumuşayabilir


Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanan Recep Tayyip Erdoğan artık Türkiye’yi tek başına yönetecek.
Bu elbette muhalefette olan pek çok kişi için ciddi bir tehdit ve tehlike olarak görülüyor.
Çünkü henüz yetkileri tam ele almadan önce rakiplerine, kendisini eleştirenlere, karşı çıkanlara yönelik çok sert tavırlar takınmaktan çekinmeyen Erdoğan’ın artık herkese dilediğini yapabileceği ileri sürülüyor.
Kısacası artık Erdoğan istediği kişiyi hapse attırabilir, istediği kişiyi işinden edebilir, zora sokabilir, her şeyi yapabilir.
Bana göre tersinin olması olasılığı daha yüksek.
Erdoğan bundan sonra sakinleşecektir.
Muhtemelen daha az bağıracak, daha az hakaret edecek, daha az nefret duygularını harekete geçirecektir.
Kişilere yönelik intikam duyguları ile davranmayacaktır.
Çünkü artık bunlara gerek yok.
Erdoğan tüm bunları yönetimi tek başına ele geçirebilmek için yapıyordu.
Şimdi bu amaca ulaştı. Artık önüne çıkacak bir şey yok. Ne isterse olacak.
Erdoğan şimdi beklenenin aksine kendisine muhalefet edenlere daha sevecen yaklaşabilir, hatta onları dinleyip kendince dersler çıkarmaya da çalışabilir.
Eğer artık gerçekten  tek adam olduğuna inanır ve artık kimsenin kendisini deviremeyeceğine de kani olursa sertlikten medet ummaktan vazgeçebilir.

MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

İnce, CHP’nin başına geçebilir mi?


Seçimi Erdoğan daha birinci turda kazandığına göre doğal olarak herkesin merakı CHP’nin geleceği olacaktır.
Bu seçimi de kaybeden Kılıçdaroğlu istifa edecek mi?
CHP’de genel başkan ve parti yönetimi değişecek mi?
Muharrem İnce CHP’nin başına geçecek mi?
Bunlar soruluyor artık.
İnce dün geç de olsa medyanın karşısına çıktı. Bu konudaki sorulara “Partimin iç işlerini burada konuşacağımı mı sanıyorsunuz?” cevabını verdi ama aday olduğunu da saklamadı.
CHP’nin 40 yıl sonra ilk kez yüzde 30’u aştığını, kendisinin partisinden çok fazla oy aldığını, 15 milyon oy alan birinin siyaseti bırakmasını kimsenin beklememesi gerektiğini söyledi.
Bunlar “ben CHP’nin başı olmaya adayım” demek değilse nedir?
Gerçi kamuoyunun beklentisi de bu yönde artık ama bu iş o kadar kolay değil.
Çünkü 15 milyon kişi İnce’yi CHP’nin başındaki yeni lider olarak görmek isteyebilir ama bakalım bir başkasının seçtiği 1250 delege aynı şekilde mi düşünüyor?
İnce’nin CHP’nin başına geçmesi için Kurultay toplanması gerek. Bunun için de delegelerin oyuna ihtiyaç var.
Klasik bir söylemdir; “Halkın sevdiğini CHP, CHP’nin sevdiğini halk sevmez.”
15 milyon koro halinde “İnce başkan” diye bağırsa bile 1250 delege “ı ıh” derse milletvekili bile olmayan artık sıradan bir CHP’li konumundaki Muharrem İnce başka siyasi arayışlara yelken açmak zorunda kalabilir.

