ANALİZ

Seçim hilesi yakalandı işte daha neyi bekliyorsunuz?


Bazen gerçekten çok canım sıkılıyor.
Çünkü bu iktidarın ipliğini pazara çıkarabilecek bir ipin ucu yakalanıyor ama etkili biçimde takip eden olmayınca sonuç hüsrana dönüşüyor.
2002 seçimlerinden ama özellikle 2007 seçimlerinden bu yana sayımlarda hile yapıldığı konusunda kamuoyunun zihninde çok derin kuşkular var.
Hele 2017 referandumu ve 2018 genel seçimlerinde hilenin de ötesinde YSK’nin bazı düzenlemeler yaptığı dedikoduları ayyuka çıktı.
Tek sorun, herkesin kesin inandığı bir gerçeğin net delillerini ortaya koyamamış olmak.
Şimdi bu da oldu.
Bilgisayar Mühendisleri Odası, 24 Haziran seçimleri üzerine bir araştırma yaptı.
Bu araştırma sonunda 250 sandıkta saptanan yanlışlıklar ortaya kondu.
Buna göre 250 sandıktaki 14 bin kişinin oyunun tercih ettiği partiden başka bir partiye kaydırıldığı kanıtlandı.
Mühendislere göre 250 sandıktaki bu skandalın tüm sandıklara simüle edilmesi halinde seçimin aslında çok farklı biçimde sonuçlanmış olabileceği ihtimali doğuyor.
İşte muhalefet partileri bu aşamada çok önemli.
Zaman zaman muhalefeti eleştirdiğim için beni eleştirenlere şunu söylemek istiyorum;
Muhalefet partileri daha ne bekliyor? Bizzat bilgisayar mühendislerinin belgeleriyle ortaya koydukları gerçekler var.
Açıkçası seçim hilesinin ucu yakalanmış.
Muhalefetin gece gündüz bu işin peşinde olması, YSK’nn önünde yatıp kalkması, yeri göğü inletmesi gerekmiyor mu?
Daha ne istiyorlar ve daha ne bekliyorlar bilemiyorum.
Bu kadar net bir kanıt ortaya çıkmasına rağmen eğer yine hiçbir şey yapılamayacaksa bundan sonraki hiçbir seçimin sağlıklı olmayacağını rahatlıkla söyleyebilirim.

BUNU YAZMAK GEREK


Stokçuluk ya da spekülasyon yapan yok


Ekonomik kriz olmadığını söyleyen iktidar sözcüleri ve yandaş yalakaları “stokçulardan” ve “spekülatörlerden” şikayetçi.
Neden?
Efendim bunlar mallara suni ve fahiş zamlar yapıyorlarmış.
Sırf hükümeti zora düşürmek için Türkiye’yi 70’li yıllara döndürmeye çalışıyorlarmış.
Size bir şey söyleyeyim mi?
Bunlar kelimelerin anlamını da bilmiyorlar.
Kendilerine biat etmiş kalabalıkların inanacağını bilerek saçma sapan da olsa konuşuyorlar ve hâlâ mağduru oynuyorlar.
Şu anda Türkiye’de stokçuluk falan yapılmıyor.
Stokçuluk yapılsa piyasada mal olmaz.
Belli ihtiyaç maddeleri için insanlar kuyruklara girerler ve muhtemelen yine de alamazlar.
70’lerde böyleydi.
Zam gelme umudu ile mallar piyasadan çekilmişti.
Böylelikle karaborsa ortaya çıkmıştı. Şimdi böyle bir şey yok.
Dükkanlar, marketler tepeleme mal dolu.
Fark şu; Herkes içinde bulunduğu ekonomik duruma uyarak malına zam yapıyor. Alan alıyor almayan almıyor. Stokçuluk yaparak malı ortadan kaldıran ya da karaborsaya yönelerek hükümeti zora düşürmeye çalışan yok.
İş dünyası da çok memnun.
1970’lerdeki gibi gazete ilanları ile hükümeti devirmek yerine kendilerine milyarlar kazandıran Erdoğan iktidarına şükranlarını sunuyorlar her gün.

KAFAMI BOZAN ŞEYLER

Böyle nereye kadar gideriz?


İYİ Parti Genel Başkanı Akşener McKinsey anlaşmasını öven Bahçeli’yi eleştiren bir paylaşımda bulunuyor önce.
Devlet Bahçeli buna hiçbir demokratik kurala uymayan nitelikte cevap veriyor.
Diyor ki “Bu hanımefendiye son ihtarım, bölmek ve yok etmek istediği MHP’ye karşı sinir ve sınırları ihlal eden vandal tutumuna devam edersen sonuçlarına katlanmak zorunda kalırsın. Demedi deme, büyük lafı dinle.”
Bu çok açık bir tehdit. Üstelik cana kast eden bir tehdit.
Nitekim aynı günün akşamı bir grup Meral Akşener’in evinin önüne giderek gösteri yapıyor.
Bu şahıslar gerçekten MHP’li mi, yoksa AKP’nin milisleri mi, Sadat elamanları mı rivayet muhtelif.
Ama gerçek olan şu ki bir zamanlar Irak’ta Saddam’ın muhaliflerine uyguladığı “ev basma” türü şiddet eylemleriyle bir yere varacağımızdır.
Devlet Bahçeli AKP iktidarına karşı kendi elemanlarını koruyamayacağını bildiği için hep sessiz kaldı.
Şimdi iktidarın ortağı olmanın verdiği güçle eski günlere dönmeye çabalaması çok vahimdir.

KAFAMI BOZAN ŞEYLER

Zabıta fotoğrafları çok komik geliyor bana


Bizzat Cumhurbaşkanı, vatandaşa talimat verdi.
Dedi ki “Fahiş fiyatla mal satana göz açtırmayın hemen zabıtaya haber verin.”
Fahiş zam doğalgaz ve elektriğe geldi ama ona zavallı zabıta karışamıyor ki.
Medyamız ise durumdan vazife çıkararak fahiş zam yapanları “teşhir” ediyor.
Şaka tabii, ne teşhiri, bir şey yaptıkları yok tabii.
Sadece anlaşmalı olarak zabıta fotoğrafları çekiliyor.
Birkaç zabıta görevlisi neresi olduğu belli olmayan bir markette, ellerindeki defterlere güya bir şeyler yazıyormuş gibi poz veriyorlar.
Haberi okuyorsunuz hep aynı klişe; “Şu kadar bin şikayet geldi. Zabıtalar hemen gittiler, tutanaklar tutuldu” falan filan.
Fiyatlar iniyor mu?
Hayır.
AKP’li olduğu bilinen ve bir gecede 400-500 kalem mala zamlı etiketler yapıştıran dev marketlerde zabıtaları görüyor musunuz?
Hayır.
Peki ne oluyor?
Ne söylense inanan kalabalıklara “Görüyorsunuz işte kimsenin gözünün yaşına bakmıyoruz” mesajı veriliyor.
Fiyatlar ise bırakın düşürülmeyi daha da zamlanıyor.