ÇOK GÜLDÜM

Yenilenler kendileriyle böyle dalga geçiyor


Seçimde her sonuç alınabilir. Elbette kaybeden çok üzülecek kazanan sevinecektir.
Ama her şeye rağmen hayat devam ediyor ve edecektir.
Yenilgiyi de “tiiiye” almak gerekir bazen.
İşte dün sosyal medyada “yenilenler” kendileriyle dalga geçen bir görüntülü fıkra yayınladılar.
Kalemim elverdiğince anlatayım.
Temel, tıp fakültesini bitirmiş. Memleketine dönmüş. Atandığı hastanedeki görevine başlamadan öncesi son gece evde otururken kapı çalmış, komşu Fadime teyze “Koş Temel” demiş “Dursun amcan çok hasta.”
Temel içinden “eyvah” demiş. Çünkü okuldaki hocaları “Bu meslekte ilk teşhis çok önemlidir. İlk teşhisi doğru koyan yeni bir doktor ondan sonra hep doğru teşhisler koyar ve hep çok başarılı olur” uyarısında bulunmuşlar.
Bu duygular içinde “Ya teşhis koymayı beceremezsem” diye korkarak komşu eve geçmiş Temel, “Dursun amca” demiş “Hayrola şikâyetin nedir?”
Dursun yattığı yerden halsiz biçimde “İshalim” cevabını vermiş “Beş dakikada bir tuvalete gitmekten helak oldum.”
Temel bunu duyduğuna çok sevinmiş “Oh” demiş içinde “İlk olayım kolay bir şey çıktı, şimdi bir ishal ilacı yazdım mı tamamdır.”
Fakat o ne? Temel ishale hangi ilaç verileceğini o an unutmaz mı? Çaresizlik içinde kıvranırken aklına “sakinleştirici ilaç” gelmiş. “Bir tane Zanaks yazayım, bu ilaç Dursun amcayı uyutur, sonra da ishal ilacını hatırlar yazarım” diye düşünmüş.
Ertesi gün Temel heyecanla Dursun amcaya uğramış. “Nasılsın, ilaç iyi geldi mi?” diye sormuş.
Dursun amca umursamaz gözlerle bakmış “Valla bilemiyorum, iyi mi geldi kötü mü, sadece şunu söyleyeyim b…a battım ama hiç umursamıyorum bile.”

CANIMI SIKAN ŞEYLER

CHP’nin doğruyu söylediğinden pek emin değilim


Temel soru şu bence; CHP bütün sandıklara sahip çıkabildi mi?
Sandıklara sahip çıkma galiba kamuoyunda yanlış anlaşıldı. Torbaların korunması olarak anladı pek çok kişi.
Oysa sandıklara sahip çıkma şu; seçimin hilesiz yapılmasını sağlamak ve oyların sayımını sağlıklı yapmak, bundan da önemlisi alınan sonuçları anında bir merkeze göndermek.
Yaygın inanış AKP’nin mutlaka bir hile yapacağı yönündeydi.
Seçime giden günler sırasında hep haykırdım; Bütün sandıklardan kesin sonuçlar alınmalı ve sonuç herkesten önce duyurulmalı.
Gecenin ilerleyen saatlerinde CHP yöneticileriyle konuştum. Bana 150 binin üzerinde sandıktan kesin sonuç aldıklarını bunun da AA’nın açıkladıklarıyla çok yakın olduğunu söylediler.
Tuhaf ama inanamıyorum. Çünkü bu sonuçlar hiç mantıklı değil.
AKP’den MHP’ye, MHP’den İYİ Parti’ye oy kalmış olsa bile Erdoğan’ın referandumdaki evet’ten bile fazla oy alması çok garip.
Milyonlarca insanın yürümesine rağmen büyük kentlerde Erdoğan’ın tekrar öne geçmesi de pek mantıklı değil.
Ama CHP “oylar örtüşüyor” diyorsa söyleyecek bir şey kalmıyor.
Yine de şunu söylemek istiyorum: CHP bütün sandıklardan sonuç almayı becerememiş olabilir. Ama bunu açıklamakta da sıkıntı var. Belki de en iyisi “AA’nın verdiği sonuçlar doğru diyelim, biz de kurtulalım” diye düşünmüş olabilirler.
Çünkü oyların açıklanmaya başladığı sırada gösterdikleri öfke ve telaş bana göre bunun göstergesi. Sanki CHP 150 bin değil de 50 bin sandıktan ancak veri alabildi, bunlarda da önde görünüyordu, buna güvenerek biraz efelendi sonra havlu attı.
AKP de CHP’nin elinde bir şey olmadığını görünce gayet rahat bir şekilde istediği rakamları açıklanmasını sağladı.
Bunu yabana atmayın.

sozcu-banner-1